Türkiye’de 43 üniversitede ziraat mühendisliği eğitimine yönelik programların yer aldığı farklı adlarda fakülteler bulunmaktadır. Bu üniversitelerden Muğla Sıtkı Koçman, Kocaeli, Bandırma Onyedi Eylül, Sivas Bilim ve Teknoloji Üniversitesi bünyesindeki programlarda henüz eğitime başlanmamıştır. Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi’nde Genetik ve Yaşam Bilimleri programına, Muş Alparslan Üniversitesi’nde Bitkisel Üretim ve Teknolojileri Bölümü ile Hayvansal Üretim ve Teknolojileri programlarına öğrenci alınmıştır.
2020 yılında ilk kez bu yıl öğrenci alacak olan Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi Ziraat Fakültesi ile birlikte Ziraat Mühendisliği eğitimi verilen 37 üniversitede 174 program açılmıştır
Toplumsal hayatın vazgeçilmez parçası olan uygarlık tarihinin en eski ekonomik faaliyeti olma özelliğini kaybetmemiş olan tarımsal faaliyetin sistemli ve düzenli eğitiminin kutlaması da bizleri her zaman heyecanlandırmıştır. Bu haklı heyecanın nedeni ise; sanayicisi, teknik elemanı, öğrencisi, çiftçisi ile kısaca toplumun her kesimini ilgilendirmesidir.
Hiçbir gelişmiş ülke yok ki tarımını geliştirmeden sanayisi geliştirsin. Çünkü tarım ve tarımsal faaliyet gıda üretiminden, iş gücü istihdamına, ekonomik gelirden, toplumların gelişmişlik seviyelerinin göstergelerine kadar, ilkel toplumlarda da modern toplumlarda da önemini her zaman korumuştur. Bu kadar köklü ve güncelliğini her zaman koruyan faaliyet ne yazık ki hiçbir dönem hak ettiği desteği bulamamış, her zaman ikincil durumda kalmıştır.
Çünkü tarım alanları her geçen gün daralmaktadır, yeterli destek verilmemesi nedeni ile tarımla uğraşan nüfus azalmaktadır, tarım alanları üretimden tasfiye edilmektedir, girdi maliyetleri artarken üreticinin eline geçen gelir azalmaktadır, piyasa şartları ile rekabet edememektedir, nihayetinde üretici üretim alanından tasfiye edilerek sosyal desteğe muhtaç hale gelmektedir. Bu ise sektörün dolayısı ile gıdanın tekelleşmesine neden olmuştur. Oysa bütün bilim insanları geleceğin en önemli zenginlik kaynağı gıda ve su olacağı gerçeğini sıklıkla bilimsel olarak açıklamaktadır. Tarımsal üretimi gelişmiş ülkelerinde olduğu gibi Ülkemizde de üzerinde hassasiyetle durmamız gereken, uzun vadeli politikalar geliştirmemiz gereken en önemli konu olduğunu ortaya koymaktadır.
