Bu haftaki yazımızda Mustafakemalpaşa'da düzenlenen sempozyumların ilkinden bahsetmek istiyoruz. Bu sempozyumun hazırlıkları yaklaşık 10 yıl önce 2010 yılının bu aylarında başlamıştı ve bir yıllık hazırlığı takip eden 2011 yılının Ekim ayında sempozyum toplantıları ve sunumları yapılmıştı. Mustafakemalpaşa Belediyesi, Uludağ Üniversitesi ve Bursa Araştırmaları Vakfı, sempozyum hazırlıklarını ve düzenlenmesini birlikte üstlenmişlerdi. Yerel anlamda Mustafakemalpaşa Organize Sanayi Bölgesi, Mustafakemalpaşa Ticaret ve Sanayi Odası, Mustafakemalpaşa Ticaret Borsası da çok önemli destekler vermişlerdi. İlçe ile ilgili birçok başlıkta bulunan, toplam 39 bildiride, çok önemli bilgiler izleyiciyle paylaşılmış, topluma aktarılmıştır. Daha sonra da hazırlanıp yayınlanan "sempozyum kitabı"yla bu bilgiler, şehir belleğine ve şehrin yazılı değerlerine kalıcı olarak yerleştirilmiştir. Sempozyum Düzenleme Kurulunu; Prof. Dr. Hasan Ertürk, Mustafa Eren, Raif Kaplanoğlu, Prof. Dr. Yusuf Oğuzoğlu, Prof. Dr. Mefail Hızlı, Yard. Doç. Dr. Sezai Sevim, Halit Ersöz ve Dr. Murat Çubukçu oluşturmaktaydı . Ayrıca editörler ve yayın kurulu görevini ise Yard. Doç. Dr. Sezai Sevim, Mustafa Eren, Halit Ersöz ve Dr. Murat Çubukçu yürütmüşlerdir. Bu sempozyum bildirileri ile ilgili özet bilgileri burada sizlerle paylaşıyoruz*. (*bildiri sıralaması araştırmacıların isimlerine göre alfabetik olarak yapılmıştır) --"Mustafakemalpaşa'da Tarım"; Doç. Dr. Abdullah Karasu ve Doç. Dr. Mehmet Öz; İlçe yüzölçümünün %36.1 inde tarım yapıldığının anlattığı bu bildiride, tarla bitkilerinden en çok buğdayın, onu takiben de yonca, mısır, arpa ve şeker pancarının üretildiği anlatılmakta, daha sonra sebzelerden de en çok domatesin yetiştirildiği, bunu biber ve fasulyenin izlediği bilgisi bize ulaştırılmaktadır. 132.000 ağaçla şeftali meyvelerde 1. sıradadır. Şeftaliyi 81.000 ağaçla zeytin, 48.000 ağaçla elma izlemektedir. Armut erik ve ceviz de bol miktarda yetiştirilir. Bildirinin sonundaki öneriler bölümünde, üretimde daha fazla getirisi olan bitkilere yer verilmesi, yağlı tohum gereksinimi için buğday ekili alanların bir kısmına kanola, ayçiçeği veya soya ekilmesi, soğuk hava depolarının mutlaka yapılması, ihracata dönük üretim amacıyla çalışmalar yürütülmesi ve organik tarıma dönük planlamalar yapılması söylenmektedir. -- "Mustafakemalpaşa'nın İmaj ve Sınırlarını Aşma Hedefi" başlıklı bildiride Ahmet Tüzün; "Mustafakemalpaşa, "Toprağına bağlı kalarak" çağa ayak uydurabilecek ve küresel dünyada yerini alabilecek "örnek bir model oluşturma" potansiyeline sahiptir. Mustafakemalpaşalıların sınırları aşma, Türkiye ve dünyaya açılma "ihtiyacını duyma" ve "heyecanını yaşama" vakti gelmiştir. Akarsuları, mümbit arazileri, madenleri, termalleri, arkeolojik kazıları ve daha birçok özellikleri ile göz kamaştıran bir cevhere sahip olan İlçe artık elinin altındaki hazinenin kapağını açmalıdır. Burada en büyük görev çağdaş planlı, programlı ve hedefe yönelik çalışmalar yapacak Mustafakemalpaşa Belediyesine düşmektedir. Günümüzde bütün ülkelerde yerel yöneticilerin görev ve sorumlulukları giderek artmaktadır. Bu yüzden 21. Yüzyılın yönetim anlayışına yerel yönetimlerin damgasını vuracağı kabul edilmektedir." cümleleri ile ilçeye bir imaj ve vizyon kazandırmayı düşünmüştür. -- "150'likler