HALSİZLİĞİN BELİRTİLERİ
Daha önce yapabildiğiniz işleri yapmakta zorlanma. Karar verme ve plan yapma açısından zorlanacak kadar zihinsel karışıklık içinde olma. İlişkileri olumsuz etkileyecek boyutta sinirlilik ve alınganlık yaşama. Aşırı yorgunluk hissetme. Uykuya eğilim, sabahları kalkamama. Sosyal faaliyetlerden kaçınma. Cinsel istekte belirgin azalma. Aşırı unutkanlık, konsantrasyon düşüklüğü. Belirgin kilo değişiklikleri. Sürekli olarak baş ve göz ağrısı. Cilt renginde değişiklik. Düzenli uyku sonrasında bile kas ve kemik ağrısı.HALSİZLİĞİN NEDENLERİ
Düzensiz, eksik veya fazla uyku: Halsizlik ve yorgunluğun nedenleri arasında en sık uyku sorunları yer alıyor. Uzmanlar, gecede 7-8 saatlik bir uykunun sağlığımız için ideal olduğunu belirtirken, 7 saatten az uyunması veya düzensiz saatlerde yatılması, sabah kalktığımızda uyku ile dinlenmemiş uyanmamıza neden olacağından bu durumun bizi yorgun yapacağının altını çiziyor. İdeal uyku süresinin günde 7-8 saat, zaman aralığının ise 23:00 ila 07:00 saatleri arasında olması gerektiğini belirtiyorlar. Düzensiz ve yanlış beslenme: Özellikle sabah kahvaltısının yapılmaması ya da öğün atlanması halsiz ve yorgun hissetmemize yol açar. Öğünlerde karbonhidrat ağırlıklı beslenmek kan şekerini hızlıca yükseltip sonra hızlıca düşüreceğinden yorgunluk ve uyku haline neden olur. Günlük öğünleri atlamamak, mümkün oldukça özellikle sabah ve öğlen protein ağırlıklı beslenmek, beslenme kaynaklı yorgunluğu ve halsizliği ortadan kaldırır. Stres: Stres, en çok yorgun hissettiren sebeplerin arasında yer alıyor. İnsanın hayatta bir beklentisinin kalmaması, geleceğe yönelik hedeflerinin olmaması, işini sevmemesi, iş, aile ve sosyal ortamlarda yaşanan sıkıntılar, depresyon ve anksiyete yakınmaları da yorgun ve halsiz hissetmeye yol açar. Kansızlık: Demir, beyin için çok önemli, vücudun fonksiyonları için kan dolaşımında gerekli besini ve oksijeni taşımaya yardımcı olur. Kadınlar özellikle adet dönemlerinde kanamaları nedeniyle halsizlik ve yorgunluk hali yaşarlar ve bu durumu önemsemezler. Kansızlığın tanı ve tedavisi konulmazsa, çok uzun yıllar halsiz ve yorgun bir yaşam sürülebilir. D vitamini eksikliği: D vitamini eksikliği ve tiroid bezinin az çalışması yorgunluk ve halsizlik belirtileri ile görülebilir.HALSİZLİĞE İYİ GELEN BESİNLER
Balkabağı: Hem rengi hem de lezzeti sevilen balkabağı, vitamin, mineral ve antioksidan bakımından oldukça zengin olduğundan bağışıklık sisteminin desteklenmesine yardımcı olur. Aynı zamanda yorgunluk ve halsizlik gibi semptomları azaltır, kasların daha düzenli çalışmasını sağlayarak kişinin daha enerjik hissetmesine katkı sağlar. Balkabağını özellikle soğuk kış aylarında haftada bir-iki kere çeşitli tariflerde kullanabilir; vücudun enerjisini artırırken hastalıklardan da korunabilirsiniz. Yulaf ezmesi: Demir, magnezyum kalsiyum, B vitaminleri, protein ve lif açısından zengin olan yulaf ezmesi, vücudun ihtiyacı olan enerjiden daha fazlasını sağlayarak yorgun hissetmeyi önler. Yeni güne enerji dolu bir başlangıç yapmak için yulaf ezmesi, yoğurt ve meyve ile hazırlanmış kahvaltıyla güne zinde başlayabilirsiniz. Kefir: Bilimsel araştırmalara göre, probiyotik besinler mevsim geçişlerine karşı toleransı yükseltiyor. Kefir, probiyotik bir içecek olup içerdiği dost bakteriler sayesinde bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur. Bu nedenle her gün bir bardak kefir tüketerek, bağışıklık sistemini güçlendirebilir, bahar yorgunluğunu daha kolay atlatabilirsiniz. Badem: Magnezyum eksikliği vücutta halsizlik, kas yorgunluğu gibi