Hey Gidinin Efesi: Sümer Efe Hey Gidinin Efesi: Sümer Efe
Sırmalar Camii karşısındaki, çocuk parkının önünden yürüyerek Bursa Caddesine doğru giderken, birden o tabelayı fark ettim. Sonunda, bu çocuk parkının da bir ismi olmuştu: ATTİLA İLHAN PARKI”   Emekli bir edebiyat öğretmeni olarak bu değerli şair, yazar ve kültür insanımızın adının bu şekilde öne çıkarılmasına vesile olan Mustafakemalpaşa Belediyesi’nin bu kadirşinaslığı karşısında gerçekten duygulandım. Bunu düşünenlere ve uygulayanlara duyduğum saygıyı ifade edebilmek için birkaç gün içinde, belediyemize bir teşekkür ziyareti yapmaya karar verdim. Ne yazık ki bu ziyaret gerçekleşmeden, o tabelanın birileri tarafından yakıldığını duydum. İnanamadım. Gidip gözlerimle göreyim dedim. Gittim, gördüm ve üzüldüm. Neyse ki, kısa süre sonra tabela yenilendi ve Attila İlhan adı tekrar mavi mavi ışıldamaya başladı. Fakat birkaç gün sonra o karanlık köşelere saklanan kötü niyetli birileri –her kim ise onlar- bir kez daha o tabelayı yaktılar. Bu ikinci kez oluyordu ve bu artık bir cinayetti. Şairin, “Cinayet Saati” adlı şiiri geldi aklıma. Ne diyordu o şiirinde şair?  “Haliç’te bir vapuru vurdular dört kişi Demirlemişti, eli kolu bağlıydı, ağlıyordu Dört bıçak çekip vurdular dört kişi Yemyeşil bir ay gökte ağlıyordu. Cinayeti kör bir balıkçı gördü Ben gördüm, kulaklarım gördü Vapur kudurdu, kuduz gibi böğürdü Hiçbiriniz orada yoktunuz” Evet, Mustafakemalpaşa’da Attila İlhan ismini ikinci kez yaktılar. Kaç kişiydiler bilinmiyor. Cinayeti kimse görmemişti. Öylesine bir tabelaydı. Yalnızdı, eli kolu bağlıydı. Durumu Belediye Kültür İşleri Müdürlüğüne ilettim. Onlar beni zabıtaya, zabıta da Park ve Bahçe İşleri Müdürlüğüne yönlendirdiler. Ben bir vatandaş olarak görevimi yapmıştım, gerisi onlara kalıyordu. Bekledim. Bu bekleyiş çok uzun sürmedi. Sonunda o tabela bir kez daha yenilendi. Böylece her şey yerli yerine oturdu. ATTİLA İLHAN KİMDİR?  25 Haziran 1925 tarihinde İzmir / Menemen’de dünyaya geldi. İlk ve Orta öğrenimini babasının işi nedeniyle değişik illerde ve İzmir’de tamamladı. İzmir Atatürk Lisesi birinci sınıfında okurken ilgi duyduğu bir kız arkadaşına yazdığı mektuplarda Nazım Hikmet’in şiirlerinden bölümler kullandı ve bu şiirler yüzünden, üç hafta gözaltında tutulduktan sonra çıkarıldığı mahkemece iki ay hapis cezası ile cezalandırıldı. (Şubat 1941) Henüz16 yaşındaydı. Aldığı hapis cezası gerekçe gösterilerek, bir de okul disiplin kurulunca okuldan uzaklaştırılan ve eline “Türkiye’nin hiçbir yerinde okuyamaz” belgesi verilen İlhan, ancak 1944 yılında Danıştay kararı ile okuma hakkını yeniden kazandı ve bu kez İstanbul Işık Lisesi’ne kaydoldu. Bu lisenin son sınıfında iken yazdığı ve amcasının kendi bilgisi dışında CHP Şiir Armağanı yarışmasına gönderdiği “”Cebbaroğlu Mehemmed” adlı şiiri ile ikincilik ödülü aldı. Birincilik ödülü Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Otuz Beş Yaş” adlı şiirine verilmişti. Hani o; “Yaş otuz beş, yolun yarısı eder Dante gibi ortasındayız ömrün Delikanlı çağımızdaki cevher Yalvarmak yakarmak nafile bugün Gözünün yaşına bakmadan gider” diye başlayıp giden şiir. 1946 yılında liseden mezun olan İlhan, İstanbul Hukuk Fakültesi’ne kaydoldu. Fakültenin ikinci sınıfında iken okulu terk ederek, ilk kez yurtdışına çıkarak Paris’e gitti. Duvar isimli ilk şiir kitabını da aynı yıl kendi olanaklarıyla yayımladı. 