Konuyu genelden alıp gündeme bağlayacak olursam öğretimde en temel sorun, şüphesiz kaliteli elemanlar yetiştirememekten kaynaklanmaktadır. Bunun en önemli sebeplerinden biri fakülte ve alınan öğrenci sayılarındaki aşırı artışlardır. Özellikle, 1980 li yıllardan sonra ziraat fakülteleri plansız bir biçimde açılmış ve öğrenci kontenjanları kapasitenin çok üzerinde artırılmıştır. Bunlara karşın, öğretim elemanları aynı oranda artmamış bunun doğal sonucu olarak eğitim kalitesi olmuşuz yönde etkilenmiştir. Örneğin, öğretim üyesi ile öğrenci arasındaki oran batılı ülkelerde 1.10 iken bu oran Türkiye'de 1.25 dolaylarına düşmüştür. Diğer yandan, ziraat fakültelerinden mezun olan ihtiyaç fazlası ziraat mühendisleri işsizlik problemi ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu durum, birçok ziraat mühendisini eğitim-öğretim alanlarıyla doğrudan ilgili olmayan iş saha alanına kaymalarına yol açmıştır. Ziraat fakültelerinde lisans seviyesinde branşlaşma, bazı bölümlerden mezun olan ziraat mühendislerinin ilgili diğer meslek grubundaki fakülte mezunları ile rekabetini de hızlandırmıştır. Zootekni ve Su Ürünleri bölümlerinden mezun olanlar veteriner hekimler, Tarım Ekonomisi bölümünden mezun olanlar iktisatçılar, Peyzaj Mimarlığı bölümünden mezun olanlar çevre ve orman mühendisleri, Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümünden mezun olanlar İnşaat Mühendisleri, Tarım Makineleri bölümünden mezun olanlar Makine mühendisleri ile rekabet etmek zorunda kalmışlardır. Oysa birçok Avrupa ülkesinde ihtiyaca cevap verebilecek sayıda ziraat mühendisi yetiştirilmekte ve onların istihdam alanlarını genişletmek amacı ile lisans seviyesinde bölümlere ayrılma ve branşlaşma sınırlı tutulmaktadır.
Her geçen gün gelişen bilimsel ve teknolojik imkanlarla birlikte, dünyada tarımsal üretim, tüketim ve iktisadi dengeler çok çabuk değişmekte ve gelişmektedir. Son yıllarda tarımda rekabet ve sürdürülebilirlik ön plana çıkmış; iklim değişikliği, gıda fiyatlarındaki artış, hızlı nüfus artışı ve küresel ticari ilişkiler dünyada olduğu gibi ülkemizde de tarıma yön veren unsurları oluşturmuştur. Dünya ülkeleri ile rekabet edebilmek için kaynaklarımızı etkin, ekonomik ve verimli kullanarak yeni politikalar üretmek zorundayız. Bu yolda başarıya ulaşmak için iyi yetişmiş kadroya ihtiyacımız vardır. Bu kadro tarım sektörünün talebine cevap verecek ve bilgilerini sahaya aktarabilecek donanımda olmalıdır.
Bu kadro; Türk Milletine, sektörün akademik ve ekonomik hayatına mal olacak temel felsefesi, vizyonu ve kalkınma programı olan bir ‘Tarım Politikası’ için gerekli tüm katkıyı sağlamak, işin mutfağından-akademisine; üreticisinden-tüketicisine bütün tarafların ortak bir noktada buluşturacak bir platform oluşturmak zorundadır.
Şu gerçeği de hatırlatmadan geçemeyeceğim; Gelecek dönemlerde en zengin ülkeler tükettiğinden daha fazla tarımsal üretim yapan ülkeler olacaktır.
Bu nedenle içinde tarım haftasını barındıran bu günlerde tarımın toplumun her kesimine olan etkisi nedeni ile doğal kaynakların korunması, tarımın, gıdanın, insan sağlığının temelini oluşturan tarımsal faaliyetin önemini bir kez daha hatırlatmış olmayı ümit ediyorum.
Bugünde Ülkemizde Tarımsal öğretim faaliyetlerinin başlangıcının 175. Yılında zirai eğitim gören öğrenci kardeşlerimin bu eğitimi veren akademisyenlerimizin, sahada görevlerini ifa eden Ziraat Teknisyen ve Teknikerlerinin, Ziraat Mühendisi meslektaşlarımın gününü kutlar,camiamıza emeği çok olup ebediyete intikal etmileri rahmetle yad ederim. Tarım camiasına verimli bereketli üretimlerin olacağı nice yıllar dilerim.
Ayrıca aynı günün ülkemizde “Çalışan Gazeteciler Günü” olması nedeni ile bu sektörde ter döken, koşan, koşuşturan, alın teri ile mesleğini icra etmeye çalışan bütün medya mensuplarının da hatırlanması dileğiyle günlerini kutluyorum.
Abdullah Berk AKKAŞ
Ziraat Mühendisi