Listesinde Yer Alan Eşkıya Davut İçin Neler Dediler"; Prof. Dr. Alev Sınar Uğurlu; "Eşkıya Davut'u kaynakların ve tanıklıkların üzerinden anlatmış ve anlatımının sonucunu "Türk milletinin ölüm kalım mücadelesi verdiği o ateşten günlerde ne yazık ki düşmanla işbirliği yaparak vatanına ihanet edenler de olmuştur. Belgeler ve tanıkların ya da onların yakınlarının verdiği bilgiler eşkıya Davut'un da onlardan biri olduğunu işaret etmektedir ki zaten bu nedenle yüzellilikler (Kurtuluş Savaşından sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından vatan haini ilan edilerek vatandaşlıktan çıkarılıp, sürgüne gönderilenler) arasında yer almıştır. Yaptığım görüşmelerden ve hakkında okuduklarımdan çıkardığım sonuca göre Davut karşındaki insanlara karşı güç elde etmeye, onlara üstünlük kurmaya çalışmıştır. Aslında bu duygu bütün insanlar da vardır. Ancak Davut bu üstün olma içgüdüsünü kendisi için bir engel yapmış bir insan olarak varlığındaki sevgi, kardeşlik, dostluk, vefa, sadakat gibi yüksek değerleri arka plana itmiştir. Ölüm ve korkusu saçmıştır. Onun ön plana çıkardığı şiddet, nefret, korku, kin, bencillik, para gibi şer içeriklerdir." cümleleri ile tamamlamıştır. --"Mustafakemalpaşa'nın Sanayileşmesi" başlığı ile Prof. Dr. Ali Coşkun; İlçede sanayileşmenin kısa bir tarihi vermiş ilk girişimcilerden biri olan 1950 yılında bir un fabrikası, 1955 yılında da Kiremit Fabrikası açan Sabri Değirmenci' den bahsetmiştir. 1986 yılında faaliyete geçen ve 400'e yakın işyerinin olduğu Küçük Sanayi ve 1997'de ilk fabrikanın açıldığı Organize Sanayi bölgesini anlatarak devam ettiği bildirisini şu şekilde tamamlamıştır; "Mustafakemalpaşa'nın sanayileşmesi tarım ve hayvancılığa dayanmalıdır, Mustafakemalpaşa'da üretilen bütün ürünler işlenerek katma değer yaratılmalıdır, irili ufaklı tesislerde üretilen Kemalpaşa tatlısı daha büyük tesislerde hijyenik şartlarda ve tam otomasyon koşullarında üretilip tüm ülkeye ve tüm dünyaya pazarlanmalıdır, gıda sektörünün ihtiyaç duyduğu dondurulmuş gıda ve soğuk hava tesisleri ile ilgili yatırımlar özendirilmelidir, tohum üretim tesisleri geliştirilmelidir, madenler ve mermerler işlenerek ihraç edilmelidir, Küçük Sanayi sitesinde ileri teknoloji ve katma değeri yüksek girişimler için ortam geliştirilmelidir." --Mustafakemalpaşa'da (Kirmasti) Gayrimüslimler; Doç. Dr. Ali İhsan Karataş; "Kirmasti ile ilgili arşiv belgelerine baktığımızda bu bölgede mevcut olan gayrimüslimlerin Ermeni ve Rumlardan oluştuğu anlaşılmaktadır. Tarihi sürece konumuz açısından baktığımızda şunları söyleyebiliriz; Nüfus sayımlarının yapılmasından önce burada, Müslüman gayrimüslim sayısı ve oranlar hakkında yeterli bilgiye sahip değiliz. 1893 tarihi nüfus sayımına göre ilçe genelinde toplam 41.995 kişi yaşamaktadır. Bunların büyük çoğunluğunu Müslümanlar oluşturmaktadır. Nitekim 41995 kişiden 40. 128'i Müslüman 1867'si ise Rum ve Ermenilerin teşkil ettiği gayrımuslümler idi. Rum ve Ermenilerin kendilerine ait mabetleri vardı. Buralarda ibadetlerini rahatça ifa edebiliyorlar, tahrip olan mabetleri tamir edebiliyorlardı. Bu hususlarda Müslümanların herhangi bir engellemesi ile karşılaşmıyorlardı zaman zaman bazı bireysel engellemeler olduğunda da devlet yetkilileri hemen olaya müdahale ediyor ve onların mağduriyetlerini gideriyorlardı."

