Mustafakemalpaşa Belediye Başkanı sayın Şükrü ERDEM’in 15.02.2025 tarihinde sendikamıza cevaben Camii İmam Evleriyle ilgili yapmış olduğu basın açıklamasına karşılık, Tekbir-Sen(Diyanet ve Vakıf Görevlileri Sendikası) olarak yeni bir basın açıklaması yapmamız zaruri olmuştur.

Mustafakemalpaşa Belediyesi’nin 07 Ekim 2024 tarihli kararı ve Belediye Başkanı Şükrü Erdem’in 2025 tarihli basın açıklamasına ilişkin olarak, TEKBİR-SEN olarak aşağıda belirtilen hususlar çerçevesinde itirazlarımızı sunuyoruz.

6360 sayılı Kanun ile köylerin mahalle statüsüne geçirilmesi neticesinde cami lojmanları belediyelere devredilmiş, ancak bu durum din görevlilerinin barınma sorununa yol açmıştır. Görevlilerin lojmanlarda kira ödemek zorunda kalmaları, atamalarda zorluklara ve camilerin uzun süre imam-hatipsiz kalmasına neden olmuştur. Bu olumsuzlukların giderilmesi adına İlçe Müftülüğü tarafından, cami lojmanlarının din görevlilerinin kullanımına tahsis edilmesi talep edilmiştir.

Yapılan değerlendirme sonucunda, Belediye Meclisi’nin 06/06/2022 tarih ve 178 sayılı kararı ile cami lojmanlarının bakım ve onarım sorumluluğu müftülüğümüze ait olmak kaydıyla, cami görevlilerinin konaklama amacıyla kullanması için 10 yıl süreyle İlçe Müftülüğüne tahsis edilmesine karar verilmiştir. Ayrıca, belediyemiz ile kira sözleşmesi bulunan din görevlilerinin sözleşmeleri de 04/10/2022 tarih ve 456 sayılı Encümen Kararı ile feshedilmiş ve lojmanlar müftülüğümüze teslim edilmiştir. Bu karar, din görevlilerinin lojman ihtiyacının giderilmesi açısından önemli bir adım olmuştur.

2022 yılında alınan karar ve gerçekleştirilen yazılı tahsis, din görevlilerinin konaklama ihtiyacını karşılamayı ve atamalar sırasında lojman eksikliği nedeniyle yaşanan mağduriyetleri gidermeyi amaçlamıştır. Söz konusu lojmanlar, köy halkı tarafından cami görevlilerinin barınması için yapılmış olup, tahsis sürecinde de bu amaç esas alınmıştır. Bu bağlamda Mustafakemalpaşa İlçe Müftülüğü tarafından yapılan talepte, cami görevlilerinin ikamet etmesi amacıyla köy halkı tarafından imamevi olarak inşa edilen ve ücretsiz olarak cami görevlilerinin kullanımına sunulan lojmanların, söz konusu görevlilerin kullanımına tahsis edilmesi istenmiştir.

 Belediye tarafından bu talep olumlu bir şekilde karşılanmış ve gerekli tahsis işlemi yapılmıştır. Bu durum, meskenlerin yalnızca din görevlilerinin barınma ihtiyacını karşılamak amacıyla kullanılmasına yönelik açık bir düzenlemeyi ortaya koymaktadır.

Ancak, belediyenizin almış olduğu kararlar ve basın açıklamaları, daha önce yapılan tahsisin kapsamını yanlış bir şekilde daraltarak yalnızca “ofis”, “Kur’an kursu” ve “benzeri ek hizmetlere” yönelik kullanıma indirgemektedir. Bu durum, yalnızca hukuken yanlış bir yorum değil, aynı zamanda belediyenin daha önce verdiği taahhütleri ihlal etmesi anlamına gelmektedir. Çünkü tahsis kararı açık bir şekilde, din görevlilerinin barınma ihtiyacı göz önünde bulundurularak verilmiştir. Belediyenin bu kararı sonradan iptal etmesi ve kira talep etmesi, sadece din görevlilerini mağdur etmekle kalmamış, aynı zamanda hukuka aykırı bir durum teşkil etmektedir.

5393 sayılı Belediye Kanunu’nun "… Kamu kurum ve kuruluşlarına belediyeler, bağlı kuruluşları ve belediye şirketlerince devir ve tahsis edilen taşınmazlar, kamu konutu ve sosyal tesis olarak kullanılamaz" hükmüne dayanarak, belediyeye tahsis edilen imam lojmanlarının kamu konutu kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir.

