“Çıraklığını yapmadığın işin ustası olamazsın” “Çıraklığını yapmadığın işin ustası olamazsın”
Merhaba Emel Hanım. Sizi tanıyabilir miyiz? Merhaba. Ben Emel Elmas. 1 Ocak 1970 tarihinde Mustafakemalpaşa Karaorman Mahallesi’nde doğdum. Büyüklerimiz 1864 yıllarında göçmüş, kökenimiz Kafkasya’ya dayanıyor. Öğreticilik hayatınız nasıl başladı? Halk eğitimde yetiştirici olarak çalışmaya başladım. 3 yıl boyunca makine-nakış üzerine eğitim verdim. Çalışmaya başladığımda ilkokul mezunuydum. Pek çok kurslara katıldım ve kendimi bu alanda geliştirdim. 1999 yılında halk oyunları yetiştirici kursuna katılmam istendi. Kursta 65 kişi vardı. Kursa ilk başladığımda oldukça şaşırmıştım. Çoğu üniversite mezunu varken ben ilkokul mezunu olarak aralarındaydım. Ancak 65 kişiden sadece 20 kişi belge almaya hak kazanmıştı. Ben de kursu başarıyla bitirenler arasındaydım. Peki, sizin için böyle bir yönlendirme nasıl oldu? Kafkas kökenli olduğum için o dönemin idarecisi Eftal Çeki’nin yönlendirmesi ile birlikte halk oyunlarına yöneldim. Belgemi aldıktan sonra 2000 yılı itibariyle Mustafakemalpaşa’da görev almaya başladım. Halk oyunları alanında 20 yılı geride bırakıyorum. İlk görev aldığım okul ise 14 Eylül İlkokulu olmuştu. Pek çok okulda, özel kurslarda ve gruplarda çalıştım. 2000 yılından bugüne neler yaptınız, neler yaşandı? 2004 yılında ilkokul mezunlarının eğitmen olarak çalışmaması adına bir düzenleme getirildi. O dönemde yönetici olarak Selahattin Vural vardı. Düzenleme sonrasında ben de eğitimime devam etme kararı aldım. Önce ortaokulu, sonra liseyi bitirdim. Şimdi ise üniversite okuyorum. Eğitim anlamındaki eksiğimi de kapatma fırsatı buldum. Kendimi geliştirmeyi hiçbir zaman ihmal etmedim. Tüm bu süreçte de pek çok özel kursa ve etkinliklere katılarak folklor alanında da yeni şeyler öğrenmeye devam ettim. Mustafakemalpaşa merkezli olarak Karacabey ve Susurluk gibi yerlerdeki okullarla çok önemi başarılar elde ettik ve güzel çalışmalar gerçekleştirdik. 5 yıl yurt dışında da yine çalışma fırsatı buldum. Yurtdışında neler yaptınız? Okullarla ve özel gruplarla yurt dışındaki etkinliklere katılmıştık. İlk gittiğimiz ülke Avusturya – Viyana’ydı. Kortej ve yürüyüşlerde Türk bayrağını taşımak çok güzeldi. İstiklal marşını da yine sahneye çıkarak okumuştuk. 20 yıllık süre içerisinde bu anları hiç unutmuyorum. Ne zaman aklıma gelse, etkileniyorum. Avusturya'nın dışında Romanya, Makedonya, Almanya ve Fransa’daki etkinlik ve festivallere katıldık. Mustafakemalpaşa’yı folklor olarak değerlendirebilir misiniz? Eğitici olarak 1-2 kişi Bursa’dan gelerek çalışmak istedi. Ancak uzaktan olduğu için bu çalışmalar verimli olmadı. Bu nedenle yıllardan beri tek başıma devam ediyorum. Halk eğitimde, özel ve devlet okullarında görev alıyorum. Üstelik tek bir alan ile sınırlı kalmadığım gibi folklor dışında modern dans ve bale gibi farklı branşlarda kendimi geliştirdim. Mustafakemalpaşa’da öğrenciler bu konuda oldukça ilgili. Açılış ve özel etkinliklerde gruplarla çok başarılı çalışmalara imza atıyoruz. Ancak tabi Mustafakemalpaşa genelinde folklor adına daha fazla ve farklı çalışmalar yapılabilir. Çok küçük yaş gruplarıyla da çalışıyorsunuz. Çocuklarla çalışmak nasıl, zor mu? İşimi severek yapıyorum. Çocuklarla çalışmak tabi ki zor ancak onların seviyesine indiğinizde her şey kolaylaşıyor. Çocuklarla çalışmanın püf noktası uyumu yakalayabilmek. Bu uyumu yakalayabildiğimi düşünüyorum. Birkaç çalışma sonrasında çocuklar da hazır hale geliyor ve gösterdiklerinizi yapabiliyor. Böylece etkinlik gününe kadar çalışarak ortaya başarılı figürler çıkarabiliyoruz. Okullarda sınıf ve