İlçemiz Mustafakemalpaşa’nın isminin 1922 yılına kadar Kirmasti olduğunu ilçe halkının büyük bir çoğunluğunun bildiğini düşünüyorum. Fakat Osmanlı Devleti zamanında Kirmasti’den yani ilçemiz Mustafakemalpaşa’dan yetişmiş âlim bir kişinin, yaklaşık iki yıl süre ile Bursa Kadılığı ve kısa bir süre de İstanbul kadılığı yaptığını acaba biliyor muyuz? Hüdavendigar Vilayetine bağlı Kirmasti’de yani Mustafakemalpaşa’da doğmuş ve yetişmiş olan “Yusuf bin Hüseyin” in doğum tarihi tespit edilememiştir. Babası Hüseyin’in dedesinin Lala Şahin Paşa olduğu düşünülmektedir. Yusuf bin Hüseyin’in oğlu Muhyiddin Çelebi bu akrabalık nedeni ile Lala Şahin Paşa vakfında mütevelli olarak görev almıştır. Yusuf b. Hüseyin, çocukluk döneminden itibaren ilk eğitimini Kirmasti’de “Hüseyin Fakih” diye bilinen babasından aldı. Gençlik yıllarındaki eğitimine ise Bursa ve İstanbul’daki medreselerde devam etti. Ünlü bir âlim olan Hocazâde Muslihuddîn Efendi’nin öğrencisi oldu. Eğitimlerini tamamlayınca Bursa medreselerinde “müderris” olarak görev aldı. Bu dönemde Kirmasti’de (Mustafakemalpaşa) doğması ve ailesinin Kirmasti’li olması nedeniyle “Sinaneddin Yusuf bin Hüseyin el-Kirmasti” olarak tanındı. 1485 yılında yüksek bir makam olan, ehil ve dürüst kişilerin seçildiği Hüdavendigar Sancağı “Tahrir Eminliği”ne getirildi. Bu görevdeki başarılı çalışmaları nedeniyle Fatih döneminde İstanbul’da kurulan, üst dereceli Sahn-ı Semân Medreselerinde 1486-1494 yılları arasında müderris olarak görevlendirildi. 1494 yılında ise Bursa kadılığı görevine getirildi. Bursa Kadılığı yaptıktan sonra başarıları nedeni ile 1496 yılında İstanbul Kadılığı görevine getirildi. İstanbul Kadılığını bir yıla yakın yaptıktan sonra tekrar müderrisliğe döndü. Tüm görevlerinde adaletli yönetimiyle tanındı. Müderrisliğinde ilmi çalışmalara ağırlık vererek, Belâgat, fıkıh usulü ve fıkıh, kelam, mantık ve münazara alanlarında 25 telif eser yazdı. El-Haşiye eserini Osmanlı Padişahı II. Bayezid’in oğlu Ahmet’e ithaf etti. İstanbul’un Fatih semtinde bir mescit ile bir medrese ve Vefa semtinde dokuz hücreli bir medrese yaptırdı.

