Adakale

Bugünkü yazımda, bir zamanlar Osmanlı Devletinin Romanya topraklarında bulunan Adakale’nin de hüzünlü bir öyküsü anlatmaya çalışacağım. Türk tarihinde adına çok sayıda şiirler yazılan Tuna Nehri, Avrupa’nın en eski, en işlek suyolu ve Avrupa’nın can damarıdır. İsmini Roma Nehir Tanrısı olan Danube’den alır. Doğduğu noktadan itibaren Karadeniz’e dökülene kadar, Almanya, Avusturya, Slovakya, Macaristan, Hırvatistan, Sırbistan, Bulgaristan, Romanya, Moldovya ve Ukrayna olmak üzere tam 10 ülkeden 2,888 kilometreyi kat ederek geçer. İşte bu Tuna nehri üzerinde Osmanlı fethinden önce bir korsan barınağı olan bir ada vardır. Bu ada, 1390 yılında Murad Hüdâvendigâr’ın emirlerinden Fîruz Bey tarafından fethedilmiş ve Osmanlılar bu adaya Adakale ismini vermişlerdir. Uzunluğu 1800, genişliği 400 metre olan Adakale Osmanlılar için Macaristan’ın kilidi, Sırbistan ve Romanya’nın anahtarı” durumundadır. Romanya tarafına 300, Sırbistan tarafına ise 400 metre mesafede olan160.000 m2’lik bir alana sahip Adakale’ye Romanya ise “Col de rai Adakaleh” yani “Cennetten bir köşe” demişlerdir. Adakale doğrudan İstanbul’a bağlıydı, 750 kişilik nüfusu Türkçe konuşup yazardı. Osmanlı mimarisinin özelliklerini yansıtan tek katlı Osmanlı evlerinin hepsinin bir bahçesi olup ve etrafları duvarla çevriliydi.

Adakale Camisi

  III. Selim (1789-1807) devrinde yapılan tek minareli bir cami, Adakale’ye tipik bir Osmanlı köyü görünümü veriyordu. Adakale camisine Sultan II. Abdülhamit Han tarafından 22 yılda dokunan, ağırlığı 490 kg. boyutları ise 14×9 metre olan bir halı hediye edilmişti. Bu halı günümüzde Köstence de Romen kralı Carol tarafından yaptırılmış olan Kral camisindedir. Adakale’de Türkistanlı Derviş Miskin Baba’ya ait bir tekke ve Miskin Baba’nın türbesi de bulunuyordu.

Adakale Kalesi surları

Mustafakemalpaşa Atatürk Anıtı ve Heykeltıraş “Mustafa Nusret Suman” Mustafakemalpaşa Atatürk Anıtı ve Heykeltıraş “Mustafa Nusret Suman”
  Adakale’deki Osmanlı kalesi taş ve tuğladan ile inşa edilmişti. Tuna nehri yükseldiğinde sular altında kalmasın diye kalenin etrafında hendekler vardı.  Kalenin birinci katında dört, ikinci katında ise altı tane güçlendirilmiş tabya vardı. Tarihi yapıların taşlarında en küçük bir küf olmaması herkesi hayrete düşürürdü. 1442 yılında, Hunyadi Yanoş, Osmanlı ordusunu mağlup edip adayı geri aldı ve savunmasını güçlendirdi. 17. yy da Avusturyalıların eline geçen ada, Belgrad’ın yeniden fethinden sonra sadece 400 kişilik bir birlik gönderilerek 1691’de geri alındı. Osmanlılar burada bulunan kaleyi yeniden inşa ederek Demirkapı boğazından geçişi kontrolleri altına aldılar ve uzun süre Osmanlıların Avrupa’daki önemli savunma noktalarından birisi oldu.