gruplara eğitim verdiğim için her çocuğun bu alana yeteneği olmayabiliyor. Ancak benim buradaki amacım yeteneği bu alanda kısıtlı olan öğrencilere de bir şeyler katabilmek. Yaş grubu olarak aslında çok geniş bir durum söz konusu. İlkokul öğrencilerim de var, emekli olan kişiler de var. Özellikle Susurluk’ta tamamı emekli olan kişilerden oluşan 16 kişilik grubumuz var. Onlarla yurt dışındaki yarışmalara dahi katıldık. O kadar çok özeniyorlar ki özel kıyafetler bile yaptırdık. Folklor çocuklar için neler kazandırıyor? Folklorun kazanımları oldukça fazla. Çocukların güven kazanması, grup ile birlikte ortaya bir çalışma çıkarabilmesi için ilişki kurmayı öğrenmesi, kendi yeteneklerini keşfetmesi folklor ile sağlanabiliyor. Uzun süren hazırlık sonrasında çocukların ailelerine ve sevdiklerine çalışmalarını göstermesi hayatın unutulmayan bir noktası oluyor. Mustafakemalpaşa’da istediklerinizi yapabildiniz mi? Geriye dönüp değerlendirme yaptığımda istediklerimi yaptım diyebilirim. Mustafakemalpaşa’da çalışma alanlarının daha iyi, özel salonların olmasını isterdim.  Ancak bunları bir engel olarak görmüyorum. Her ortamda, mevcut şartlar dahilinde çalışabilecek durumdayım. Folklorun zor yanı ne? En zor olan kısmı gösteri anı. Çünkü çocuklara o anda herhangi bir müdahale söz konusu değil. Tüm emeklerin karşılığının alındığı sahne anı, beni en çok zorlayan kısım. Grup olarak hatasız oyun oynatmak tabi ki zor. Üstelik bazı izleyiciler oldukça dikkatli bir şekilde takip ediyor. Küçük hataları dahi yakalayabiliyorlar. Bu nedenle çok iyi bir hazırlık süreci geçirmemiz gerekiyor. Bunun dışında çocukların o anki ruh hali, rahatsızlıkları dahi duruma etki ediyor. Örneğin gösterimizden önceki bir gün öğrencimiz dizini incitmişti. Bu nedenle de sol dizi yerine sağ dizini yere koymak durumunda kaldı. 11 erkek sol, o ise sağ dizini yere koymuştu. Protokoldeki bir kişi gelerek her şeyin çok güzel olduğunu ancak sadece bir öğrencinin dizini yere koyarken yanlış yaptığını söyledi. Durumu aktardığımda hak vermişti ama bu tip durumlar da olabiliyor. Gösterilerde hata olmaması, emeğin karşılığının alınması adına önemli. Zorlandığım bir diğer nokta ise çok fazla konuşmam. Çocukların daha iyi yapması, cesaretlenmesi için onlarla sürekli konuşuyorum. Bu zaman zaman zorluyor. Ancak bu sayede başarıya ulaşabiliyoruz. Türkiye’de ve yurt dışındaki yarışmalarda başarılarınız oldu mu? Türkiye’de çok fazla derecemiz var. Avusturya’da düzenlenen etkinlikte Mustafakemalpaşa Kız Meslek Lisesi ve 14 Eylül İlkokulu ile 2. ve 3.’lüklerimiz olmuştu. Susurluk kaymakamımızın kırmızı kalemden verdiği ödülümüz de var. Emeklerimizin karşılığını aldığımızı rahatlıkla söyleyebilirim. Hayatınızdaki en büyük pişmanlığınız ne? Susurluk’ta çalıştığım dönemde gösteriye 2 gün kala bir öğretmen arayarak bir ricada bulunmuştu. Bu rica da bir öğrencinin ön sıraya gelmesiydi. 2 gün kala böyle bir değişiklik yapmak büyük riskti. Bu değişikliği yaptım. Ancak değişiklik sonrasında kız ile erkek kavga etmiş. Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından özel bir etkinliğe davet edilmiştik ve bir öğrenciden eksik olarak gösteriye çıktık. O günden sonra da değişiklik yapmamak adına karar verdim. 2002’den beri bu olayı hiç unutmuyorum. Emel Hanım, paylaşımlarınız için çok teşekkür ediyoruz. Sizin aracılığınız ile tüm çalışmalarımda bana desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen tüm belediye başkanlarına, halk eğitim merkezi müdürlerine, Bursalı arkadaşım Haluk Yalın’a çok teşekkür ediyorum. Ayrıca bana yer verdiğiniz için Paşada ailesine de çok teşekkürler.
Editör: Haber Merkezi