Prof .Dr. Berna Alpagut

Bursa ve Mustafakemalpaşa'nın deprem gerçeği ve 1855 depremi Bursa ve Mustafakemalpaşa'nın deprem gerçeği ve 1855 depremi
--“Paşalar Kazısı - Bursa; Prof. Dr. Berna Alpagut" 1983 yılından beri kazıların devam ettiği bu alan, fosil bulgularının gün ışığına çıkarıldığı ve öğrencilerimize öğretim eğitim imkanı sağladıgi gibi, topluma doğa tarihi bilgisi aşılamıştır. Yakın çevreyedir büyük değer kattığı için giderek kalıcı ve yerleşik bir düzene doğru yol almaktadır. Fosil yatağının sintigrafik yapısına bakıldığında en alttan başlayarak sırası ile konglomera, alt kalkerli cilt, yeşilimsi gri ince orta com3 karakterlisin ünitelerin üst üste tabakalaşmasından oluştuğu görülmektedir. Fosillerimiz ince iri taneli yeşilimsi gri komünitesi içerisinde alt ve üst kalkerli tabakalarının arasında adeta bir sandviç gibi sıkışarak korunmuştur. Fosiller yeşilimsi gri kum ötesinde değişik boyuttaki cepten halinde oldukça yoğun bir biçimde bulunmaktadır baş Avrupa vanası Avrupa Asya Afrika ve Kuzey Amerika kökenli 58 türü içeren şekil ve zengin bir faunadır . --"19. Yüzyılda Kirmasti' de Padişah Çiftlikleri: Doç. Dr. Cafer Çiftçi ." 19. yüzyılda çiftlikat-ı hümayun idaresinin Kirmasti’de Orta Kayseri'ye Gönül Çörekçi ve Harem ağırlığı adlarında 5 adet afrikasi Şahane'ye sahip olduğu belirtilebilir. 1847 yılında bu çeşitlerden orta çiftliğinden 2200 kuruş Çörekli çiftliğinden 360 kuruş göre çiftliğinden 1200 kuruş Kayseri stilinden 800 kuruş olmak üzere toplam 4560 kuruş vergi geliri elde edildiği kayıtlıdır. Kirmasti’de bulunan çeşitler 13066 dönüm tarım alanına ve 23402 dönüm meraya sahiptir. Ayrıca arşiv kayıtlarında anlaşıldığı üzere Merde Azatlı zaramuzik karelerini belli bir süre içinde olsa çivi katı Hümayun arazi içinde yer aldığı görülmektedir. Gerdeme kabaağaç ve çeribaş adlı çiftliklerde bu arazisinde muhtelif dönemlerde almışlardır. Tüm bunların dışında Kirmasti’de padişaha ait çiftliklerin yarısına özel mülkiyete ait şirketler de yer almaktadır. Günümüzde Mustafakemalpaşa ve Karacabey sahasında bulunan süt, süt ürünleri, içecek hayvanı gıda, konserve, salça ve hazır gıda alanında üretimde bulunan büyük fabrikaların bölgedeki varlığını bu anlatımı tesadüf olmadığı sonucuna varılabilir. Aynı şekilde sığır, koyun, safkan, Arap atı ve İngiliz atı, çoban köpeği ve hayvanların da bu sahalarda kamu kuruluşları ve özel sektör tarafından getirmesi yetiştirmesi de tarihsel geçmişi ile yakından ilgili olsa gerektir. ...devam edecek… Dr. Murat Çubukçu
Editör: Haber Merkezi