Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi; Mustafakemalpaşa çayında yıllardır sürmekte olan bor kirliliği geçtiğimiz yaz hasat döneminden kısa bir süre önce hat safhaya ulaşmış olup Mustafakemalpaşa Çayı’ndan sulama yapılan 165.000 dekarlık tarlada bor nedeniyle mahsuller yanmıştır. Bordan zehirlendiği düşünülen tarlalardan alınan numune sonuçları; su analizlerinde 9.7 ppm’e (yönetmeliklerde belirlenen maksimum sınırın 3 katı) ,toprak analizlerinde ise 43.2 ppm’e (maksimum sınırın 8 katından fazla)kadar çıkmıştır. Borun toprakta bu denli yüksek çıkmasının sebebi yıllardır borlu sularla sulanan topraklarda borun birikmiş olmasıdır. Alınan sonuçlardan anlaşılan, su ve toprakta bor seviyesinin yükselmesi 165.000 dekarlık tarım alanında ciddi anlamda verim kaybına sebep olmuştur. Sulama sularında bor kirliliğinin tarıma etkileri uzun zamandır akademik araştırmalara konu olmasına rağmen yetkili kurumlar gerekli önlem ve tedbirleri almadıkları sürece her yıl çiftçilerimizin zararı daha da büyük olacaktır. Mustafakemalpaşa Çayı’nın (Bursa) Su Kalitesinin Faktör Analizi Kullanılarak Değerlendirilmesi ( Nurhayat DALKIRAN, Didem KARACAOĞLU, Dilara TAŞ, Güllü KARABAYIRLI, Sevil ATAK, Tuğçe N. ARDA KOŞUCU, Firuze COŞKUN, Enis AKAY) adlı makaleyi hazırlayabilmeleri için bir yıl boyunca her ay Mustafakemalpaşa Çayı’ndan su numunesi alınmış ve analiz sonuçları incelenmiştir. Araştırmanın sonunda varılan kanı şu şekildedir; Mustafakemalpaşa Çayı bulunduğu bölgede tarım arazilerinin sulanması için çok önemli bir su kaynağı olduğu için sulama suyu kriterleri açısından da su kalitesi araştırılmış ve akarsuyun sulama suyu kalitesinin yüksek bor derişimi dışında iyi kalitede olduğu tespit edilmiştir. Ancak Mustafakemalpaşa Çayı’nda tespit edilen yüksek bor derişiminin bora yüksek tolerans gösteren bitkiler için belirlenen sınır değerin iki kat üstünde olduğu belirlenmiştir. Tekirdağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dergisi’nde yayınlanan “Sulama Suyu Açısından Bor İçeriğinin Değerlendirilmesi: Uluabat Gölünü Besleyen Orhaneli, Emet Ve Mustafakemalpaşa Çayları “ (G.D. SEMİZ) araştırmasına göre, bordan dolayı olumsuz yönde etkilenen bir tek MKP Çayı ile sulanan araziler değildir. Aynı zamanda Ramsar sahası olan ve son derece önemli kuş türlerini ağırlayan Uluabat gölünü tehdit etmekte ve en son Marmara Denizi’ne dökülerek kirliliği bu noktaya taşımaktadır. Yüksek bor kirliliği sadece tarımsal amaçla üretilen bitkiler için değil, aynı zamanda yöre ekolojisinde yetişen ağaçlara ve çeşitli bitkilere de zarar verecek düzeylere çıkmış olup bu yönüyle çölleşmeye olumsuz katkıları olabileceği yönünde görüş bildirmektedir. Bahsedilen araştırmada incelenen akarsuların önemli bir özelliği de geçtiği yörede bor işletmelerinin varlığıdır. Bulgular incelendiğinde özellikle Emet Bor İşletmesinin Emet Çayına olan olumsuz etkisi bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bulgularda belirtildiği gibi Emet çayında 2004 yılından sonra bor içeriği açısından “patlama” olarak nitelenebilecek bir artış gözlemlenmiştir. Bor işletmesinin çalışmaları irdelendiğinde tam da bu yılda 100.000 ton/yıl kapasiteli Borik Asit Fabrikası üretime başlamış ve 2012 yılında ikinci 100.000 ton/yıl kapasiteli Borik Asit Fabrikasın üretime geçmişti. Uludağ Üniversitesi ve Tekirdağ Üniversitesi’nin araştırmalarınında bize göstermeye çalıştığı gibi acil tedbirler alınmadığı takdirde, bu duyarsız uygulamanın vereceği nihai zarar Mustafakemalpaşa ve Karacabey Ovaları’nda bu kaynaktan sulanan tarım arazilerini yakın bir gelecekte telafi edilemez şekilde tarım yapılamaz hale getireceğini görmek için kahin olmak gerekmemektedir. Ne biz ne de bölgemizde haklarını arayan çiftçilerimiz ülkemizde bulanan borun çıkartılmasına karşı değiliz; ancak bor çıkartmak için çevreye verilen zararlar için ivedilikle tedbirler alınıp çevre kirliliğine sebebiyet verilmeyecek şekilde çıkartılmasını sağlamak için sesini duyurmaya çalışan çiftçilerimizin yanında yer alıyoruz.