Başkan Erdem Koltuğu, Başkan Şeker'e Bıraktı Başkan Erdem Koltuğu, Başkan Şeker'e Bıraktı
Saat kuleleri bilindiği gibi şehirlerin meydanlarına ya da hakim tepelerine yapılan, üzerlerinde bir veya daha fazla saatin (2 veya 4 de olabilir) olduğu;  ahşap, taş, metal veya betonarme olan, çevrelerine göre yüksekçe konumlandırılan yapılardır. Bu uygulama Avrupa'da 13. Yüzyılda başlamış bize ulaşması 18. Yüzyılın sonlarını bulmuştur. İlk saat kuleleri 1797 yılında Safranbolu'da ve 1803 yılında (bazı kaynaklarda 1814 ) Sivas'ta yapılmıştır.

Safranbolu Saat Kulesi

    Kayıtlarda 127 Saat Kulesi'nden söz edilmekle birlikte, günümüzde yüz dördü ayaktadır. Bunlarında on beşi aynı yerinde veya farklı yerlerde yeniden yapılmışlardır. Saat kuleleri,  temel (kaide),  gövde (merdiven)  ve köşk (saat mekanizması)  şeklinde üç bölümden oluşurlar. Bazılarında saat başlarında tokmağın vurmasıyla,  bir veya birkaç kez ses çıkaran çanlar da vardır. Kulelerin bazıları İzmir Saat Kulesi gibi şehrin sembolü olacak kadar ünlü olmuşlardır. Birçoğu da kartpostallara, posta pullarına, piyango biletlerine, hatıra paralar ve benzeri yerlere, hatta kibrit kutusu kapaklarına bile konu olmuşlardır.

İzmir Saat Kulesi

    Mustafakemalpaşa'da da geçmiş zamanlarda bir saat kulesi oluşturma, daha doğrusu tarihi bir yapıyı saat kulesine dönüştürme girişimi olmuş,  ancak çeşitli nedenlerle başarıyla sonuçlanamamıştır.  Ekli belgeden anlaşılabileceği gibi 22 Haziran 1945 tarihinde dönemin Mustafakemalpaşa Kaymakamı tarafından, Mustafakemalpaşa Belediyesine, İlçe merkezinde Lala Şahin Türbesi yanında bulunan eski minarenin  “Saat Kulesine dönüştürülmesi “  konusunda yazılı talimat gönderilmiş, bunun üzerine toplanan Belediye Encümeni konuya kısmen sıcak bakmakla birlikte parasal nedenlerle yapım işini, 26 Haziran 1945 tarihli bir kararla sonraki döneme  ertelenmiştir.

Encümen Kararı

Günümüzde artık yeni saat kuleleri yapılmıyor. Büyük ihtimalle Mustafakemalpaşa’nın da bir saat kulesi olmayacak. Başka şehirlerde de yeni meydan saatlerini, duvar saatlerini artık göremiyoruz. Bırakın bunları, akrep ve yelkovanın birbirini kovaladığı saat kadranlarını da neredeyse unutmak üzereyiz. Tören hediyeleri olan kol saatleri müzelik oldu. Sınavlarda akreple yelkovanın arasındaki açı hiç sorulmuyor. Varsa- yoksa "digital" denilen o soğuk rakam kalabalığı. Her zaman, her   yerde. Ekranda, vitrinde, cepte… Dr. Murat ÇUBUKÇU

Encümen İmzaları

   
Editör: Haber Merkezi