1957’den itibaren sinema ile yakından ilgilenmeye başladı. Kız kardeşi Çolpan İlhan da Sadri Alışık ile evlenmiş ve sinema dünyasına adım atmıştı. İlhan, Ali Kaptanoğlu takma adıyla 6 film senaryosuna imza attı: (Yalnızlar Rıhtımı, Ateşten Damla, Şoför Nebahat, Devlerin Öfkesi, Rıfat Diye Biri, Ver Elini İstanbul.) . Ardından TV Dizi-film senaryoları geldi: ( Paranın Kiri, Sekiz Sütuna Manşet, Kartallar Yüksek Uçar, Yarın Artık Bugündür, Yıldızlar Gece Büyür.) İzmir’de kaldığı sekiz yıl boyunca “Demokrat İzmir” gazetesinin başyazarlığını,  Ankara’da kaldığı dönemde de Bilgi Yayınevi’nin danışmanlığını yaptı. 1996-2005 yılları arasında düzenli olarak Cumhuriyet Gazetesinde köşe yazarlığı yaptı. 2005 yılında geçirdiği ikinci kalp krizi sonunda yaşamını yitirerek aramızdan ayrılan Attila İlhan’ı rahmetle ve saygıyla anıyorum.

Sayısal Olarak Eserleri: Şiir: (14 kitap) Roman: (6 kitap) Aynanın İçindekiler Serisi: (8 kitap)

Anılar ve Acılar Serisi: (8 kitap) Attila İlhan’ın Defteri Serisi: (11 kitap) SON SÖZ:       Kişiliğine, düşüncelerine, sanatına saygı duyarak, ebediyete intikal etmiş değerlerimizin adlarını bir yerlere veriyorsak eğer, o tabelaları korumak için de gereken özeni göstermemiz gerekir. O isim sahipleri ile aynı düşüncede olmasak bile; ulusal kültürümüze yaptıkları katkılardan ötürü onlara saygı duymalıyız. Belediyemizin bu konuda yeterli duyarlılığı gösterdiğini düşünüyorum. Nitekim Mustafakemalpaşa Belediyesi, bir önceki dönemden başlayarak, önce şehitlerimizin, sonra da ulusal ve uluslararası alanda insanlık adına gerçekten büyük işler başarmış; pek çok bilim, sanat, siyaset ve kültür insanımızın isimlerini yaşatmak amacıyla bir projeyi hayata geçirmiş ve adlarını; sokaklara, meydanlara ve parklara vererek, onlara duyduğu saygıyı dile getirmiştir. Bu güzel çalışmada emeği geçen herkese teşekkür ederiz. Bize düşen görev ise o değerli insanları yakından tanımak, bunun için de arkalarında bıraktıkları eserleri okumak, anlamak ve gelecek kuşaklara aktarmak olmalıdır. İlçe merkezinde bulunan 55 adet park, oyun grupları ve spor aletleri listesinden seçilen birkaç isim ve birkaç resim Mahalle:                                Verilen isim: Hamzabey                             Attila İlhan Cumhuriyet                            Hayrettin Karaca Cumhuriyet                            Cengiz Aytmatov Atatürk                                    OP. Dr. Sadık Ahmet Barış                                       Cemil Meriç Yunus Emre                           Tarık Buğra Yunus Emre                           Barış Manço Hamidiye                                Prof. Dr. Oktay Sinanoğlu Hamidiye                                Necip Fazıl Kısakürek Hamidiye                                Aliya İzzet Begoviç Lalaşahin                                Cemal Süreya Tatkavaklı                              Prof. Aziz Sancar Züferbey                                Halide Edip Adıvar  
Editör: Haber Merkezi