Ahşaba hayat veriyor Ahşaba hayat veriyor
Merhaba Mustafa Bey, sizi tanıyabilir miyiz? Merhaba, ben Mustafa Kün. 1956 yılında, Mustafakemalpaşa Orta Mahalle’de dünyaya geldim. Ancak doğduktan sonra hastalık geçirmişim ve tedavi süreci 2 yıl kadar sürmüş. Bu nedenle nüfusa 2 yıl geç kayıt yaptırmışlar. Hastalığımın ne olduğu da bilinmiyor. O dönemde farklı tedaviler uygulanmış ve iyileşmişim. İlkokul mezunuyum. İlkokul sonrasından itibaren çalışmaya başladım ve mesleğime yıllardan beri devam ediyorum. 1993 yılında evlendim ve 1 kızım var. Kızım Çekirge Devlet Hastanesi hemşire olarak çalışıyor. Mesleğe başlamanız nasıl oldu? Şeyhmüftü Cami yanında bulunan Aşçı İsmail’in yanında çalışmaya başladım. 1967 yılında ise Aşçı Efrahim Usta ve Aşçı Davut Usta gibi ilçenin önde gelen ustalarının yanında çalışarak işi öğrendim. Özellikle Davut Abi’nin yeri bende çok ayrı. Köprü başında 14 yıl boyunca abi kardeş gibi çalıştık. Sonrasında ise Bursa’da yeni bir yer açarak çalıştım. Ancak Bursa’da işler çok yolunda gitmedi. 1986 yılı itibariyle Mustafakemalpaşa’ya dönerek sanayide çalışmaya başladım. O tarihten itibaren de sanayide hizmet vermeye devam ediyorum. Sizi bu mesleğe yönlendiren neydi? Mesleği ben istedim. Babam farklı alanlara yönlendirmek istedi. Özellikle katip olduğu için onu önermişti. Ancak babamın da kabul etmesiyle birlikte küçük yaştan itibaren bu meslekte çalışmaya başladım. Babam Ali Kün, peynirci ustasıydı. Katiplik ve pazarcılık yaptı. Farklı mesleklerde çalışarak bize bakmaya çalıştı. Biz 4 kardeştik. 1927 doğumluydu ve 1995 yılında vefat etti. Bursa sonrasında neden sanayiyi tercih ettiniz? Bursa’da iflas süreçleri yaşadım. Mustafakemalpaşa’ya döndükten sonra önce 3 tekerlekli araçla satış yapmaya başladım. Sanayinin çok özel bir sebebi yok ancak o dönemde sanayide böyle bir gereksinim olduğunu düşündüm. Öyle ki ilk başladığımız yıllarda çıraklarla birlikte 15 kişi satışa yetişmeye çalışırdık. Günde 40 kilo et satışı yapardık. O dönemler sanayinin en hareketli olduğu yıllardı. Rahmetli Ali Kuraloğlu bile öğle saatlerinde gelir para işlerine bakar, yardımcı olurdu. Hazırlıklarımızı da onun dükkanında yapardık. Yemek için tercih edilecek çok fazla esnaf da yoktu.  O yıllardan bugüne tabi değişimler yaşandı. Ancak hizmetimize aynı şekilde devam ediyoruz. Şu anda köfte (Acılı, kaşarlı ve sade) kuru fasulye ve pilav olmak üzere 3 farklı lezzet sunuyoruz. İlk günden itibaren özellikle çırakları hiçbir zaman geri çevirmedim. Her zaman söylerim bu kapıya gelen kimse aç gitmez. Yıllar geçse dahi o dönemde çırak olarak benim yemeğimi köftemi yiyenler, şimdi çocuklarıyla, çıraklarıyla gelir “Bizi az doyurmuyordun Mustafa Abi” derler. Onların duası, bunu söylemeleri bile yeterli. Sadece maddi anlamda kazanç değil, manevi yönden de bunları yıllar boyunca edinebilmek benim için çok önemli. Çırakların çoğundan para dahi almazdım. 