Siyah beyaz bir hikaye - Muzaffer Özkara
1955 tarihinde başlayan ve kuşaktan kuşağa geçen toptan gıda dükkan işletmecisi Muzaffer Özkara bu sayımızın konuğu.
Merhaba Muzaffer Bey, sizi tanıyabilir miyiz?
30 Ağustos 1966 Mustafakemalpaşa doğumluyum. Balıkesir Meslek Yüksek Okulu ve Anadolu Üniversitesi işletme mezunuyum. 2 üniversiteyi bitirdim. Ailemiz Mustafakemalpaşa’da yıllardan beri gıda toptancılığı yapıyor. Ben de okulu bitirdikten sonra 1989 yılında gıda toptancılığı işine başladım ve 2002 yılına kadar devam ettim. Evliyim ve 2 çocuğum var. Çocuklarımın biri Boğaziçi Üniversitesi’nde fizik öğretmenliği biri de Afyon Kocatepe Üniversitesi’nde hukuk bölümü okuyor.
2002 sonrasında neler yaptınız?
Kriz dönemlerinde yaşanan zorluklar sonrasında 2002’de yurt dışı gemilerinde aşçı olarak çalışmaya başladım. 2011’de ise tekrar ilçeye döndüm. 2014’te emekli oldum ve babadan kalan gıda işletmesinde çalışmaya halen devam ediyorum.
Aşçılık nasıl oldu?
Kriz dönemi sonrasında gemilerde çaycı olarak çalışmaya başlamıştım. Çaycılık yaparken bir yandan da usta aşçıya yardım ediyordum. Onun başka bir gemiye geçmesi sonrasında ise görev bana kaldı. Gemideki şartlar aslında o dönemde beni aşçı yaptı. Zamanla işi de öğrendim. Hiç unutmam ilk günlerde pilav yapmıştım ama suyunu çok fazla katınca pilav lapa lapa olmuştu. Ne yapacağız şimdi derken, gemideki mühendis yardım etmişti. Pilav yapmak istemiştim ama ortaya sütlaç çıktı. Bu da hiç unutmadığım anılarımdan birisi oldu sonralarında.
Gemilerde 10 yıla yakın bir çalışma süresinde hiç unutamadığınız anlar neler?
Gemilerde çalışırken unutmadığım anım doğalgaz çukuruna düşmemdi. Ukrayna’da arkadaşlarla birlikte bir yere gidiyorduk. Logarın birisini açık unutmuşlar. Yürürken onu fark etmedim ve düştüm. Arkadaşların yardımı ile çıktım. Çok şükür bir sakatlık olmadı.
Kutuplar hariç dünya gitmediğim yer kalmadı sanırım. Gezdiğim yerler arasında beni en çok etkileyen yer İspanya Barcelona’ydı. İspanyollar sıcakkanlı. Limanı ve yaşamı çok güzel. Saat 16.00’dan sonra genellikle çalışmıyorlar. Herkes sokaklarda, müzikler ve danslar… Burası beni çok etkilemişti. 2003 Mart ayında, İstanbul Boğazı’nda korkunç bir fırtına olmuştu. 17 bin tonluk Bulgaristan gemisi, gözümün önünde ortadan ikiye ayrıldı. Gemide çalışan kişilerden armatör dahil kimse kurtulamadı. O kişilerin cesetleri bile bulunamadı.
Gemide çalışmayı neden bıraktınız?
Gemileri bırakmamın nedeni ise 2011’de Libya’da yaşanan olaydı. O bölgede savaş çıkmıştı ve bizi esir almışlardı. Yaklaşık 30 gün Kaddafi güçleri tarafından esir tutulduk ve limanda kaldık. Türk uçakları bizi kurtarmıştı. Gözlerimizin önünde limanlar bombalandı, füzeler yağdı. Mersin Limanı’na döndüğümüzde terlikle kaçtım. Bir daha da gemilere dönmedim.
Beşiktaş aşkını herkes biliyor. Ne zaman başladı?
İlkokul zamanlarında İstanbul’da maçlara giderdik. İstanbul’da gittiğim ilk maç Beşiktaş Galatasaray maçıydı. Beşiktaş maçı 2-0’dan 3-2 kazanmıştı. Bu maç hiç unutmadığım maçlardan birisi. Maçlarda çok anılarımız oldu. Fenerbahçe maçında Fenerbahçe şapkalarıyla gider sonra Beşiktaş tribününe geçerdik. Çıkarken yine Fenerbahçe şapkası takardık. Hala maçları yakından takip ederim. Çok küçük yaştan itibaren Beşiktaş aşkı düştü kalbimize. 1996 yılında da Mustafakemalpaşa Beşiktaşlılar Derneği’nin kurucu üyelerinden birisiyim. Beşiktaş aşkını oğluma da aşıladım. Beşiktaşlılar Derneği’nin dışında ADD’de kurucu üye, CHP İlçe Mahalle sorumlusu, Güvercinciler Derneği üyesi, Şehir kulübü üyeliklerinde bulunuyorum. Mustafakemalpaşaspor’un da 1984 kurucu üyelerinden birisiydim.
Mustafakemalpaşa’da ilk Özkaralar Market ne zaman açıldı?
Büyüğümüz Zeki Özkara, 1955 yılında Mustafakemalpaşa’nın ilk gıda toptancılarından birisi olarak hizmet vermeye başladı. O günlerden bugünlere kadar hizmetimiz aynı şekilde devam ediyor. Mevcut dükkanın tarihi dokusu var ve koruma bölgesinde. Şu anda babamızın bir yeri olarak burada faaliyetlerimizi sürdürüyoruz.
Eski Mustafakemalpaşa’da en çok özlediğin ne?
Biz karşıyakada bir araya gelir, Şakir’in kahvesinde toplanırdık. Züferbey okulunda futbol maçları yapardık. O zamanki dostluklar çok farklıydı. Yaklaşık 10 kişi arkadaş grubumuzla aynı kahvede toplanıp sohbet ediyoruz.
Vakit ayırdığınız için çok teşekkür ediyoruz.
Ben de Paşada’ya çok teşekkür ediyorum.
Bunlar da ilginizi çekebilir