MUSTAFAKEMALPAŞA

Hamza Oğuzer'in Kaleminden ''Çıplak Kalp''

“ÇIPLAK KALP” adlı bu kitap bana pasada.com.tr haber sitesi yöneticisi ve gazeteci Gökhan Özhan tarafından, 24 Kasım’da “Öğretmenler Günü” hediyesi olarak, verildi.

Abone Ol

Çok duygulandığımı ifade ederek ve kendisine teşekkürlerimi sunarak kitabı aldım. Çıplak Kalp, Elçin’in, toplamda beşinci, Doğan Yayıncılıktan çıkan, üçüncü kitabı ve Komiser Suat Zamir’in de, üçüncü macerası…

Bu genç yazarımızı, sizlere bir kez daha tanıtma ihtiyacı duymuyorum. Çünkü bu ilçenin (Mustafakemalpaşa) bir değeri olan Elçin Poyrazlar’ın, bundan önceki iki yazımdan sonra, artık bu sitenin okurları tarafından, yeterince tanındığını düşünüyorum.

Yazar’ın yeni kitabına gelince… Hırslı, yetenekli, korkusuz; fakat bir o kadar da başına buyruk, dik kafalı ve kural tanımaz bir komiser bu Suat Zamir. O yüzden rakipleri üst makamlara doğru yükselirken, o her kitapta, daha alt kademedeki bir birime yollanıyor. Son gönderildiği yer: Çocuk Büro Amirliği… Bir önceki kitaba göre hayatı ve görev yeri değişen sadece o değil. Örneğin; Beren Bahar, Asayiş Şube’de Kayıplar Büro Amir Yardımcılığına atanmış; Tikli Kadri, Şark’a sürülmüş, Selim Belen ise, Cinayet Büro Amirliğine terfi ettirilmiştir.

Siyasî nedenlerle gönderildiği Çocuk Şube, hiç de Komiser Suat’a göre bir yer değildir. Kendini doğru dürüst işine veremez. Bir boşluğa düşmüş gibidir. Ta ki; Samet adlı bir çocuğun gelip, “Baban nerede?” diye sorulduğunda: “ Babam kutuda… Babamın kalbi kutuda” dedikten sonra, yığılıp kalmasına kadar… Bu olay, Suat Zamir’i pinekleme durumundan kurtarıp, büyük bir olayın içine çeker. Bu andan itibaren o, artık bildiğimiz Komiser Suat Zamir’dir.

Öte yanda, başka bir olay gelişmiş ve İktidarın gözbebeği, ünlü Müteahhit Cüneyt Canipoğlu, gizemli bir şekilde kaybolmuştur. Bu ikinci olayı, Suat’ın eski yardımcısı Beren Bahar’ı geçici olarak ekibine katan Selim Belen soruşturmaktadır.  Birbirinden bağımsız gibi duran bu iki olay daha sonra, öyle bir noktaya gelecek ki; sonunda; Çocuk Büro, Cinayet Büro, İstihbarat ve Terörle Mücadele Şubesi de bir şekilde soruşturmaya müdahil olacaktır. Bu durum, bir yandan olayların akışını hızlandırırken bir yandan da gerilimi en üst düzeye taşıyacaktır. Tam da bir polisiyeden, beklenildiği gibi…  

Bu kitapta Poyrazlar’ın, diğer kitaplarında da olduğu gibi, yine çok farklı bir sosyal gerçekliği ele almış olduğunu görüyoruz. Yazar bu kez, tarikat, siyaset ve ticaret üçgenindeki yasadışılığın ve ahlâksız ittifakın kirli yüzünü, çocuk istismarını, yer yer fantastik öğeler de ekleyerek,  bir gerilim ve polisiye romanında göstermeye çalışmış. Kabul edelim ki; çok da başarılı olmuş. Karşımızda, artık okunmayı bekleyen; feminist bir zemine oturtulmuş psikoloji, gerilim polisiye tarzı, iyi bir roman ve usta bir yazar var.    

Son olarak; bu romanda; “deneyimi, bilgisi, yönlendirme ve eleştirileriyle kendisine destek olan, her biri kendi alanında yetkin,  14 değerli insanın”  adlarını tek tek yazarak, kendilerine teşekkür etmesini, çok takdir ettiğimi de belirtmeliyim.  Bunu; alçak gönüllülüğün, emeğe saygının ve insana verilen değerin bir ifadesi olarak yorumluyorum.

Yolu açık olsun demiyorum; çünkü yolu zaten açık… Kendi açtığı yolda, kendine has edebî dilini bulmuş, emin adımlarla ilerliyor. “Ecel Çiçekleri” kitabı ile 2021 yılında “Yılın Polisiye Kitap Ödülünü almış olması, zaten kendisinin artık Türk Edebiyatı’na adını yazdırmış bir yazar olduğunun kanıtıdır. Başarısı daim, okuru bol olsun diyorum.