Sinaneddin Yusuf bin Hüseyin el-Kirmasti’nin yazdığı eserlerden bir örnek

Gökdere’nin İncisi Irgandı Köprüsü Gökdere’nin İncisi Irgandı Köprüsü
Doğru olduğuna inandığı fikirleri, unvanı ve vasfına bakmaksızın herkese söylemekten çekinmedi. Bu konuda devlet yetkililerine dahi hiçbir taviz vermemiştir. Bir gün küçük sarıkla ve gündelik elbiseleriyle mescide namaza gittiğinde, mescitte karşılaşıp sohbet ettiği Vezir İbrahim Paşa (Ölümü: 1459) namaz sonrası kendisini bazı önemli meseleleri görüşmek üzere makamına davet etti. Bu davete icabet ederken protokol gereği imamesini ve diğer giysilerini vezirlik makamına uygun olarak değiştirmesi gerekiyordu. Ancak Yusuf bin Hüseyin el-Kirmasti alışılmış olanın aksine gündelik elbisesi ve başındaki küçük sarıkla Vezir İbrahim Paşa’nın huzuruna çıkar. Vezir İbrahim Paşa da “Neden büyük sarık takmadığını ve alışılmamış olan bu kıyafetle gelmesinin sebep ve hikmetini sorar.  Yusuf bin Hüseyin el-Kirmasti “Bütün kâinatın sahibi, yeryüzündeki meliklerin ve melaikenin sultanı olan, vezire ve yardımcıya ihtiyacı olmayan Allah’ın huzuruna bu kıyafetle vardığım halde, dünya padişahının vezirinin yanına gelirken sadece vezir hatırı için, bu kıyafeti ve sarığı değiştirmek hususunda kendi vicdanımda ruhsat bulamadım. Onun için bu kıyafetle geldim’’ der. Bu güzel ve hikmetli cevaptan etkilenen Vezir İbrahim Paşa, yaşananları bir görüşmede Padişah II. Bayezid’e anlatınca Padişah II. Bayezid Sinaneddin Yusuf bin Hüseyin el-Kirmasti’nin samimi ve inançlı davranışından etkilenerek, kendisine kıymetli hediyeler gönderip onu taltif etmişti.

Sinaneddin Yusuf bin Hüseyin el-Kirmasti’ye hediyeler gönderen Padişah II. Bayezid

Aynı dönemde yaşadığı âlimler ve onu tanıyanlar Sinaneddin Yusuf bin Hüseyin el-Kirmasti’nin; doğruluktan asla vazgeçmeyen, kişilerin kınamasından çekinmeyen, faziletli ve kâmil bir kişiliğe sahip olan,  zalim insanlarla mücadele edip mazlumları koruyan ve bidatleri yok etme çalışıp sünnetleri teşvik eden örnek bir kişi olduğunu ifade etmişlerdir. Sinaneddin Yusuf bin Hüseyin el-Kirmasti’nin dört çocuğu olup isimleri ise; Mustafa, Muhiddin, Mehmed ve Abdullah’tır. Kirmasti, İstanbul’da vefat etmiş ve Fatih Camii yakınlarında yaptırdığı medresenin avlusuna defnedilmiştir. Vefat tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte ile çeşitli kaynaklarda 1501, 1509 ve 1514yılı gibi farklı tarihler verilmektedir.  

İstanbul’un Fatih semti

  Sinaneddin Yusuf bin Hüseyin el-Kirmasti’nin Vefa semtinde yaptırdığı Kirmasti medresesi 1918 Vefa yangınında yanarak yok olmuştur. Sinaneddin Yusuf bin Hüseyin el-Kirmasti’nin İstanbul’un Fatih semtinde bir mescit ile bir medrese yaptırdığı mahalleye “Kirmasti Mahallesi” ismi verilmiştir. Osmanlı Devleti döneminde İstanbul’da kurulan ilk merkezi mahallelerden olan Kirmasti Mahallesi  içinde; Fatih Camii, Fatih Külliyesi, Akdeniz ve Karadeniz Medreseleri, Şekerci Han, Taş Han ve Eftelzade Medreseleri yer alan tarihi eserlerdir. 2008 yılına kadar Fatih ilçesinin bir mahallesi olarak ismini devam ettiren “Kirmasti Mahallesi” bu tarihte yeni bir yapılanma sonucu Şeyhresmi ve Kirmasti Mahallelerinin birleştirilmesi ile “Ali Kuşcu Mahallesi” adını almıştır. Sinaneddin Yusuf bin Hüseyin el-Kirmasti’nin Fatih Camii civarında yaptırdığı mescit ve medrese günümüze kadar gelememiş ve bugün mevcut değildir. Fatih Camii haziresi ve etrafındaki mezarlıklarda mezarının taşınmış olduğunu ümit ederek yaptığım incelemelerde Mustafakemalpaşa’da yetişmiş bu ünlü âlimin mezarına ulaşamadım. Eğer sizin de yolunuz bir gün Fatih Cami ve çevresine düşerse hemşerimiz Sinaneddin Yusuf bin Hüseyin el-Kirmasti’yi hatırlayınız. Halit ERSÖZ
Editör: Haber Merkezi