Okulların ara tatile girmesi ile aileler çocukları ile beraber seyahat planlamaları yapmaya başladılar. Kış mevsiminde olduğumuzdan ve çocuklarımız kar yağışını özlediklerinden, Bursa için akla ilk gelen yer ise Uludağ oluyor. Ben sizlere bugünkü yazımda farklı bir alternatif sunmaya çalışacağım. Bu alternatif gezi mekânı bir insanlık mirası olan Bursa’nın rükn-i hâmisi yani beşinci direği olarak tanımlanan Muradiye Külliyesi’dir. Muradiye Külliyesi yaklaşık 590 yıl önce yapılmaya başlanmış olup Osmanlı tarih ve medeniyetinin izlerini günümüze aktarmaktadır. Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "sabrın acı meyvesi" diye nitelendirdiği, UNESCO Dünya Kültür Mirası listesinde yer alan, sahip olduğu manevi atmosferiyle bizleri 600 yıl öncesine götüren, çınar ve servi ağaçlarının gölgesinde bedenen ve ruhen dinlenebileceğiniz, 2015 yılında Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından tekrar kapsamlı ve mükemmel restorasyondan geçirilen Muradiye Külliyesi’ni eğer ziyaret etmediyseniz mutlaka gitmenizi tavsiye ediyorum. Muradiye Külliyesi Payitaht şehri Bursa’da, Osmanlı sultanları tarafından yaptırılan son külliye olup, 6. Osmanlı padişahı Sultan II. Murad tarafından 1425-1426 yılları arasında yaptırılmış ve bulunduğu semte adını vermiştir. Osmanlı hanedanına ait en büyük türbe topluluğu olan Muradiye külliyesi, cami, medrese, hamam, darüşşifa, imaret ve türbelerden oluşur. Külliyede çoğu orijinal olan ceviz, kestane ve dut ağaçlarından çivi kullanılmadan yapılan kündekari kapılar ve pencereler ile ahşap alanlardaki altı veya sekiz kollu geometrik yıldızlı ahşap motiflerde kâinatı, yaradılışı, sonsuzluğu temsil eden simgeler Muradiye’nin güzelliğini ve gizemini arttırmaktadır.
MURADİYE KÜLLİYESİ’NDEKİ ESERLER
Muradiye Camisi ve Külliyesi
Muradiye Cami; 1425-26 yıllarında II. Murad tarafından yaptırıldı. Oldukça sade bir plana sahiptir. Dış cephesi ve iç mekândaki renkli sırlar, İznik Çinileri ve Edirnekari tavan süslemeleri ile oldukça zengindir. Dış cephedeki taş ve tuğla işçiliği ile kündekari tekniğiyle yapılan girişteki ahşap kapısı muhteşemdir. Muradiye Medresesi; II. Murad tarafından 15. yüzyılın başlarında inşa edilmiştir. Bursa’da inşa edilen son selatin medresedir. Muradiye camisinin 40 metre batısındadır. Muradiye Medresesi revaklı, açık avlulu ve tek eyvanlı, kare bir avlu etrafında sıralanmış, on dört öğrenci hücresi, bir büyük dershanesi ile bir kütüphanesi oluşmaktadır. Avlusunun ortasında, mermerden sekizgen bir havuz bulunmaktadır. Uzun yıllar Verem Savaş Dispanseri ve Kanser Erken Tanı Merkezi olarak sağlık hizmetlerinde kullanılmıştır. 2014 yılında Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından kapsamlı bir restorasyondan sonra, Kuran ve el yazmaları müzesi olarak 18 Ocak 2018 tarihinde hizmete açılmıştır. Odalar ve revak tamamen sergi alanı olarak kullanılmaktadır.Muradiye Medresesi (Kuran ve el yazmaları müzesi)
Muradiye Hamamı; 1426 da Sultan II. Murad tarafından yaptırılmıştır. Önceden Muradiye Külliyesi’nin bünyesinde olmasına rağmen külliyeden Kaplıca Caddesin ile ayrılmıştır. Muradiye'deki Medrese öğrencilerine hizmet verdiğinden “Bekçiyan” ismi de kullanılmaktadır. Osmangazi Belediyesince 2008 de restore edilmiş engellilere yönelik çalışmalar için kullanılmaktadır. Muradiye İmareti; Sultan II. Murad tarafından yaptırılan imaret, günümüze kadar gelebilen ender imaretlerden birisidir. Caminin 20 m. kadar kuzeydoğusunda 13 × 40 m. ebadında olup moloz taştan inşa edilmiş ve alaturka kiremitle kaplanmıştır. 1975 ve 1976 yıllarında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmış olup, uzun yıllar depo halinde ve bakımsız kaldıktan sonra 1996 da restore edilmiş olup günümüzde özel bir kurum tarafından geleneksel yemek kültürümüze özgü bir mekân olarak işletilmektedir.Muradiye Mezar Taşları Müzesi