35 yıldan beri de kazancımı sanayide elde ediyorum 35 yıldan beri hep aynı yerde olmanızın sebebi ne? Hiç sanayi dışını düşünmediniz mi? Sanayinin yeri benim için ayrı. Sanayi abi kardeşliktir, daha samimidir. İşini iyi yapan sanayide her zaman kazanır. Ben de işimi hep iyi yapmaya çalıştım. Bu değerler benim için önemli. Bu nedenle sanayiden dışarıya çıkmayı düşünmediğim gibi yıllardan beri burada olmaktan dolayı da çok mutluyum. Eski yıllardaki sanayi ile şimdi dönemi karşılaştırsanız, neler söylersiniz? Nihat Dorseli, Rahmi Oğuz, Tamirci Münir Usta, Ali Kuraloğlu, Halil Kanar ve Motorcu Seyfi Usta gibi çok önemli ustalar bu sanayideydi. O dönemin ustalarının her biri işini şu anda kendi çocuklarına ya da çıraklarına devretti. Eski yıllarda çok fazla çırak yetişirdi. Bu nedenle de sanayi çok hareketliydi. Şu anda eğitimin de etkisi ile çıraklık eski yıllardaki gibi değil. Bizim mesleğimiz için de durum aynı aslında. Bu alanda meslek sahibi olmak isteyenler daha fazla ücretlerle, daha iyi yerlerde çalışmak istiyor. Bu nedenle ustalar azaldığı gibi meslek de bitiyor. Genel olarak sanayide eski güzellik, canlılık hareketlilik yok. Yıllardan beri hizmet veriyorsunuz ve hala en çok tercih edilen yerlerden birisisiniz. Bunu nasıl sağladınız? Sanayideki işimden memnunum. Yaptığın işe önem vereceksin, işin hakkını vereceksin. Az olacak ama öz olacak. Helal, hilesiz bir şekilde yemeğini sunacaksın. Ben yıllardan beri bu şekilde kazandım. Kimseye karşı saygısızlığım da olmadı. Eğer bilmediğim, farkında olmadan saygısızlık yaptığım olduysa da kimse kusura bakmasın. Bunun dışında özellikle köftem özeldir. Yanımda çalışan hiçbir çırak dahi bu kıvamı yakalayamaz. Her zaman ben hazırlar, köfteyi yoğururum. Köfte için aldığım et de yine özel ve aynıdır. Kaburga ve boyun etinden hazırladığım köftenin en önemli püf noktası, etin öldürülmeden hazırlanması. Yıllardan beri hep aynı lezzeti sunmaya çalışıyorum. Köftemde baharat dahi yoktur. Kendinize has bir üslubunuz var. Üslubunuzdan dolayı hiç sorun yaşadınız mı? Hayır, hiç sorun yaşamadım. Nabza göre şerbet veriyorum. Nedenini bilmiyorum ama sanırım onların da hoşuna gidiyor. Karşımda kim olduğunun önemi yok. Kızdığım zaman üslup değişiyor. Sadece bunun için bile buraya uğrayanlar oluyor. Gelenler ilk önce lafını yer, sonra köfteyi yer gider. Bu şekilde hizmetimizi sunmaya devam ediyoruz. Hayatınızdaki dönüm noktası neydi? Hiç pişmanlığınız oldu mu? Pişmanlığım hiçbir zaman olmadı. Ancak dönüm noktası son evliliğim diyebilirim. Bursa’dan Mustafakemalpaşa’ya dönmem de yine önemli bir aşamaydı. Bundan sonrası için neler düşünüyorsunuz? Yaşın da ilerlemesi ile birlikte yorulmaya başladım. Hazırlık yapmak için güne erken saatlerde başlıyoruz. 1-2 yıl daha çalışıp bırakmayı düşünüyorum. Mustafa Bey, paylaşımlarınız için teşekkür ediyoruz. Ben de Paşada’ya bana eskileri hatırlattığı için teşekkür ediyorum. İyi yayınlar.
Editör: Haber Merkezi