Hallice ile yola devam Hallice ile yola devam
2012’nin ilk aylarıydı sanırım. Ev telefonumdan eşim istendi. Uzunca bir görüşmenin ardından iyi akşamlar denilerek telefonumuz kapandı. Hayırdır, dedim. Hayır. Kız istemeye geleceklermiş İstanbul’dan. İstanbul’da kız mı kalmamış k Mustafakemalpaşa’ya kız istemeye geleceklermiş dememin ardından, hem de kimler biliyor musun Oktay Kaynarca ve Selçuk Yöntem. İnsan ister istemez, ‘’Hadi Canım Sende’’ derler ya ‘’Hadi Canım Sen de’’ cümlesi bir anda çıkıverdi iki dudağımın arasından. Gelenler Türkiye’mizin iki ünlü ismi ve sanatçısı. Hem de kız istemeye geliyorlar Mustafakemalpaşa’ya. Olacak iş mi? Bana telefon edip bunlar geliyor deseler ağzımdan herhalde olumlu bir kelime çıkmazdı. Sonunda ikna oldum. Oktay Kaynarca ve Selçuk Yöntem, Mustafakemalpaşa’mıza tatlı yemeye değil de eniştemiz olmaya geliyormuş meğer. Kızımızı da babasından Selçuk Yöntem isteyecekmiş. Gazeteci bir kardeşimi aradım, inanamadı. İster inan, ister inanma diyerek telefonumu kapattım. Aradan 5 dakika geçmedi ki, ‘’Tahir abi emin misin?’’ sorusuna karşılık, “Ben Tahir, Emin değilim?” diyerek telefonumu kapattım. Ve ertesi akşam tereddüt eden ve işletildiklerini sanan genç gazeteci arkadaş, ne olur ne olmaz diyerek bir arkadaşı ile birlikte  Saklıbahçe’de beklemeye başlar. Bir araç durur ve inenler Oktay Kaynarca ve Selçuk Yöntem.  Görüntülerini aldıklarında, ‘’Habere bak. Habere. Bombayı Patlattık’’ dediklerini hisseder gibi oldum o gece. Ertesi gün telefon ile ‘’Abi sağ ol. Nereden duydun geleceklerini’’ Verdiğim cevap ise, gülünç olacak ama ‘’Tırnak Falına Baktım…’’ dedim. 1 Temmuz 2012. Günlerden Pazar. Kız evinin yakınlarının olduğu otobüs İstanbul’a hareket ediyor. Gülüş cümbüş yolculuğumuzun son mola yeri olan Sarıyer’de çay bahçesinde İstanbul Boğazı’nın güzelliği karşısında çaylarımızı yudumluyoruz. Ve İstanbul sosyetesini yakından ilgilendiren ve merak edilen düğünün yapılacağı Kilyos Solar Beach’teyiz. Burası Karedeniz’in, İstanbul’a giriş yeri olsa gerek ki öyle imiş, Avrupa istikametine gidecek olan gemilerle dolu Boğaz’ın önü. Konuklar yavaş yavaş kırmızı halıdan geçerek yerlerini alıyorlar. Davetlilerin başında; Mahsun Kırmızıgül, Kenan İmirzalıoğlu, Olgun Şimşek, Erkan Petekkaya, Ece uslu, Arzum Onan, Wilma Elles, Yonca Evcimik, Metin Şentürk, Sinan Çetin, M. Ali Erbil, Stelya Pipis, Ercan Saatçı, Kerem Alışık, Hande Subaşı, Erkan Can, Petek Dinçöz, Can Tanrıyar, Naz Elmas, Pınar Aylin, ve Kenan Doğulu… Bunlar not alabildiklerim ünlülerdi. Nikah şahitleri ise hariç. Ama Ne Düğündü… İstanbul sosyetesi ve sanat dünyasının ‘’yılın düğünü’’ olarak gösterdiği düğünde kızımız ile Oktay Kaynarca için hazırlanmış, deniz kıyısında muhteşem bir görünümlü nikah masası... Nikahı kıyan zamanın Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül. Nikah şahitleri ise Selçuk Yöntem, Tarık Ünlüoğlu, Fikret Orman, Ali Gündoğdu, Ahmet Alevli ve rahmetli Mehmet Gedik’in eşi Zehra Gedik. Daha önceki yazımda yazdığım gibi bu düğünde kimler yoktu ki? Sanat ve sosyetenin ünlüleri Kilyos Solar Beach’te sanki podyumdalarmış gibi önümüzden geçtiler. Oturduğum masadan etrafıma bakıyorum; M. Ali Erbil, Kenan İmirzalıoğlu, Sinan Çetin, Wilma Elles (Karolin)… Ben açıkçası, ne böyle bir düğün ne de sanatçı ve sosyeteyi bir arada görmedim bugüne dek. Biz ve Mustafakemalpaşalıları düğünlerine davet edip onurlandıran ve bu muhteşem geceye şahit olmamıza ve de ünlü sanatçılarla bir arada olmamıza vesile olan bu aileye sonsuz teşekkürler. Nikahın kıyılmasının ardından öyle bir havai fişek gösterisi yapıldı ki, civarda ne kadar tanker ve gemi varsa ‘’Ne oluyor, savaş mı çıktı?’’ telaşına karşın tüm ışıklar gece boyu yandı durdu. Gece içerisinde 2 Doblo’nun buz getirdiğini gördüm. Sizler hesap edin ne kadar şalgam suyunun içildiğini veya tüketildiğini. Her şey çok ama çok güzel de biraz abartı fazla olmasaymış yılın düğünü daha da güzel olacakmış. Denildi ki kaktüs ağaçları Fransa’dan gelecek. Yanımdan geçen çalışanlardan birinin iki koltuk arasında ağaç taşıdığını ve gerekli yerlere koyduğunu gördüm. Gerçek kaktüs ağacı olmuş olsa iki ağacı birden insan oğlu nasıl taşıyabilir değil mi? Bu da düğünün tuzu, biberi olsun diyelim. Özel olarak hazırlanmış yemek ve mezeler, 2-3 metre uzunluğunda mangal, üzerinde pişen köfte ve parça etlerden başka kucaklayamayacağım büyüklükte 2 adet döner pişirilerek masalara servis ediliyor. Benim en çok hoşuma giden ise gerçi her şey dört dörtlükte, gece yarısında Kenan İmirzalıoğlu, Oktay Kaynarca’yı piste davet edip oynadıkları o muhteşem oyun hala gözlerimin önünde. Çok milli oyun oynayanları gördüm amma bu ikilinin oynadıkları oyunu görmedim. Ve bundan sonra da göremem herhalde.  

Editör: Haber Merkezi