İzinli Çıktığı İlk Akşam Yine Hırsızlık Yaptı İzinli Çıktığı İlk Akşam Yine Hırsızlık Yaptı
Sene 1943, İkinci Dünya Harbinin bütün Avrupa, Afrika'yı kasıp kavurduğu kan ve barut kokularının, açlık ve kıtlığın Türkiye'de hissedilmeye başladığı yıllar. Mustafakemalpaşa'nın bir köyünde, 20 yaşlarındaki uzun boylu iri yapılı bir gencin ismi çok kısa zamanda basın aracılığıyla bütün Türkiye'ye yayılır.   Mustafakemalpaşa'nın adı sık sık gazetelerde geçtiğinden, ilçemiz meraklı basın mensuplarının akınına uğrar. Köy delikanlısı Yusuf, köy ve civar köylerde ölen gençlerin gömüldükleri gece, sessizce ay ışığında elinde kazma, kürek, taze mezarın başında uzmanlaşmış elleriyle cesedi çıkarır ve yanında taşıdığı keskin bıçağı ile ölülerin ciğerlerini bir torbaya koyar. İz bırakmadan mezarı kapar ve evin yolunu tutar. Kendisine yaptığı ciğer kavurmalarıyla ziyafet çeker. Ve bu olaylar serisi sık sık devam eder. Fakat bir gün yine genç bir kızın mezarının karıştırılmış olduğu fark edilerek mezar açılıp ceset tetkik edildiğinde ciğerlerinin olmayışı köylülerin şüphesini uyandırır. Bunun halk arasında Andık denilen Sırtlan tarafından yapılabileceği tahmin edilirse de, meraklılar tarafından mezarlıkların gözetim altına alınması sonunda bu işin sırrı çözülür ve Yusuf mezarlıkta suçüstü yakalanır.   Yusuf, anne ve babasını küçük yaşta kaybetmiş, çobanlık yapan saf kendi halinde bir gençken bu olaylar sayesinde kısa sürede, Türkiye çapında Yamyam Yusuf diye anılmaya başlanmış ve boy boy fotoğrafları gazetelerde neşredilmişti. Yusuf’un babasının Afrika'dan Libya'ya geldiği ve oradan da Türkiye'ye göç ettiği bilinmektedir. Babasının Afrika vahşi kabileleri içinde yetiştiği ve insan eti yeme alışkanlığı yüzünden bunun oğlu Yusufa da nüksettiği ortaya atılmıştır. Yusuf’un Adli Tıpta muvazenesinin bozuk olduğu tespit edilerek, Bakırköy Akıl Hastahanesine sevk edilmesinden sonra “Yamyam Yusuf adlı kitap ve broşürler basılarak olay teferruatı ile kamuoyuna yansıtılmıştır. O günlerde 60 yaşında gösterişli vücut ile Bakırköy Akıl Hastahanesi bahçesinde değnekçilik yapan Yamyam Yusuf, hastanenin en sevimli en cana yakın tiplerinden biridir. Ömrünün sonuna dek hastanenin dört duvarı arasında yaşamaya mahkûm edilen Yusuf, hastaneye düşen Mustafakemalpaşalı akıl hastalarına kanat gerip sahip çıkmaktadır. Yusuf’un öyküsü işte budur. 1984 yılında hastaneden azat edilen Yusuf köyüne dönmüşse de, tekrar Bakırköy'e hastaneye sığındı ve Aralık 1985 'te yaşamını yitirdi. Kaynak;Kitabın 202. sayfasında bulunmaktadır     Yamyam Yusuf'un hikayesi bazı kitaplara bile konu olmuştu. Yamyam Yusuf adındaki Bursalı bir adamın doğuştan gelen çirkinliği ve herkes tarafından dışlanmışlığı kitabın ilk cümlelerini oluşturur. Daha ilk sayfada sonuç bölümüne atıfta bulunulur , kalan sayfalarda ise Yusuf’un eylemlerinin nedenleri diyaloglarla çözümlenir. Yusuf çirkindir . Görünümünden dolayı dışlanmıştır; hakarete uğramış, tehdit edilmiş, kendi ailesi dahil olmak üzere alay edilmiş, dövülmüştür. Bu sebeple dağlarda çobanlık yapmakta ve insanlardan uzak bir yaşam sürmektedir. Diğer çobanlar tarafından da sömürülür. Bir gün hakkını aramak için köy ağasına şikâyet etmek üzere dağdan ayrıldığında fazla uzaklaşamaz ve ilk görüldüğü yerde dayak yer. Aylarca baygın bir şekilde yatar, uyandığında ise yanında bir kız vardır ki, ona hayatında ilk kez şefkat gösteren kişidir. Ancak iyileşmesiyle birlikte o da Yusuf un yanından ayrılır. Yusuf ise kıza âşık olur. Kısa zamanda aşkı herkes tarafından duyulur. Çirkin bir adamla birlikte anılmaktan dolayı rahatsız olan kız ise hakkında çıkan söylentilerden dolayı hasta olur. Hasta olmasına rağmen babası tarafından şiddete maruz kalır ve bir süre sonra da ölür. Tüm bu süre zarfında ise Yusuf sebep olduğu olaydan dolayı dövülür, hatta kızın ölümünden sorumlu tutulur. Dövüldüğü esnada parça parça doğranarak ciğerinin yenileceği üzerine tehditler savrulur. Ancak Yusuf’u burhana sokan bunlar değildir. Zira sevdiği kız artık ölmüştür. Bu ölüm, kendisiyle yüzleşmesine de neden olur. O ana kadar tüm insanlıktan nefret ediyor olsa da artık kendisinden de nefret etmektedir. Çünkü sevdiği kızın ölümüne sebep olduğunu düşünmektedir. İşte bu düşünce, Yusuf’un korkunç bir suça yönelmesi için gerekli olan katalizör görevini üstlenir. Yaşananlar Yusuf’un kendi ağzından okura aktarılır. Anlatılanlar onun için sıradanlaşırken, dinleyen için (okuyan için) farklı ve irite edici bir duyguya neden olur. Yusuf ve onu ziyaret ederek tüm sırlarını dinleyen isimsiz bir adam (muhabir, psikolog ya da emniyet görevlisi olabilir) arasındaki diyaloglar, Yusuf’un vahşi eylemini ve ardında yatan psikolojik etmenleri derinlemesine olmasa bile irdeler (Yusuf, yakalanmasının ardından akıl hastanesine yatırılır ve ziyaret hastanede gerçekleşir). Aslında Yusuf, fiziki olarak deformasyona uğramış sıradan biridir. Onu Yamyam Yusuf haline getiren ise yaşadıklarıdır, başkalarının ona karşı sergilediği tutumdur. Tetikleyici bir etkenin ardından ise psikopat bir katile dönüşür. Ve daha önceki yaşadıkları, duyduğu hakaretler bilinçaltından çıkarak eylemlerine yansır. Çektiği acıları hafifletmek için intikamı düşünür, ancak korkusu buna engel olur. “Ciğerlerini sökerim, onları çiğ çiğ yerim” diye metafor olarak duyduğu hakaretleri ise içselleştirerek korkularının merkezi haline getirir, en sonunda da korkularını yansıtarak eyleme dönüştürür.  
Editör: Haber Merkezi