rahatsızlıkların yaşanmasına neden olur. Magnezyumdan zengin beslenmek yorgunlukla savaşmanızı kolaylaştırır. Sağlıklı atıştırmalıkların başında gelen badem ise magnezyum, protein, bakır, E ve B vitaminlerinin önemli kaynaklarından biri olup kronik yorgunlukla baş etmemize yardımcı olur. Dolayısıyla ara öğünlere ve sabah kahvaltılarına ekleyeceğiniz günlük 5-6 adet çiğ bademle zihinsel ve psikolojik olarak daha zinde hissedebilirsiniz. Kakao: Ete kıyasla daha fazla demir içeren kakao, aynı zamanda B grubu vitaminleri, protein, lif ve çinko açısından da zengin bir kaynaktır. Magnezyumun da en önemli kaynaklarından biri olan kakao, yoğurt, süt veya smoothie’lere eklenerek yorgunlukla baş edebilir enerjinizi yükseltebilirsiniz. Somon: Omega-3 yönünden zengin bir balık olan somonun, özellikle sonbahar aylarında haftada en az iki kez düzenli olarak tüketilmesi zihinsel performansı destekler. Ayrıca somon tüketen kişilerde Alzheimer hastalığının daha az görüldüğü çalışmalarla ispatlanmıştır. Triptofan bakımından zengin ve serotonin kaynağı olan somonu ızgara olarak tercih ederseniz mutluluk hormonu salgılayarak kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz. Elma: Vitamin ve mineral deposu olan elma, halsizlikte ilk tercih edilmesi gereken meyvelerden biridir. Elma halsizlikle mücadele ederken bağışıklık sistemini korur, vücudun direncini arttırır. Aynı zamanda kabuğuyla tüketilmiş bir elma, vücut için önemli bir lif kaynağıdır. Dolayısıyla her gün bir adet elma tüketerek vücudunuzu canlandırıp uyandırabilirsiniz. Greyfurt: Greyfurt, günlük C vitamini ihtiyacının büyük kısmını almayı sağlayarak bağışıklık sisteminin desteklenmesine yardımcı olur. Aynı zamanda diyet lifi, A vitamini, potasyum, folat ve B5 vitamini için de iyi bir kaynaktır. Antioksidan olan likopenin de önemli bir kaynağı olan greyfurt hücreye zarar veren serbest radikallere karşı savaşarak kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlar. Kahve: Yapılan araştırmalarda, kahvedeki kafeinin performansı artırdığı ve yorgunluğa iyi geldiği; kafein tüketenlerin kendilerini yorgun hissetmedikleri ve enerjilerinin daha yüksek olduğu belirtilmiştir. Herhangi bir sağlık sorununuz yoksa günde iki fincan kahve tüketerek zihinsel ve fiziksel performansınızı artırabilirsiniz. Su: Son olarak unutulmamalıdır ki yorgunluk ve halsizlik vücudun susuz kaldığının ana göstergesidir. Su kronik yorgunluk ve halsizliğe yenik düşmenizi engelleyen en büyük yardımcınızdır. Bunun için yeterli su tüketimi, hangi besinle beslendiğinizden daha önemlidir. Sıcaklıklar azalsa bile su tüketimi ihmal edilmemeli, vücudun ihtiyacı kadar su tüketmeye devam edilmelidir.CİDDİ HASTALIKLARIN HABERCİSİ OLABİLİR
Fazla çalışmanın belirtisi olduğu düşünülüp göz ardı edilen halsizlik ve yorgunluk hali; kalp, akciğer ve tümör gibi birçok hastalığın habercisi de olabilir. Kalp yetmezliği ve tansiyon düşüklüğü: Kalp, kan dolaşımını sağlayan bir motor gibidir. Yetersiz çalıştığında organların kan dolaşımı düzensizleşir, azalır ve bozulur. Bu durumda kalp yetmezliği, halsizlik ve yorgunluğa sebep olmaktadır. Bunun dışında; eğer tansiyonunuz düşükse organlar ihtiyaç duyduğu kadar kan ihtiyacını tamamlayamaz. Uykusuzluk, yetersiz su içmek, çeşitli ilaç kullanımları tansiyonunuzu düşürebilir. Ara ara tansiyon ölçümünüzü yaptırın. Tiroid:Troid bütün organların orkestra şefidir. Az çalışırsa tüm vücut az çalışır ve beraberinde yorgunluk yapar. Böbrek üstü bezi hastalıkları, özellikle bedenin salgıladığı hormonlar ve kan tuzları, minerallerindeki değişiklikler nedeniyle kişide