Merhaba Necip Bey, sizi tanıyabilir miyiz?
Merhaba, ben
Necip Kaplan. 1965 Erzincan doğumluyum. 1987 yılında evlendim. 3 çocuğum ve 2 torunum var.
Çocuklarınız karateyle ilgilendi mi?
Çocuklarıma karate konusunda bir yönlendirme yapmadım. Ancak 3’ü de karate ile yakından ilgilendi. Oğlum 5. Dan sınavına girmek için hazırlanıyor. Bir kızım hemşirelik yapıyor. Diğer kızım ve oğlum ise BESYO mezunu. Tüm çocuklarım sporla barışık, sporla ilgileniyor. Önemli dereceler de aldılar.
Karateye ne zaman başladınız?
Ailemde 5 kardeşiz ancak sadece ben karateye ilgi gösterdim. Karateye başlamamda Erzincan’da bir arkadaşım vesile oldu ve 12 yaşımdaydım. Salona ilk gittiğimde ortamdan etkilendim ve devamını getirdim. Erzincan’ın ardından 19 yıl kadar İstanbul’da çalışmalarımı sürdürdüm. Özellikle Hakkı Koşar gibi bu alanın en iyi ustalarından birinden eğitim almam bana çok katkı sağladı. Şu anda Bursa genelinde dahi ondan eğitim alan benden başka birisi bulunmuyor. 1987 yılında ise
Mustafakemalpaşa’ya geldik. Bu yıl itibariyle ilçede yaşamaya devam ediyoruz.
Kendi kariyerimin ve eğitmenliğimin yanı sıra; 3 yıldan beri Bursa Karateci İl Temsilciği, 5 yıl kadar Milli Takım Teknik Komitesi gibi yerlerde görevler aldım. 6 yıldan beri Dan Kurulu’nda görev alıyorum. Sınav ve eğitim gibi çalışmalar yapıyoruz. Her yıl yaklaşık 20’nin üzerinde seminer veriyorum.
Bunların dışında Bursa Olimpiyatlara Hazırlık Merkezi’nin de baş antrenörüyüm. 12 sporcumuz ile milli takımlar düzeyinde çalışıyoruz. Olimpiyatlara Hazırlık Merkezi olarak Türkiye’de 6 merkez var. Bu merkezlerden birinin de Bursa’da olması ilimiz, ilçemiz ve bizim için oldukça kıymetli.
Aktif sporculuk hayatınızı ne zaman sona erdi?
1991 yılında sporu bıraktım. Hakkı Koşar’ın tavsiyeleri üzerine antrenörlüğe başladım. Salon salon gezerek karate ile ilgili gözlemler yaptım. Gördüğüm eksiklikler ve bu alandaki deneyimlerim ile birlikte antrenör olarak çalışmaya başladım. Mustafakemalpaşa’da 1990 yılında ilk salonumu açtım. Ardından kulüp çalışmalarımız da oldu. Üstelik Bursa sınırları içerisinde ilk özel salon ruhsatı alan yer olma özelliğine de sahibiz. Zaman içerisinde ise yer değişiklikleri ile birlikte hep daha iyi bir hizmet vermek adına çalışmalarımızı sürdürdük. Şu anda kendi yerimizdeyiz ve Türkiye standartlarında, ülkenin en iyi salonlarından birini ilçeye sunuyoruz.
1987 yılı itibariyle Mustafakemalpaşa’da neler yaptınız?
2001 yılı Mustafakemalpaşa Belediyespor’a geçtik. Rakiplerle aynı şartlara sahip olmamız halinde başarıya ulaşacağımızı söylemiştim. İlk yılda, Sivas’ta düzenlenen Türkiye Karate Şampiyonası’nda şampiyon olmayı başardık. 25’in üzerinde Türkiye Şampiyonası sporcumuz, 50’nin üzerinde Türkiye derecesi alan sporcumuz oldu.
2007’de ise Avrupa Karate Şampiyonası’nda dereceye girdik. Bu derece Bursa’da dahi ilkti. Mustafakemalpaşa Belediyesi ile verimli çalışmalarımız oldu ve pek çok çocuğun da hayatına böylece dokunduk. O dönemde spora hem yerel yönetimler hem de ilçe önem veriyordu. Üniversitelerarası Dünya Şampiyonası, Balkanlar Şampiyonası gibi pek çok yerde derece almayı başardık. Ancak sonrasında bu çalışmalar devam ettirilmedi, destek sağlanmadı. Eski yıllardaki o büyük başarılara da ulaşılamadı. Aslında Mustafakemalpaşa bu konuda çok cazip ve avantaja sahip.
