Bir de sloganı var bu etkinliğin: ”ŞALVARINI AL GEL!” Sadece kadınlara özel bir etkinlik bu…
Etkinliğe katılan kadınlar, belirlenen bir günün akşamında, şalvarlarını giyip, ışıklandırılmış belirli bir alanda toplanıyorlar. Köy hayatının bir gerçeği olarak, ev işleri ve çocuk bakımı yanında, erkeklerden çok daha fazla; bağda, bahçede ve tarlada çalışan kadınlarımızın bir gecelik de olsa kadın kadına eğlenmeleri onların en doğal hakkı olmalı.
Onlar da örnek bir kadın dayanışması ile yola çıkıp böyle geceler düzenliyorlar. Davetiyeler bastırıyor, müzik grupları ile anlaşıyor ve bu arada gelenlere ikramda bulunmayı da ihmal etmiyorlar. İkramları: lokmadır, ayrandır, keşkektir, helvadır… Geceye özel olarak diktirdikleri tek tip ve rengârenk şalvarları giyerek eğlence alanına gelen köyün kadınları ve genç kızları, gönüllerince eğleniyorlar.
19.10.2024. Bu akşam, Kabulbaba Köyü Muhtarı Saim Sarsar’ın özel daveti üzerine, ben de köye giden kafileye katıldım. Otobüs, öğretmen evi önünden aldı bizi. Otuzu aşkın yolcunun içinde biz, iki erkek yolcuyuz. Ben ve CHP Kadın Kolu Başkanı Raziye Acar’ın eşi İsmail Bey… Geriye kalan yolcuların tümü kadın. Otobüsümüz saat 19.30’da hareket etti. Hani o halk türküsünde der ya: “Karanlık bir gece yol görünmüyor / Yürüyorum dikenlerin üstünde” işte öyle bir şey. Ne yöne gittiğimizi, hangi köylerden geçtiğimizi bilmiyoruz. Yol gidiyor, biz gidiyoruz. Derken, yol bitti ve Kabulbaba Köyü’ne geldik.
İki katlı büyükçe bir binanın önünde otobüsten indik. Yol kenarına dizilmiş köylüler karşılıyor bizi “Hoş geldiniz.” diyerek. En başta Muhtar Saim Sarsar, yanında üç öğretmen arkadaşım: İsmail Bayrak, Veli Koç ve Ali Yıldız… Sonra kadınlı erkekli köylüler… Dışarıda birleştirilmiş masalar üzerinde tatlılar, yemekler, pastalar, sarmalar… Bildiğiniz açık büfe. Her gelene birer servis tabağı veriliyor. Seç beğen al… Binanın alt katı köy kahvesi ve kahve bu akşam eğlencesi için kadınlara tahsis edilmiş. İçeriye giriyorum. İlçeden gelmiş bazı tanıdık simalar… Belediye başkanı Sayın Şükrü Erdem’in eşi Semra Erdem Hanımefendi. Belediye Başkan Yardımcısı Emine ARGIN ve arkadaşları. Yeni gelenler de yerleri almaya başladılar.
Birkaç fotoğraf alıp çıkıyorum. Ortada şalvarlı kimseyi göremiyorum. Zaten Muhtar söylemişti: “Bizim şalvarla, kadının kıyafetiyle işimiz olmaz hocam. Biz farklı bir etkinlik düzenliyoruz.” Köyün tüm kadınları gündelik kıyafetleri ile oradalar. Program başlıyor. Emine Hanım, belediye başkanının selâmları ileterek, kısa bir açış konuşması yapıyor. Kübra Altın, ilçeden gelen konuklar adına bir konuşma yapıyor. Gözde Menekşe ise, yaptığı konuşma ile ülkemizde, özellikle son günlerde, giderek yükselen; kadınlara, çocuklara ve hayvanlara yönelik şiddeti protesto ediyor.
Sonra, müzik ve eğlence başlıyor. Kadınlar, kendi deyimleriyle, kurtlarını dökerken, biz erkekler de içinde meşe kütüklerinin çıtır çıtır yandığı koca bir varilin çevresinde hem çaylarımızı yudumluyoruz hem sohbet ediyoruz. Bir ara, Muhtarla üst kata çıkıyoruz. Burada; Muhtarın odası, ayrıca gelen konukların geceyi geçirebilecekleri ikişer yataklı iki küçük oda ve bir de tuvalet var.
Köyde hem Cami hem Cem Evi var. Okul kapalı. Sadece üç öğrenci var, onlar da taşımalı sistemle ilçeye geliyorlar. Yan tarafta ışıkları yanan, kapısı açık olan binaya geçiyorum. Burası “Kabulbaba Spor Kulübü.” İçeride güzel bir kitaplık var. Raflar dolusu Roman, öykü ve şiir kitapları… Her şey gençler için; ama köyde genç kalmamış.
Her güzel şeyin bir sonu olduğu gibi bu güzel etkinliğin de elbet bir sonu olacaktı. Artık vedalaşma zamanı… Son kez toplu fotoğraflar çekiliyor… Halkın “Güle güle gidin. Yine gelin… Her zaman bekleriz” sözleri arasında otobüsümüze doğru yürüyoruz. Soğuk havaya rağmen sıcak bir dostluğun içimizi ısıttığı bir akşamı arkamızda bırakarak köyden ayrılıyoruz.