Karagöz - Hacivat ve Ramazan Eğlenceleri Karagöz - Hacivat ve Ramazan Eğlenceleri
Mustafa Kemal,  11 Temmuz 1932 tarihinde, meşhur akşam yemeklerinden birinde  "dil işlerinin çok önemli olduğunu, Türkçe üzerine yoğunlaştırması gerektiğini" masadaki konuklarına anlatır. Ertesi gün 12 Temmuz 1932 tarihinde,  Yakup Kadri  (daha sonra Karaosmanoğlu soyadını alacaktır), Ruşen Eşref (Ünaydın) ve arkadaşları Dahiliye Vekaleti  (İçişleri Bakanlığı) 'ne başvurarak, Türk Dili Tetkik Cemiyeti (adı sonradan Türk Dil Kurumu olur) 'ni kurarlar. Bu cemiyet birkaç ay sonra 26 Eylül 1932 tarihinde Türk Dil Kurultayı' nı toplar. [caption id="attachment_28249" align="alignnone" width="959"] Türk Dil Kurultayı - 1932[/caption] Kurultay yazarlar, gazeteciler, bilim insanları, sanatçılar, devlet adamları, askerler gibi çok sayıda kişinin katılımıyla yapılır. Dilimizin zenginleşmesi, gelişmesi, sadeleşmesi ve özleşmesi ile ilgili çalışmalar başlatılır. İstanbul Dolmabahçe Sarayı' nda toplanan kurultay 5 Ekim 1932 tarihine kadar faaliyetlerini yürütür. Sonraki yıllarda 26 Eylül tarihleri ve haftası "Dil Bayramı" olarak kutlanmaya başlar. 27 Eylül 1932 tarihli Vakit Gazetesi kurultay haberini şöyle vermiştir; "Saat 14.. Herkes yerinde idi. Biraz sonra Türk'ün büyük mürşidi Gazi Hz. yanlarında Büyük Millet Meclisi Reisi Kazım Paşa,  Maarif Vekili Reşit Galip Bey, Fethi Bey, Ordu müfettişlerinden Fahrettin, Ali Sait Paşa, kumandanlardan Şükrü Naili,  Salih Paşalar olduğu halde salona dahil oldular. Bu esnada şehir bandosu da İstiklal Marşı'nı terennüm etmeye başladı." On gün süren kurultayda,  sözlük-terim kolu, derleme kolu,  yayın kolu ve başkanlığını Hasan Ali (eski maarif vekili olan ve daha sonra Yücel soyadını alan) 'nın yaptığı,  lengüistik-filoloji kolu kurulmuştur. Kurultay ve kurulan cemiyet "Türk dilinin öz güzelliğini ve zenginliğini ortaya çıkarmak, dünya dilleri arasında değerine yaraşır seviyeye ulaştırmak" amacına yönelmiş çalışmalarını bu yönde sürdürmüştür. Kurultay sırasında İstanbul Üniversitesi Yabancı Diller Okulu' nda okutman olan Ali Nurullah (Ataç) şair ve yazar kimliğinin yanında dilin öze dönüşü, özleşme olgusu ile ciddi şekilde ilgilenmiş, kurultay sonrasında da uzun emekler ve araştırmalar sonucunda, dilimizdeki mevcut kelimelere birçok yeni (ve öz Türkçe) karşılık önermiştir. [caption id="attachment_28248" align="aligncenter" width="300"] Nurullah Ataç[/caption]   Başlangıçta biraz sıra dışı görülen, hatta kimi zaman alay edilen bu karşılıkların bir kısmı yıllar içinde dilimize yerleşmiş toplumda kabul görmüştür. 