8 Nisan Dünya Romanlar Günü önemi nedir? Aslen kuzey Hindistan kökenli olup günümüzde ağırlıklı olarak Avrupa'da yaşayan göçebe bir halk.Tüm dünyada
Roman kültürünün tanıtılması ve Romanların bilinmeyen taraflarının anlatılmasını amaçlayan gün Türkiye'de yaşayan Romanlar tarafından coşkuyla kutlanmaya devam ediyor.Romanlar gününün anlamını merak edenler araştırma yapmaya başladı.
İşte 8 Nisan Dünya Romanlar Günü önemi nedir? Ne zaman ortaya çıktı? Sorularının cevaplarını haberimizde bulabilirsiniz...
Romanlar Hindistan’dan ayrılmalarından bu yana dünya genelinde elli ülkeye göç etmiştir. Nüfusları farklı kaynaklarda dünya genelinde on ila on dört milyon arasında sayılmaktadır. Geleneksel olarak çoğu araştırmacı (beşinci ve onuncu yüzyıllar arasında) Hindistan’dan Anadolu’ya, oradan da Balkanlar ve Avrupa’ya büyük ve monolitik bir grubun göç ettiğine yönelik bir teoriyi kabul etmektedir. Buralarda diğer diller ve kültürlerle ilişki Roman dilinin/kültürünün bölünmesine sebep olmuştur. Son dönem araştırmalar ise yeni bir teori ortaya çıkarmıştır ve buna göre küçük ve çok sayıda grup on birinci yüzyılın başlarında Gazneli işgalleri sırasında birbiri ardına ve farklı zamanlarda Hindistan’dan ayrılmış olup, daha sonra, on birinci yüzyılın sonlarında ve on ikinci yüzyılda , henüz Anadolu’dan öteye göc etmeden önce, ayırt edilebilir etnik kimlik oluşturmuştur. Benzer biçimde, geleneksel teoriler ilk Roman göçlerinin sanatçı ve eğlendiricilerden oluştuğunu savunurken, günümüz teorileri, özellikle Rajput bağlamında, daha somut bir savaşçı köken öngörmektedir. Her halukarda, Roman aileleri ve klanları başından itibaren, çalışma biçimleri ve meslekleri yerel ekonomilere ve fırsatlara göre çeşitlilik göstermekle birlikte, mesleklerine göre tanımlanmıştır.
Yine de, dil bilim tarihçileri Roman Çalışmalarında kökenle ilgili temel soruların detayları hakkında tartışmaya devam etse de, bize erken Roman tarihi konusunda yol gösteren belli başlı parametreler vardır. Öncelikle, Romanlar Hint kökenlidir ve dilleri Hint-Aryan kökenlidir. Roman toplulukları Hindistan’ı tek bir dille terk etmiş olsun olmasın, büyük olasılıkla Hint Prakrit dillerinden ve Sanskritçeden öğeler içeren bir dille konuşmaktaydılar. İkincisi, Hindistan’dan yola çıktıktan sonra kolektif olarak Farsça, Kürtçe ve Ermeniceden, ancak özellikle Bizans döneminde Anadolu’dayken Yunancadan çok sayıda sözcük edinmişlerdir. Anadolu’dan çok erken göç eden gruplar dışında, bütün Romanca lehçelerinde, Hint kökenli sözcüklerden sonra en çok Avrupa-öncesi sözcük Yunan kökenlidir. Üçüncüsü, hatırı sayılır gruplar Anadolu’dan öncelikle Balkanlara (on üçüncü yüzyıl) oradan kuzeye ve Avrupa’ya (on dördüncü ve on beşinci yüzyıllar) ve son olarak da, on dokuzuncu yüzyılın sonlarında, Osmanlı hakimiyeti altındaki Moldova ve Voyvoda’da (modern Romanya) esaretten Amerika’ya ve Avusturalya’ya göç etmişlerdir. Bazı gruplar henüz on altıncı yüzyılda, kolonizasyon sırasında Amerika’ya gönderilmiştir. (Kaynak: superhaber.tv)
Editör: Haber Merkezi