“Korona virüs sonrasında Türkiye çok karlı çıkabilir. “
Mustafakemalpaşa’nın siyasi ve iş yaşamının tanınan isimlerinden Mehmet Kul ile hayatını ve Mustafakemalpaşa’yı konuştuk
Mehmet Bey, sizi tanıyabilir miyiz?
1956 doğumluyum. Lise eğitimimi burada aldım ve sonrasında Gazi Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi’nden mezun oldum. Evliyim ve 3 çocuğum var.
Çocuklarınız neler yapıyor?
Bir çocuğum Hilal Eczanesi sahibi Bahadır Kul. Diğer oğlum Ayberk Kul elektrik mühendisi ve Mustafakemalpaşa’da kendine ait bürosunda çalışıyor. Diğer oğlum Alper Kul ise mimar. Onun için de büro açmanın hazırlıklarını yapıyoruz.
Bir aileden 3 kişinin Mustafakemalpaşa’da yetişerek ilçeye hizmet ettiğini söyleyebiliriz.
Evet, bir aileden beldesine ve ülkesine faydalı olacak evlatlar yetiştirebildiğimizi düşünüyorum. Onlarla da gurur duyuyorum.
Çalışmaya başladığınız ilk dönemlerde hangi sektörü tercih ettiniz, sonrasında neler yaptınız?
Babam bıçkıcıydı ve elek kasnağı yapardık. Çok uzun yıllar ağaca yakınlığım olduğu için mobilya imalatı yaptım. Koltuk ve kanepe ürettim. Ardından doğalgaz sektörüne girdim. Birkaç sene önce de Türkiye’nin en büyük ihtiyacının tarım olduğunu düşünerek, bu alanda katkı sağlamak istedim. Tarım alanında kullanılan sulama borularının üretimini yapıyorum.
Şu andaki işinizde ise ürettiğiniz sulama boruları hangi bölgelere satılıyor?
İşimizdeki en önemli farkımız, herhangi bir aracı olmadan doğrudan çiftçiye ulaşabilmemiz. Böylece hem aracıları ortadan kaldırıyoruz hem de maliyetleri düşürerek çiftçimiz için ekonomik bir çözüm sunabiliyoruz. Mustafakemalpaşa başta olmak üzere Manyas, Gönen, Yenişehir, Karacabey ve Balıkesir gibi bölgelere satış yapıyoruz.
İşiniz ve işiniz gereği tarım sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir hedefiniz var mı?
Ben çalışmayı, üretmeyi seven bir insanım. Alıp satmaktan ziyade üretim benim için esas olandır. Bu nedenle de üretimde olmaya devam edeceğim. Üretmek yerine tüketen bir toplum olduk. Türkiye’de bilhassa tarımsal alanda üretim için gerekli olan her şey var. Ufak bir destek ile üreticimiz her meseleyi çözebilecek kapasitede. Sebebini anlamak güç ama maalesef yöneticilerimiz ihtiyaçlarımızı yurt içinden temin etmek yerine ithalata kolaylıklar sağlayarak, yerli üretime zarar veriyor. Korona virüs nedeniyle bu yaz döneminden sonra muhtemelen Türkiye dışarıdan gıda alamayacak. Ürünler gelemeyeceği için bunların üretimini Türkiye’de yapacağız. Ekilmeyen arazilerin ekilmesi, çiftçilere yapılacak destekler… Doğru bir politika ile birlikte korona virüs sonrasında Türkiye çok karlı çıkabilir ve kendi öz üretimine dönebilir. Fakat şu anda görünen tablo, bu durumun tam olarak fark edilemediğini gösteriyor.
Mustafakemalpaşa özelinde bu durumu nasıl görüyorsunuz?