2946 sayılı Kamu Konutları Kanunu'na göre kamu konutu, kamu personelinin barınma ihtiyacını karşılamak amacıyla devlet tarafından sağlanan lojmanlardır. Ancak, 5393 sayılı Kanun’un ilgili hükmü, belediyelere tahsis edilen taşınmazların belediye personeli veya üçüncü kişiler için kamu konutu olarak kullanılmasını engellemektedir. Bu hüküm, belediyelerin kendi personeline lojman tahsis etmesini önlemek amacıyla getirilmiş olup, tahsis amacına uygun kullanılan imam lojmanlarını kapsamaz.

İmam lojmanları, belediye mülkiyetine geçen veya belediye tarafından işletilen kamu konutları değil, doğrudan din görevlilerinin konaklaması için tahsis edilmiş özel nitelikli taşınmazlardır.Bu taşınmazlar, köy tüzel kişiliği döneminde imamevi olarak kullanılmış ve belediyeye tahsis edildikten sonra dahi asıl kullanım amacı değiştirilmemiştir.2022 yılında belediye, lojmanları müftülüğe 10 yıllığına tahsis ederek, bu taşınmazların din görevlileri için kullanımını devam ettirmiştir.Bu süreçte taşınmazların kullanım amacı değişmemiş, aksine din görevlilerinin konaklaması için tahsis edilmiştir. Dolayısıyla bu tahsis, 5393 sayılı Kanun’un kamu konutu yasağına aykırılık teşkil etmemektedir.

Belediyenin, 5393 sayılı Kanun’un kamu konutu yasağını öne sürerek imam lojmanlarını kamu konutu kapsamında değerlendirmesi, söz konusu düzenlemenin yanlış yorumlanmasına dayanmaktadır.5393 sayılı Kanun’un ilgili hükmü, belediyelere tahsis edilen taşınmazların belediye personeli için lojman olarak kullanılmasını yasaklamaktadır. Ancak, imam lojmanları belediye personeli için değil, din görevlileri için tahsis edildiğinden, bu hükme aykırı bir durum söz konusu değildir.Belediyenin, 2022 yılında yapılan 10 yıllık tahsis işlemini geçersiz sayarak lojmanları kamu konutu kapsamında değerlendirmesi, hukuki güvenlik ve kazanılmış haklar ilkelerine aykırıdır.

Muhtarlar Başkanını Seçti! Muhtarlar Başkanını Seçti!

Bu nedenlerle, 5393 sayılı Kanun’un ilgili hükmünün imam lojmanlarına uygulanması hukuken mümkün değildir. Din görevlilerinin kullanımına tahsis edilen bu lojmanların kamu konutu olarak değerlendirilemeyeceği açıktır. Belediyenin bu hatalı yorumdan dönerek, daha önce yapılan tahsis işleminin geçerli olduğunu ve imam lojmanlarının din görevlileri için kullanılmaya devam edeceğini kabul etmesi gerekmektedir.

Din görevlilerinin konaklama ihtiyacı, yalnızca bireysel bir mesele değil, aynı zamanda cami hizmetlerinin sürdürülebilirliği açısından kritik bir öneme sahiptir. İmam lojmanları, köy halkının dini hizmetlerden kesintisiz faydalanabilmesi amacıyla inşa edilmiş olup, asli fonksiyonu bu ihtiyacı karşılamaktır. Bu lojmanların sosyal konut veya belediyeye ait herhangi bir taşınmaz gibi değerlendirilmesi hem hukuken hatalıdır hem de kamu yararını zedelemektedir.Ayrıca, din görevlilerinin köylerde etkin bir şekilde görev yapabilmesi için lojmanların barınma amacıyla kullanılmaya devam etmesi zorunluluktur. Tahsisin iptali, yalnızca din görevlilerini mağdur etmekle kalmayacak, aynı zamanda köylerdeki dini hizmetlerin aksamasına da yol açacaktır.

Sonuç olarak, belediyenizin 07 Ekim 2024 tarihli kararının ve 2025 tarihli basın açıklamanızın hukuki geçerliliği bulunmamaktadır. Bu nedenle, belediyenizin 07 Ekim 2024 tarihli tahsis iptali kararının ve kira talebinin hukuka açıkça aykırı olduğunu belirtiyor, kararın derhal geri alınmasını ve lojmanların önceki tahsis kararına uygun şekilde din görevlilerinin kullanımına bırakılmasını talep ediyoruz.

Editör: Haber Merkezi