Sınava Doğru - 1. Bölüm Sınava Doğru - 1. Bölüm
“Dünyada ortalama yaşama süresi ne kadar?” diye merak edip araştırdığınızda bu sayının günümüz için ortalama 73 olduğunu görürsünüz. Bundan 40-50 yıl öncesine gittiğinizde ise bu süre 58-60 aralığına kadar düşer. Önümüzdeki 40-50 yıllık süreçte de yaklaşık 10 yıl arttığını düşünürsek maksimum 80 yaş gibi bir veriye ulaşırız. Aktif olarak geçmeyen yaşlılık döneminin son 20 yılını çıkardığımız zaman aşağı-yukarı, ‘iyi yaşayabileceğimiz’ 60 yıl gibi bir ömür kalıyor. Ömrümüzün ilk 10 yılı; hayatın farkına bile tam varamadığımız çocukluk, sonraki 10 yılı ise dünyayı tanımaya başladığımız gençlik dönemiyle geçiyor. 20. yaştan sonraki ömrümüzün refah seviyesini, aslında 11-20 yaş aralığında sarf ettiğimiz gayret belirliyor. İnsanoğlu hayal kurmaya muktedir olduğu 3-4 yaşından itibaren, dışarıyla çok paylaşmasa da aslında sahip olmak istediği mesleğin hayalini kurmaya başlar. Kimisi televizyonda izlediği çizgi filmden etkilenerek İTFAİYECİ olmak ister, kimisi kendisini “şıp diye” iyileştiren doktora duyduğu hayranlıktan dolayı DOKTOR olmayı kafasına koyar. Tuttuğu futbol takımının gol kralına özenip FUTBOLCU olmak isteyenler, ya da televizyonda gördüğü ablalarından-abilerinden etkilenip MANKEN, OYUNCU olmak isteyen çocuklarımız vardır.   Çocukluğun getirdiği heyecan ve naiflikle kafasındaki hayale sınır koymayan insan, gençlik dönemiyle birlikte yapmak istediği mesleği biraz daha mantık sınırlarına oturtur. Doktor olabilmek için derslerine çok iyi çalışması gerektiğini, şöhretli bir golcü olmak içinse hem yeteneğinin olması hem de haftanın en az 2 gününü futbol okullarında geçirmesi gerektiğinin farkına varır. Hayatımızın en büyük dilimini oluşturan son 40-50 yılın refah seviyesini, gençlik dönemindeki 10 yılın belirlediğinin çoğu zaman çok geç farkına varırız. Bunun farkına erken varanlar hayallerinin peşinden gidip şimdi çok para kazanan ve tanınan doktor, hakim, mühendis, asker, kaymakam, futbolcu, bilim insanı, müzisyen, esnaf, iş insanı, oyuncu oldular. Para kazanmak veya tanınmanın ötesinde hayallerindeki işi yapıp mutlu bir hayat sürmekteler. Geç farkına varanlar ise maalesef, erken farkına varanlar kadar şanslı olamıyorlar. Daha az kazanıyor, fakat daha çok yoruluyorlar. SEVGİLİ GENÇLER! Çocukluk dönemindeki hayallerinizi bir yana bırakıp, gerçek anlamda ne olmak istediğinize karar verdiniz mi? Ama öyle kuru-sıkı hayal kurarak değil. Kapasitenizin, gücünüzün, iradenizin, sabrınızın, çalışkanlığınızın farkına vararak bu kararı verdiniz mi? “NE OLACAĞIM?” diye düşündünüz mü? Bundan 20 yıl sonra nerede olacağınızı hayal ettiniz mi? Kitleleri peşinden sürükleyen bir lider mi olacaksınız, yoksa fabrikada vardiyalı çalışan bir işçi mi? Nasıl bir evde oturmak istiyorsunuz: Dubleks havuzlu bir villa mı, yoksa 2. sınıf bir apartman dairesi mi, ya da şehir dışında, deniz kıyısında tek katlı bir müstakil ev mi? Peki ya çocuklarınız? İlla ki evleneceksiniz, çocuklarınız olacak. Çocuklarınızı en iyi okullara göndermek istemez misiniz? Siz belki müreffeh bir hayat sürmeyeceksiniz, peki çocuklarınızın da aynı kaderi paylaşmasına gönlünüz razı olacak mı? Genç kızlarımızın hayali acaba ev hanımı olup çocuk bakmak mıdır, yoksa iş kadını olup, kendi ayakları üzerinde durmak mı? Hayal kurmak güzeldir, çok güzeldir, harikadır J Yatağınızda saatlerce boşluğa bakıp hayaller kurabilirsiniz. Ama, kurduğunuz hayalleri gerçekleştirmek zaman, sabır, bazen de şans ister. Önce hayalinizdeki işin adını koyacaksınız. Sonra seçtiğiniz meslek için yeterli olup olmadığınızı tespit edeceksiniz. Hangi meslek için yeterli olup olmadığınızı anlamanın yolu ise, meslekleri araştırmaktan ve bilgi sahibi olmaktan geçiyor. Bir sonraki yazımda; köşe başlarını oluşturan meslek gruplarına uygun olup olmadığınızla ilgili ipuçları vereceğim. Unutmayın… Hedefe ulaşmak için azim, çalışkanlık, sabır kesinlikle gereklidir. Ama en önemlisi insanın kendisini bilmesidir. Kapasitesinin, gücünün, potansiyelinin farkına varmasıdır.

Editör: Haber Merkezi