İşgale karşı mücadele eden partizanlar 1945 yılında savaşı kazandılar ve Yugoslavya Demokratik Federal Cumhuriyetini kurdular. Bu devlet 1963 yılında Mareşal Tito'nun ( asker kökenli değildir ama bu ünvanı almıştır ) öncülüğünde Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti'ne dönüştü. Ancak Josip Broz Tito’ nun 1980 yılında ölümünden sonra çatışmalar başlamış ve bütün etnik unsurlar karşılıklı olarak bölgesel savaşlara girmişlerdir.
1991 yılında Slovenya ile başlayan bağımsızlaşma süreci, 2008 yılında Kosova'nın bağımsızlığını ilanıyla tamamlanmış ve sonunda eski Osmanlı topraklarında, Sırbistan, Bosna- Hersek, Hırvatistan, Karadağ, Slovenya, Kosova ve Makedonya ( yani 7 devlet ) devletleri kurulmuştur.
Şimdi gelelim hepimizin okuduğu yada duyduğu ” mavi kelebekler”e. Birçok kez okuduk bu hikayeyi, birçok kez duyduk, dinledik. Her seferinde de şaşırdık, çok hüzünlendik, çok üzüldük ve kinlendik. Bu iç çatışmalar sürerken 1995 yılında Birleşmiş Milletler'in Srebrenitsa- Potoçari kampına sığınan, “silahsız” 8372 Müslüman Boşnak erkeği Sırplar tarafından katledildi. Tam bir soykırım olan bu vahşetin baş sorumluları, Ratko Mladiç , Radovan Karadziç ( ki sonrasında yargılanıp müebbet hapse mahkum oldular ) ve kendilerini akrepler olarak adlandıran paramiliter gruplardı.
“Bilge Başkan” Aliya İzzetbegoviç ( 1925- 2003 yılları arasında yaşamış Bosna-Hersek'in ünlü, inançlı ve cefakar Cumhurbaşkanı ) ‘in çabaları bu soykırımı engellemeye yetmedi. Bu katliamları 2004 yılında Birleşmiş Milletler Ve Lahey ( Hollanda ) ’deki Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi “Soykırım” olarak ilan etmek zorunda kalmıştı.
Aliya İzzetbegoviç
Bu kampı sözde koruyan Hollanda askerleri de bu cinayetlerden dolayı Hollanda Temyiz Mahkemesinde kısmen suçlu bulundular.
Katliamları yapan askerler ve paramiliterler, öldürdükleri kişileri uzak ve farklı yerlere defnettiler. Ancak ölü vücutların toprağı beslemesi sonucu ‘artemis’ adlı çiçekler bu bölgelerde canlanıp çoğalmaya başlamışlardı. Bu bitkileri ve çiçekleri çok seven “mavi kelebekler” de bu ortamlarda hızla çoğaldılar. Bu durum tesadüfen fark edildi. Bu bölgelerde araştırma yapan insanlar “mavi kelebekler”i takip ederek 300 toplu mezar buldular. Bugüne kadarda, on sekiz bininin kimliğinin belirlenebildiği yaklaşık yirmi bin kişinin cansız bedenlerine ulaşıldı.
Dileriz “mavi kelebekler” bize başka cansız bedenler, başka mezarlıklar göstermezler. Ve dileriz kelebeklerin tüm renkleri, moru, beyazı, mavisi de dünyanın her yerinde özgürce uçar. Ve dünyanın gelecek günleri hiç birimize, hatta “mavi kelebeklere” bile bu kabristanların kuytuluklarını işaret etmez. İnsanlar insanlara, canlar canlara kıymaz. Dünyamızda barış olur, kardeşlik olur, huzur olur….
Bu yazı “Srebranitza Soykırımı” nın yıldönümü dolayısıyla kaleme alınmıştır.
Dr. Murat ÇUBUKÇU