Bildiğimiz gibi bu spor, güreşçilerin vücutlarına sürdükleri "yağ"dan dolayı "yağlı güreş" olarak anılan, geleneksel bir Türk sporudur. Güreşler "Er meydanı " denilen ve doğal çimenlerle kaplı olan açık alanlarda yapılır. Yağlı güreşin kuralları ve sıkletleri minder güreşi olarak bilinen (serbest ve grekoromen) güreşlerden çok farklıdır. Sıkletler kilo ile ifade edilmez. Hakemler ve idare heyeti, güreşlerin başlangıcında, er meydanında toplanan gençleri kategorilere (boylara) ayırır ve birbiriyle eşleştirirler. Her kategorinin güreşçileri birbirini yenip eleyerek finale doğru çıkarlar. Sonuçta her boydan birinciler, ikinciler, üçüncüler belli olur ve organizasyonun özelliğine göre madalya veya diğer ödülleri alırlar. Geleneksel ve üst düzeyde güreş organizasyonlarında boylar; minik (1 ve 2 olabilir), teşvik (1 ve 2 olabilir), tozkoparan, ayak, deste (1, 2, 3 olabilir), orta (küçük orta, büyük orta olabilir) , başaltı ve baş şeklindedir. Baş güreşlerin finali en sona bırakılır. Turnuvanın belki de en dikkat çeken bölümü bu final güreşidir.

Er Meydanı

Karagöz - Hacivat ve Ramazan Eğlenceleri Karagöz - Hacivat ve Ramazan Eğlenceleri
Güreşçiler "kispet" denilen, deriden yapılmış özel bir giysi kullanırlar. Belden başlayıp diz altına kadar giden çok sağlam bir malzemeden üretilmiş özel bir giysidir. Güreşçiler bu kispeti "zembil" denilen hasırdan örme özel bir tür torbada taşırlar. Zembil çok önemlidir. Bir çırak için ustanın zembilini taşımak bir gurur vesilesidir. Sporcu güreşi bırakınca da "zembilini duvara asar". Bir de "cazgır"lar vardır ki bunlar organizasyonun belki de en renkli kişileridir. Tekerlemeler ve dualarla güreşleri başlatıp sürdüren, önemli olduğu düşünülen konukları takdim edip alkışlatan, davulcuları başlatıp susturan, yeri geldiğinde bağışları toplayanlar bu cazgırlardır. Sonunda madalya ve ödülleri dağıttırıp güreşleri bitirenler de onlardır. Ancak güreşlerin en önemli kişileri "ağa"lardır. Her turnuvanın sonunda bir sonraki yıl için "güreş ağalığı" ihalesi yapılır. En yüksek parayı veren gelecek yılın ağasıdır. Söz verdiği miktarları (genellikle daha da fazlasını) güreşlerin organizasyonu için (ikramlar, ödüller, ulaşım vb. ) harcarlar. Amaç güreşin yaşatılması, geleneğin devam ettirilmesidir. Er meydanları boş kalmasın, pehlivanlar "peşrev"lerini yapsınlar, kollar bağlansın, "el-enseler" atılsın, "kurtkapan"ları, "tırpan"lar, "künde"ler ile güreşler sürsün, sonuçta beklenen ve istenen budur.

Kabulbaba Güreşlerinden

Osmanlı'nın ilk yıllarından beri (belki de daha öncesinden) devam eden yağlı pehlivan güreşleri, günümüzde ülkemizin birçok ilinde ve ilçesinde (Çanakkale'den Çorum'a, Samsun'dan Antalya'ya kadar) büyük heyecanlarla ve coşkuyla sürdürülmeye devam etmektedir. Bunların en çok bilineni şüphesiz Edirne - Kırkpınar Güreşleridir. 2020 yılında 659 kez düzenlenecek olan bu etkinlik dünyada bile eşine az rastlanan köklü bir gelenektir. Sonunda da bir "Altın Kemer" vardır.

Kabulbaba Mahallesi

Bu güreşlerin bir benzeri 2019 yılında 345 kez düzenlenen "Kabulbaba Yağlı Pehlivan Güreşleri"dir. İlçe merkezine 14 kilometre mesafedeki "Kabulbaba"da her yıl "Hıdırellez" dolayısıyla Mayıs ayında düzenlenen bu güreşlere, her boydan yüzlerce pehlivan katılmakta, kıyasıya ve zevkle izlenen güreşler yapılmaktadır. Tüm izleyiciler , "Kabulbaba'nın Konukları" olarak düşünülüp, herkese pilav, et, ayran ve helva ikram edilmekte ve gün boyunca köyde ağırlanmaktadırlar. Bu yıl güreşler covid-19 dolayısıyla Mayıs ayında yapılamamıştır. Diliyoruz tarih kısa zamanda yeniden belirlenecektir.

Niyazi Dal

"Kabulbaba" hazırdır, "er meydanı" hazırdır, bu yılki "Güreş Ağamız Niyazi Dal" (Kirmasti Kervan AVM’lerin sahibi) kardeşimiz de hazırdır. Belki Haziran'da belki Temmuz'da "346. Kabulbaba Yağlı Pehlivan Güreşleri" yapılacaktır. Unutmayalım ki bu güreşler Mustafakemalpaşa ilçesinin de sahip olduğu çok büyük bir değer, çok güçlü bir gelenektir. Hep birlikte sahiplenmeli, korumalı ve yaşatmalıyız. Nice 346. yıllara... Dr. Murat Çubukçu
Editör: Haber Merkezi