1944 yılında Muzaffer Sarısözen, Halil Bedii Yönetken ve Rıza Yetişen'in Duriye Keskin isimli sanatçının parçasından derledikleri ve Muzaffer Sarısözen tarafından notaya dökülen, I. Dünya Savaşında Yemen'de şehit olan Osmanlı askerleri için yakılmış bir ağıt olan Yemen Türküsünü çoğumuz biliriz. “Havada bulut yok bu ne dumandır Mahlede ölüm yok bu ne şivandır Şu yemen elleri ne de yamandır …………….. Kışlanın önünde redif sesi var Bakın çantasına acep nesi var Bir çift kundurayla bir de fesi var Ah o Yemen’dir gülü çimendir Giden gelmiyor acep nedendir” Yemen Türküsünün içinde geçen redif sözcüğü ne anlama gelmektedir? Osmanlı Devletinde 1826 yılında Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılmasından sonra Asakir-i Mansure-i Muhammediyye adıyla yeni bir ordu oluşturuldu. Yeni kurulan bu orduya destek olmak ve halkı uzun süre zorunlu hizmette tutmadan yaşadıkları bölgelerde eğitip iç güvenliği sağlamak amacıyla, muvazzaf ordunun yedeği olarak 8 Temmuz 1834'te Redif Kanunnamesi çıkarıldı. Bu kanunname ile kurulan ihtiyat ordusuna II. Mahmut 1834 yılında Redif (Asakir-i Redife-i Mansura) adını vermiştir. Redif Askeri Teşkilatı bir yedek ordudan ziyade, Osmanlı Devletinin taşrada görevini yürüten bir birim olarak düşünülmüştü. Redif Askeri ordusu için her sancaktan zabitleri ile birlikte 1.400 kişilik birer tabur oluşturuldu. Bu orduya 23-33 yaşları arasındaki Müslüman gönüllüler redif askeri olarak yazılabileceklerdi. Redif neferlerine haftada birkaç gün kendi köylerinde, arada bir de büyük kasabalar ve kazalara gönderilen muallimler tarafından talim yaptırılacaktı.  Yılda iki kez de Mayıs ve Eylül aylarında büyük talim yaptırılacaktı. Redif Askeri ordusu zabitlerinin kılıçları ile tüfek, çanta, matara ve diğer askeri eşyaları devlet tarafından sağlanacaktı. Redif neferlerine ait tüfekler depolarda saklanacak ve yalnızca talimler esnasında kendilerine teslim edilecekti. Redif teşkilatına nefer olarak yazılanlara ayda beş kuruş verilecekti. 1846 yılında yapılan bir düzenleme ile redif birlikleri yedek ordu konumuna alındı. Osmanlı Devletinin bütün bölgelerinde, muvazzaf orduya paralel olarak, redif alayları oluşturuldu. 1848 yılında İzmit, Bursa, Aydın, Afyonkarahisar ve Isparta’da altı piyade alayından oluşan Redif Alayları vardı. Ayrıca Bursa, Aydın ve Isparta’da üç süvari Redif Alayı da buluyordu. XIX. yüzyılın ortalarında Osmanlı ordusunda 182.000 redif askeri vardı. 1891 yılında Kirmasti’de de Redif Teşkilatı İkinci Ordusuna bağlı İki tabur bulunduğunu görüyoruz. 1895 yılında Kirmasti’deki Redif Birliğinin varlığını devam ettiğini görmekteyiz. 1895’de Kirmasti’deki Redif Birliğinin kullanması için Kirmasti’de 1 adet depo ve bir asker koğuşunun açılışı yapılmıştı. 1911 yılında Osmanlı Devleti 54 redif tümeni ile altı müfettişliğe ayrılmıştı. 54 Tümende ise 504 tabur oluşturulmuştu. Tümen, alay ve taburlar bağlı oldukları bölgelerin adları ile isimlendirilmişlerdi. 1911 yılında 1. Redif Müfettişliğine bağlı Bursa Tümeni ne bağlı olan, Bursa Alayında; Bursa, Çekirge, Gemlik ve Atranos Taburları, Bandırma Alayında; Bandırma, Mihaliç ve Gönen Taburları ile Kirmasti Alayında; Kirmasti, Kepsut ve Balıkesir Taburları bulunuyordu. Kirmasti’deki Redif Birliği ile ilgili bilgilere sahibiz ancak Kirmasti’deki Redif Birliğinin kullandığı askeri depo ve asker koğuştan günümüze herhangi bir iz ulaşmamıştır. Yine Kirmasti’deki Redif Birliği için yapılan depo ve askeri koğuşların yerleri de tespit edilememiştir. Ümidimiz gelecek yıllarda yeni bilgilere ulaşılarak bu binaların yerlerinin tespit edilmesidir.  

**********************************************************************

Millî Mücadele Kahramanı, Arifiye’nin Kurucusu Eğitimci Süleyman Edip Balkır Millî Mücadele Kahramanı, Arifiye’nin Kurucusu Eğitimci Süleyman Edip Balkır
BİR DOSTUN ARDINDAN …. 27 Kasım 2020 Cuma günü bir dostumuzu, arkadaşımız ve kardeşimiz Turhan Bülbül’ü kaybettik. Her ne kadar ölüm ebedi hayata açılan bir kapı, yaradana kavuşma vesilesi olarak ifade edilse de bu bâğ-ı gülistanda, genç yaşında ve ansızın sevdiğin bir dostu kaybetmek insanı çok yaralıyor. Bu ayrılık acısının ardından duyguları ifade etmek için kelimeler yetersiz kalıyor. Gözlerimizden bir pınar gibi akan yaşları saklamaya çalışıyoruz. Bir dostu kaybetmenin matemini anlatmak kelimelere sığmıyor. 19 Ocak 2019 tarihinden itibaren paşada.com.tr internet sitesinde,  05 Mart 2020 den itibaren de haftalık Paşada Gazetesinde Mustafakemalpaşa ile ilgili yazıları heyecanla yazmaya gayret ettim. Ama onun yokluğunda kalemim de yüreğim de yeterli coşkuya sahip değil ve hüzünlü bir acı içinde. Ailesine sabırlar diliyorum. Yüce Allah’ım rahmetiyle muamele eylesin, dualarımız onunla. Halit ERSÖZ  
Editör: Haber Merkezi