Birtakım duygu ve düşünceleri belli kurallar çerçevesinde uyumlu seslerle anlatma sanatı olan Mûsiki (müzik) kelimesinin Latince “musica”dan geldiği düşünülmektedir. Musica kelimesinin kökünün ise eski Yunancadaki mousikéden (mousa) olduğu kabul edilir. Musica birçok dilde Latincesine benzer kelimelerle isimlendirilmiştir. Türkçede  de önceleri mûsikî olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise müzik olarak kullanılmaktadır. Dimitri Kandemir’e göre “Felsefeye göre akıl gücü, konuşabilen canlılara aittir ve mûsiki ilmi de, akıl sahibi olmanın bir delili sayılır. Yüce yaratıcı bu eşsiz hediyesini insandan başka hiçbir mahlûka bağışlamamıştır.” Osmanlı Devleti’nde Mûsikî dersi “Gınâ” adıyla okullarda okutulmuştur. (Bıkma, usanma anlamındaki Gına kelimesi ile karıştırılmamalıdır. Güzel ve alçak bir sesle şarkı söylenmesine Terennüm denir. Terennüm Gınâ ve Tağbir olarak ikiye ayrılır. Gınâ, şiirin müziksel bir ifadeyle terennüm edilmesine denir.) 1913 yılında ilkokullar da, 1915 yılında ise ortaokullarda her sınıfta bir saat olmak üzere Gınâ dersi yer almıştır. Bu haftaki yazımda 1881 ve 1892 yıllarında Kirmasti’de (Mustafakemalpaşa) dünyaya gelen, Mustafakemalpaşa’nın mûsikî alanındaki iki değerini tanıtmaya çalışacağım.  Birinci kişi öğrencilerine mûsikî eğitimi veren Hüsnihal Hanım, İkincisi kişi ise besteleri halâ zevkle dinlenen ünlü Bestekâr Hafız Tahsin Karakuş. Hüsnihal Hanım 1881 yılında Kirmasti’de (Mustafakemalpaşa) dünyaya geldi. Babası esnaf İshak Efendi idi. Hüsnihal hanım ilk eğitimini ilçemizde aldıktan sonra İstanbul’da eğitimine devam etti. Piyano, ud, kanun ve keman eğitimi aldı. 1915 yılından itibaren de İstanbul’da Gınâ Muallimeliği (Öğretmenliği) yapmaya başlar. Gınâ derslerine 300 kuruş aylık maaş ile Beylerbeyi İnas Numune Mektebi’nde başlamıştır. Daha sonra, Paşabahçe ve Kandilli Lisesi’nde çalışır. Dârülelhan’ın İnas kısmı fasl-ı mûsikî heyetindendir. (Osmanlı Devleti’nde 10 Ocak 1917’de kurulan ve “Nağmeler evi" anlamını taşıyan ilk resmî mûsiki mektebi, yani ilk konservatuvar olan Darülelhan, Doğu ve Batı müziği eğitiminin verildiği bir kurumdu. İlk amacı Türk musiki repertuarını notaya almaktı.) Hüsnihal Hanım Beykoz, Beylerbeyi ve Kanlıca Mektepleri ve Atik Ali Paşa İnas Mektebi’nde Gınâ derslerine girer. Osmanlı Devleti’nde Gınâ/Mûsikî öğretmeni yetiştiren bir kurum olmadığından, Maarif Nezareti öğretmen ihtiyacını karşılamak için sınavlar yapmıştır. Ve başarılı bulduğu kişilere Gınâ/Mûsikî öğretmenliği ehliyetnamesi vererek bu kişileri okullarda görevlendirmiştir. Hüsnihal Hanım da 5 Mayıs 1922 tarihinde Maarif-i Umumiye Nezareti Mûsikî Encümeni sınavına girerek mekâtib-i ibtidâiyede gınâ öğretimi liyakati olduğuna dair belge almıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra 1923 ile 1929 yılları arasında 900 kuruş aylık maaş ile Harmanlık, Nakkaştepe ve Beylerbeyi Mektepleri Mûsikî Muallimeliği, 1700 kuruş aylık maaş ile Beylerbeyi Kız Mektebi Mûsikî Muallimeliği yapmıştır. 17 sene 7 ay görev yaptıktan sonra 1 Kasım 1929’da görevini bırakmıştır.

Tahsin KARAKUŞ

Hamzabey Türbesinde Hatalı Bilgiler Hamzabey Türbesinde Hatalı Bilgiler
1877-78 Osmanlı-Rus savaşından, 93 Harbi sonra Bulgaristan’ın Filibe şehrinden göç eden Karakuş ailesi Kirmasti’nin (Mustafakemalpaşa) Orta mahallesine yerleşir. Dede İsmail Efendi Filibe’deki mesleği bıçakçılığı Kirmasti köprübaşındaki bir dükkânda devam ettirirken, 1892’de dünyaya gelen torununa Tahsin ismini verir. Bıçakçı İsmail usta torunu Tahsin’e Mahalle Mektebi bitirince Hafızlık eğitimi aldırır. Hafızlığını tamamlayan Tahsin dedesinin yanına çırak olarak girer. 18 yaşına geldiğinde kalfa olur. Hafız Tahsin güzel sesi ile camilerde müezzinlik yapmakta ve herkesi etkilemektedir. İşlerin az olduğu zamanlarda esnaf arastasında ve Ramazan’da camilerde okuduğu gazeller herkesin dilindedir. Mustafakemalpaşa’da 1927 yılında çıkan yangında bıçakçı İsmail ustanın dükkânı da tamamen yanınca aile maddi zorluk içerisinde kalır. Tahsin Karakuş bir tanıdıkları vasıtasıyla Ramazan ayında gittiği Balıkesir’de okuduğu gazel ve güzel sesi dikkat çekince bir iftara çağrılır. Utangaç bir mizaca sahip olmasına rağmen, iftarda okuduğu dualar ve iftar sonrası söylediği gazeller Balıkesirlileri hayran bırakır. Balıkesir’e Ramazan dolayısıyla Mustafakemalpaşa’nın Şerefiye mahallesinden davulcu Emin Efendi bir eğlence kumpanyası getirmiştir. Davulcu Emin Efendi güzel sesini çok iyi bildiği Mustafakemalpaşa’lı hemşerisi Hafız Tahsin’e sahnede gazel okutur. Gazelleri çok beğenildiği için Emin Efendi Tahsin Karakuş’u kumpanya ile Anadolu turnesine de götürür. Anadolu turnelerinde de çok beğenilince İstanbul’daki sahnelerde de yerini alır. Tahsin Karakuş İstanbul’da tanıştığı sanatçılar vasıtasıyla müzik bilgisini geliştirir. Beste yapmaya başlar. Kendisini geliştirmek için Süleymaniye Camii imamı Hafız Kemal Bey’den müzik dersleri alır. 1933 yılında Ankara Radyosu için yapılan sınavı kazanır. Artık bir ses sanatçısıdır. 1945 yılında İstanbul Radyosunda solist olarak görev alır. Taksim Kristal Gazinosunda sahne alarak fasıllar yapar. Bestekâr Hafız Tahsin Karakuş 1959 yılında vefat etmiş ve Rumelihisarı mezarlığına defnedilmiştir. Mustafakemalpaşa’nın mûsiki  alanında yetiştirdiği değerler olan Hüsnihal Hanım ve Tahsin Karakuş’u hayırla anıyorum. Halit ERSÖZ  
Editör: Haber Merkezi