Mustafakemalpaşa’nın bu avantajları neler?
İstanbul’da karate yapan bir çocuk salona giderken dahi yollarda saatlerce vakit kaybediyor. Ancak ilçemizde böyle bir sorun yok. 10 dakika içerisinde salona ulaşım sağlanabilir. Bunun yanı sıra spor yapmaya elverişli parkurları ve doğası var. Tüm bunlar sporcular için çok önemli.
Bunun dışında Mustafakemalpaşa’ya yönelik değerlendirmeniz nasıl?
Mustafakemalpaşa’da spor kültürü çok üst seviyede. Bursa’dan sürekli davet alıyorum ama ben 30 yıldan beri Mustafakemalpaşa’da çalışıyorum ve buradaki ortam, karateye gösterilen ilgi beni çok mutlu ediyor. 15 yaşında benimle karateyi öğrenen bir kişi şimdi çocuğunu getiriyor. Torununu dahi getiren var. Karatenin yaşı olmadığından dolayı bu şekilde dönüşler almak beni motive ediyor. Şu anda milli takımı zorlayan öğrencilerimiz var. Salonumuzun dışında diğer görevlerim genelinde her yıl bin sporcuya dokunuyorum diyebilirim.
Karatede önceliğiniz ne?
Benim için sadece karatenin öğrenilmesi yeterli değil. Özellikle küçük yaşlardan itibaren çocukların karate kültürünü öğrenmesi, bunu karakterine yansıtabilmesini önemsiyorum. Çocuklara karateyle birlikte bir hedef, hayatında bir amaç belirleyebilirsek onların hem eğitiminde hem de hayatında başarılı olmasını sağlayabiliriz. Bu nedenle çocukların hayatına yönelik dokunuşlar yapmak önceliğimiz. Eğitim verdiğim ilk günden itibaren de benimsediğim bir kuralım var. Derslerine önem vermeyen, çalışmayan ve disiplinli olmayan öğrencilere eğitim vermiyorum. Her öğrencim de bu nedenle ders notlarını, karnelerini getirip gösteriyor. Böylece ders ve spor arasındaki uyumu yakalayarak başarımızı daha da arttırabiliyoruz. Benden ders alan öğrencilerin büyük bir bölümü üniversiteyi kazanarak hedeflerini yakaladı.
Pandemi süreci karateyi ve çalışmalarınızı nasıl etkiledi?
Pek çok sporun yapılamadığı bir dönemde karate için bir sorun yaşanmadı. Öyle ki Temmuz ayında İl Temsilcisi olarak federasyon faaliyetleri kapsamında Türkiye Kata Şampiyonası yaptık. Pandemi döneminde böyle bir etkinliğe imza atmak önemliydi. Yaptığımız faaliyetler dünyada örnek gösterildi. Şu anda antrenmanlarımızı da virüs tedbirleri doğrultusunda yapıyoruz. Bu konuda bir sorun yaşanmadı diyebilirim.
Hiç unutamadığınız an?
2007 İzmir Avrupa Şampiyonası’nda oğlum Davut katılmıştı. Yarı final maçı uzatmaya gitmişti ve antrenörü değildim. Alabileceği bir maçı kazanamamıştı. Şampiyon olabilecekken 3. olmuştu. 2010’da düzenlenen Sırbistan Dünya Karate Şampiyonası’nda 2. 2017’deki Türkiye şampiyonasında ise büyükler kategorisinde Bursa’da bir ilki gerçekleştirerek Türkiye Karate şampiyonu (84 kg.) olmuştu. Bu anlar benim için unutulmazlar arasında.
Yaşadığınız en kötü olay?
Yine oğlum Davut’un Marmaris’te katıldığı bir organizasyonda geçirdiği sakatlık. Rakibi ile mücadele ederken dengesini kaybederek boynunun üzerine düşmüştü. 1 gece hastaneye kalmıştık ancak o anlar çok zorlu geçmişti.
Bundan sonraki süreçte hedefleriniz neler?
Karate Do teknik seminerleri Balkanlara ve Avrupa’ya taşımak istiyorum. Bunun için yeterli deneyime ve bilgiye sahibim. Aynı zamanda ve dengeli donanımlı eğitim ve Dan kurulumuz var. Türkiye, karate sporunda Dünyada ilk 2 ülkeden birisi.
Necip Bey paylaşımlarınız için çok teşekkür ediyoruz.
Bana ve karateye önem vererek yer ayırdığınız için ben de Paşada ailesine teşekkür ediyorum.
Editör: Haber Merkezi