Adakale Çarşısı

  1716 da Varadin bozgunundan sonra, Adakale Avusturyalıların hâkimiyeti altına girdi. Ağustos 1738’de Sultan I. Mahmut döneminde Serdârıekrem Yeğen Mehmed Paşa tarafından tekrar Osmanlı topraklarına katıldı. 1788 de Kale’yi savunmak için Evlad-ı Fatihan 1000 nefer yollandı. 1824 de Ruslar, Adakale’yi üç taraftan kuşattılar ve kısa süre sonra adayı ellerine geçirdiler. Bir süre sonra Adakale yeniden Osmanlılar tarafından alındı. 1867 de Osmanlı askerleri diğer Sırp kalelerinden çekilmesine, Adakale çevresindeki topraklarını Sırbistan’a bırakmış olmasına rağmen, nüfusu neredeyse tamamen Türk olan Adakale’de Osmanlı hâkimiyeti devam etmiştir. Osmanlı Devleti 93 Harbi ile beraber bölgedeki topraklarını kaybetti. 1878 de Adakale Plevne’ye saldıran Rusların eline geçti. 1878 Berlin Antlaşmasında kime teslim edileceğinin yazılması unutulduğundan, Adakale yine Osmanlı Devleti’ne kaldı. Osmanlılar Adakale’ye bucak müdürü, kadı, öğretmen ve birkaç jandarma atadı ve Adakale’deki egemenliğini sürdürdü. Adakale’de yaşayan halk II. Meşrutiyet’in ilanından sonra yapılan seçimler için oy dahi kullandı.   Adakale, 12 Mayıs 1913’te Avusturya-Macaristan tarafından işgal edildi ve Macaristan kısmına bağlandı, ancak Osmanlı Devleti bu ilhakı kabul etmedi. I. Dünya Savaşı’ndan sonra imzalanan Trianon Antlaşması ile (04 Haziran1920) Adakale Avusturya-Macaristan’dan Romanya’ya geçse de Türkiye bu durumu da kabul etmedi. Lozan Görüşmeleri başlayınca, Adakale’nin Türk yöneticisi Kadı Osman Niyazi, 14 Kasım 1922’de gönderdiği yazıda Türkiye’ye Adakale’yi hatırlatıp, Türkiye’ye bağlanmak istediklerini bildirmişti. Türkiye, Lozan Antlaşması görüşmelerinde adayı vermek istememişse de, Adakale’nin Romanya’ya bırakılmasını engelleyemedi. Romanya sınırları içinde halkın bütününü Türklerin oluşturduğu tek yerleşim alanı Adakale’ydi. Yeni hükümet Adakale yaşamına büyük değişiklik getirmedi. Türk nüfusu adada kalmaya devam etti. İkinci Dünya Savaşı sırasında Adakale hemen hemen unutuldu.1948 yılında Yugoslavya ve Romanya sınırında yaşanan gerginlikler nedeni ile Adakale 10 yıl süre ile ziyaretçilere kapatıldı.

Adakale Türk Kahvesi

  1960 sonuna kadar yaklaşık 1000 Türkün yaşadığı Adakale’nin kumda ve külde açık ateşte pişirilen dibek kahveleri ile meşhur kahvehaneleri vardı. Adakale’nin lokumu ve şekerlemeleri de çok meşhurdu. Adada yaşayan Türkler, tütün ekimi, balıkçılık ve de kayıkçılıkla geçiniyorlardı. 1962’de Baraj projesi fikri ilk olarak ortay atıldığı zaman Adakale halkı kalede toplanıp Baraj projesi projesini protesto etti. “Biz adamızı terk etmeyiz; gidersek Türkiye’ye gideriz” diye Çavuşesku’ya hitaben bir dilekçe imzaladılar. Ama “Çavuşesku’nun onları Tuna’ya atıp, balıklara yem yapacağı” korkusuyla dilekçeyi gönderemediler. 1967’de Romanya ve Yugoslavya’nın ortak olarak Tuna nehri üzerinde inşa ettiği baraj inşaatı başladı. 13 Eylül 1967’de devrin Türkiye Başbakanı Süleyman Demirel Romanya’yı ziyaret etti ve ada halkının Türkiye’ye gelmesine öncülük etti. Son nüfus sayımına göre, 167 hanelik Adakale’de 680 kişi yaşıyordu ve bunların tamamına yakını Türk’tü. 1968 yılında Adakale adası boşaltıldı. Türk nüfusun 36 hanesi Köstence’ye, 2 hanesi Temeşvar’a, 12 hanesi Bükreş’e, gerisi de Türkiye’ye göçtüler. Baraj inşaatının 1972’de tamamlanması ile Adakale sular altında kaldı. Günümüzde Romanya Devlet arşivinde bulunan ve 1878 ile 1923 yılları arasındaki dönemini kapsayan Adakale arşivine ait sekiz bin belge bulunmaktadır.  Bu belgelerin beş bini Türkçe, kalanlar da Almanca, Fransızca, Romence, Macarca, Sırpça ve Bulgarcadır.
Editör: Haber Merkezi