Mustafakemalpaşa, tarihinde ne yazık ki iyi siyasetçiler yetiştiremedi ve bunun sonuçlarını yaşıyor. (Mehmet Gedik ve Hayri Öztetikler’i ayrı tutuyorum.) Siyasi yönden Mustafakemalpaşa Bursa’nın en zayıf ilçelerinden birisi. Küçük dağ ilçeleri bile gücünü birleştirerek dernekler kurup Bursa siyasetine ağırlık koyabiliyorsa Mustafakemalpaşa bu noktada düşünmeli. Mustafakemalpaşa, şu anda yönlendirilmiş siyasetin uygulayıcısı konumunda. Mustafakemalpaşa’da hep ricacı siyasetçiler oldu. Bu nedenle de bölgede çok ciddi yatırımlar yapılmadı, gelişimler yaşanmadı. Eskiden İnegöl ile Mustafakemalpaşa baş başaydı. Şimdiki hale bakıldığında ise Mustafakemalpaşa’nın durumu daha net anlaşılabilir.
Siz de bir dönem siyasette etkindiniz. Neler yaşadınız, bundan sonrası için ne düşünüyorsunuz?
1975’te ülkü ocaklarıyla birlikte siyasete dahil oldum. İki dönem belediye meclis üyeliği yaptım. 2. dönemde belediye başkanının meclis üyelerine değer vermeyip, kendi bildiklerini yapmasından dolayı istifa ettim. Bu istifa, Mustafakemalpaşa siyasi tarihinde bir ilktir. Son seçimlerde de toplumun isteğine ve birikimlerimi ilçeme vermek adına aday adayı oldum. Onda da taban değil tavan siyaseti engeli ile karşılaştım. Artık siyasette olacağımı sanmıyorum. Mustafakemalpaşa’nın geleceğine yönelik yetişmiş, birikimli orta yaş bir gençliğin siyasete girmesi halinde değişimler olabilir. Fakat bu birikimli gençler, güdümlü siyaseti kabullenemedikleri için uzak duruyorlar. Bunun devam etmesi halinde içine kapanan ilçenin yavaş yavaş köy konumuna geleceğini düşünüyorum.
Bunu neye bağlıyorsunuz?
Nedenleri fazla. Ufku geniş siyasetçilerinin olmaması, icraat değil laf üretilmesi, dışarıdan gelip ilçeyi kurtaracak yatırımcı beklentisi... Mustafakemalpaşa’nın bunları kendi kendine çözmesi gerekiyor. Gelebilecek yatırımcıların yanında işçi olarak çalışarak kalkınma beklemek tam bir hayal. İçerdeki sermaye sahipleri artık biraz daha büyük düşünmeli. Bir diğer önemli nokta ise kooperatiflerin kurulması. Bölgeler kurulacak kooperatiflerle birlikte Mustafakemalpaşa iyi bir ivme yakalayabilir. Çin’den, Ankara’dan, Türkiye’nin bir çok ilinden Mustafakemalpaşa mermeri için geldiler. Fakat buradaki mermerden sadece Mustafakemalpaşa’nın haberi yok. Mermer zenginliğine sahip yerde bir tane bile yerli firma yok. Tarımda da durum aynı. Dışarlardan gelip, burada ekim yapanlar var iken bizim insanlarımızın bir kısmı laf ve şikayet ile meşguller. Bu nedenle değerlerimizin farkında olmamız, doğru bir organizasyon ile bir araya gelerek ilçemiz ve kendimiz için doğru adımlar atmamız gerekiyor. Böylece Mustafakemalpaşa’yı daha iyi yerlere taşıyabiliriz.
Son olarak belediye yönetimine bir öneride bulunmak istiyorum. Duyduğuma göre yeni yönetim, eski itfaiye parkına ve öğretmen evinin bulunduğu yerlere inşaat projesi düşünüyormuş. Buraya yapılacak olan her proje ilçeye ihanettir. İhanet kelimesini bilerek, tam bir vurgu yapmak için kullanıyorum. İlçeye iyilik yapmak istiyorsanız buraları gelecek nesillere aynısını koruyarak devrediniz. Şu hali yapmak istediğiniz bütün projelerden daha değerlidir. İktidarı muhalefeti ile birlikte herkesi bu konuyu tekrar düşünmeye davet ediyorum.
Mehmet Bey, vakit ayırdığınız için çok teşekkür ediyorum.
Ben de sizlere çok teşekkür ederim.
Bunlar da ilginizi çekebilir