1951 ve 1975 yılları arasında Türk Dil Kurumu yayın kurulu başkanlığını da yürüten Nurullah Ataç'ın çalışmalarının bir kısmı 1963 yılında TDK (Türk Dil Kurumu) tarafından yayınlanan ve Yılmaz Çolpan’ın hazırladığı "Ataç'ın Sözcükleri" kitabında  yer almıştır. [caption id="attachment_28247" align="aligncenter" width="577"] Nurullah Ataç / Ataç'ın Sözcükleri Kitabı[/caption] Bu kitaptan birkaç kelime ile  "Ataç'ın karşılık önerisi" örnekleri verelim... Akademi: Bilimtay Aksiyon: Eylem Adalet: Tüze Anahtar: Açkı Amil: Etken Ayna: Gözgü Basit: Yalınç Cahil: Bilisiz Cep: Yancık Dahi: Öke Defa: Kez Defter: Betlek Devam: Sürek Dikkat: Abay Elbise: Giysi Ebedi: Bengi Eser: Yapıt Fenalık: Esizlik Gazete: Günce Haber: Salkı Hapis: Kısı Harika: Şaşak Hasret: Özlem Halk: Budun Hastalık: Sayrılık Hayal: Kurunç Hayalet: Görüpsü Hekim: Atasagun Heykeltraş: Oyukçu Hazır: Anık Hitap: Ayıtma Hür: Özgür Irk: Uruk İftira: Çıltak İlaç: İyir İlave: Katkı İrfan: Ekin İzin: Boşuğ Kabahat: Ağdık Kağıt: Sazın Kalem: Yazak Keşif: Bulgu Kibar: Selik Kitap: Betik Kütüphane: Betik Yurdu Lamba: Iştın Lütuf: Kayra Mahallilik: Yöresellik Mahsul: Ürün Manzara: Görey Masal: Düzme Memur: Görevmen Mesela: Örneğin Meslektaş: Uğraştaş Mevsim: Yılçağı Miras: Kalıt Mucit: Türetmen Mukavele: Konuşuk Musiki: Komuğ Mutedil: Ilımlı Mücerret: Soyut Müjde: Muştu Mürettip: Dizmen Mütehassıs: Uzman Mütercim: Ç evirmen Nazarî: Kuramsal Nokta: Dika Orijinal: Köksül Para: Akça Parazit: Asalak Parti: Bölem Pazar: Satak Pencere: Güngöre Perde: Gerelti Polis: Yasavul Prenslik: Tiginlik Rahip: Tanrıgan Rastlamak: Tusmak Refah: Genlik Renk: Boyak Ressam: Bedizci Ruh: Tin Sabır: Cidam Samimi: Özden Sanatkar: Dörüt eri Satır: Çizek Sersem: Sanbılak Sır: Giz Silah: Savut Sohbet: Söyleşi Statik: Duruk Şaheser: Usta işi Şair: Bahşı Şarap: Sücü Şubat: Gücük Tabiat: Doğa Tacir: Tecimen Tahmin: Tasın Tarif: Tarım Tarihçi: Uza-bilikçi Tatbik: Uygulama Tebliğ: Bildirim Teferruat: Ayrıntı Telaş: Yelme Tenakuz: Çelişme Tercüme: Çeviri Teras: Güneşlik Terzi: Dikici Tevazu: Küçüklenme Tip: Sağınlık Tohum: Biter Trafik: Geç- göç Üniversite: Bilim Yurdu Üstad: Önüt Vasıf: Nitelik Vecize: Özsöz Yani: Söydeşi Zafer: Utku Zaruret: Gücem Zeka: Anlak Zıt: Karşıt Ziynet: Bezek Zorlamak: Gücemek ....şeklindedir. Sadece bu örnekler bile Nurullah Ataç ve benzeri kişilerin o dönemlerde ne kadar çok emek harcadıklarını bize gösterir. Bugünlerde sadece dil bayramlarını kutlamak ile yetiniyoruz..Basit, "tin"siz kutlamalar... Kısacası bu hafta Dil Bayramı biz "salkılayalım" da, siz de "bilisiz" kalmayın istedik... MURAT ÇUBUKÇU    
Editör: Haber Merkezi