yorgunluk yapabilir. Bu nedenle bu hastalıkların erken tanısında yorgunluk şikayetinin dikkatlice değerlendirilerek tetkik edilmesi önemlidir. Karaciğer iltihapları (Hepatit): Hangi sebepten olursa olsun karaciğerin iltihaplanması önemle üzerinde durulması gereken bir durumdur. Birçok görevi olan bu organın zarar görmesi halinde, yorgunluk ilk bulgu olabilir. Beraberindeki diğer şikayetler ve tetkiklerle tanı erken konulursa, tedavi sonuçları daha yüz güldürücü olabilir. Kalbin iç yüzünün iltihabı (endokardit): Kalbin iç yüzünün iltihaplanması sonucunda dolaşım ve tansiyon etkilenebilir. Bu da yorgunluk şikayetine neden olabilir. Kalp Zar İltihapları (perikardit): Kalbimiz bir iki tabakalı bir zarla çevrilidir. Bu iki tabakalı zarın iltihapları sırasında arasına sıvı, iltihap, kan dolabilir. Bu da kanın pompalama yeteneğini azaltabilir. Tansiyon ve dolaşım bozulabilir. Yorgunluk en erken ortaya çıkan şikayetlerdendir. Verem (tüberküloz): Uzun süreli iltihapların başında verem hastalığı gelir. Akciğer veya akciğer dışı organların vereminde yorgunluk en belirgin, en uzun süre devam eden şikayettir. Parazit hastalıkları: Özellikle çiğ et ve kirli ellerle yapılan yemekler, sağlıksız kesimler nedeniyle toplumumuzda yaygın bir hastalıkta parazitozlardır. Parazitler bedenimize ait gıda ve kanla beslenirler. Kansızlık, vitamin ve mineral eksiklikleri dahil olmak üzere pek çok mekanizmayla yorgunluk sebebi olan hastalıklardır. Kolay unutulup, önemsenmediği için uzun süreler sessiz bir şekilde bizleri yorabilir. AIDS: Bağışıklık sisteminin direk etkilendiği bu hastalık birçok nedenle yorgunluk yapar. Tekrarlayan sık enfeksiyonlar ve yorgunluk başlangıçta ilk bulgu olabilir. Tümörler: Her organın tümörü bedende yorgunluk meydana getirebilir. Bedenin düzenli olarak takip edilmesi tüm hastalıkların tespitinde ilk önemli adımdır. Akciğer hastalıkları: Akciğerin tüm hastalıklarında yetersiz oksijenlenme veya karbondioksit gazının birikmesi yorgunluğun kaynağıdır. Neredeyse ilk şikayet yorgunluktur. Özellikle geçirilmiş akciğer hastalığı olanlar, sigara içenler, riskli işlerde çalışanlar ortaya çıkan yorgunluk şikayetlerini önemsemelidir. Metabolik hastalıklar: Kalsiyum yüksekliği, potasyum düşüklüğü, böbrek yetmezliği, karaciğer yetersizliği gibi hastalıklar metabolik hastalıklar arasında yer alır. Beden çalışması sırasında kan tuzlarında veya minerallerinde meydana gelen azalmalar, değişiklikler yorgunluğa neden olabilir. Bunları düzenleyen böbrek ve karaciğer hastalıklarında da yorgunluk şikayeti baskın olarak hissedilebilir. Bunama: Yorgunluk tarifinin farklı yapıldığı, sık ifade edildiği durumlardan biri de bunamadır. Hasta hatırlayabildiği en eski ifadelerle bir şeyler anlatmak isteyebilir. Depresyon: Depresyon, kaygı, evham, "hastalık hastası" olma... Bu durumların kendisi olumsuz kaygı ve his yarattığından yorgunluk tanımlaması çok sık yapılabilir. Kullanılan ilaçlarda buna neden olabilir. Bazen hasta yakını olarak da bu durumu tespit edip doktorunuza iletebilirsiniz. Reflü ve alerjik rinit: Reflü, çeşitli sebeplerle meydana gelen beslenme düzensizliğinden dolayı yorgunluğa neden olabilir. Bunun dışında alerjik rinit; burun tıkanıklığı gerek sindirim sistemini gerekse solunum sistemini direk etkiler. Burun tıkanıklığından dolayı ağız solunumu başlayabilir. Yetersiz burun solunumu, yardımcı solunum kaslarını fazla çalıştırır. Gerek akciğerin yetersiz derecedeki oksijenlenme temposu gerekse yardımcı solunum kaslarının fazla çalışması yorgunluk şikayetini bütün güne yayabilir.
Editör: Haber Merkezi