Muradiye Mezar Taşları Müzesi; Tarihi mezarlıklar ve hazirelerdeki mezar taşları zaman içinde Muradiye Külliyesi'nin bahçesine taşınmıştı. Bu taşların tamamı okunarak çevirisi yapılmış, hangi döneme ve kime ait olduğu belirlenerek düzenlenerek belirli bir disiplinle Muradiye külliyesindeki bahçeye dikilmiştir. Bursa’da yıllar önce yıkılarak ortadan kalkmış bazı yapıların kitabeleri de bu hazirede sergilenmektedir.MURADİYE KÜLLİYESİNDEKİ TÜRBELER
Muradiye Camii’nin haziresine ilk olarak Sultan 2. Murad’ın türbesi inşa edilmiş, daha sonraki yıllarda Fatih Sultan Mehmet, II. Bayezid, Kanuni Sultan Süleyman ve 2. Selim devrine kadar diğer türbeler de eklenerek burası bir hanedan kabristanı halini almıştır. Muradiye Külliyesinde toplam 13 türbede Osmanlı hanedanına mensup 40 kişinin mezarı bulunmaktadır. Bursa Büyükşehir Belediyesi’nce 2012-2015 yılları arasında tamamlanan restorasyon çalışmasında, kubbelerde erken dönem Osmanlı motiflerinin 19. yüzyıl sonlarında kapatılarak üzerine barok desenler işlendiği tespit edildi. 150 yıl önce yapılan sıvaların altından 550 yıl öncesine ait işlemeler ortaya çıkarıldı.-
- Murad Türbesi; II. Murad Camisinin güneybatısında olup Eşsiz ve muhteşem saçağı ile kare planlıdır. Bursa’da gömülen son Osmanlı padişahı Sultan II. Murad’ın vasiyetindeki “Allah’ın rahmeti, ister güneş ve ayın parlaklığı, isterse cennetin yağmuru veya çiği olsun, mezarımın doğrudan üzerine yağsın” sözleri nedeniyle, II. Murad’ın türbesi vasiyetine uygun, üzerine yağmur yağması için üstü açık, hafızların Kur’an okuması için etrafı galerili olarak inşa edilmiş ve sultanın naşı da bir lâhit içine konulmadan doğrudan toprağa gömülmüştür. Türbe içerisinde yer alan yan odada ise iki büyük oğlu ve bir kızının mezarları bulunmaktadır. 2.)Murad Türbesinde II. Murad’ın üstü açık mezarı
Cem Sultan Türbesi’ni Türk sanatı bakımından önemli yapan iç süslemeleri
Şehzade Mustafa ve Cem Sultan Türbesi; 1474 de Niğde yakınlarında vefat eden Şehzade Mustafa, 1479 de kendisi için yapılan bu türbeye nakledilmiştir. Daha sonra Napoli’de vefat edip cenazesi Bursa’ya getirilince Cem Sultan da buraya defnedilmiştir. Bu definden sonra türbe daha çok Cem Sultan Türbesi diye meşhur olmuştur. Türbe içindeki dört mermer sandukada Şehzade Mustafa, II. Bayezid oğlu Şehzade Abdullah II. Bayezid’in oğlu Şehzade Alemşah (1485) ve Şehzade Cem Sultan (1503) yatmaktadır. Cem Sultan Türbesi’ndeki kalemişleri, Muradiye Külliyesi’ndeki diğer türbelere göre çok daha detaylı ve özeldir.Cem Sultan Türbesinden detay
Şehzade Mahmud Türbesi; II. Bayezid’in oğlu Mahmud 1506’da 31 yaşında Manisa’da ölünce, annesi Bülbül Hâtun tarafından Mimar Yakup’a yaptırılan türbeye defnedilmiştir. Gülşah Hatun Türbesi; 1487 de vefat eden ancak daha sağlığında bu türbeyi yaptıran Fatih’in eşi ve Şehzade Mustafa’nın annesi Gülşah Hatun’a aittir. Muradiye türbelerinin güney batısındaki türbe sade ve küçük bir yapıdır. Türbede yer alan iki mermer sandukadan Gülşah Sultan'ın yanındaki sanduka Kamerşah Sultan'a aittir. Hüma Hatun (Hatuniye) Türbesi; 1449 dade inşa edilen türbe Fatih Sultan Mehmed’i doğuran Hüma Hatun’un Türbesidir. Muradiye camisinin doğusunda yer alır. Hüma Hatun’a ait türbede iki sanduka vardır, biri Hüma Hatun’un olup diğerinin kime ait olduğu belli değildir.Muradiye Külliyesi’ndeki Saraylılar Türbesi
Saraylılar Türbesi; Muradiye Külliyesi’ndeki açık türbelerden birisi de Saraylılar Türbesi’dir. Kitabesi bulunmayan türbedeki iki taş sandukanın Kanuni’nin eşi Mahidevran Hatun’un ablaları Akîle Hanım ile Belkıs Hanım olduğu düşünülmektedir. Şehzade Mustafa Türbesi; Kanuni Sultan Süleyman’ın Mahidevran Sultan’da olma, boğdurarak öldürttüğü Şehzade Mustafa için II. Selim tarafından yaptırılmıştır. Bu türbeyi diğer Muradiye Türbelerinden ayıran en belirgin özellik ise altın yaldız işlemeli ayetlerin yazılı olduğu ve elmas parıltılı sıratlı tekniğiyle yapılan lale, sümbül ve karanfil çiçek desenleriyle bezeli duvar çinileridir. Karıştıran (Karşı Duran) Süleyman Türbesi; Yol yapımı nedeni ile Muradiye Külliyesi dışında kalmıştır. Muradiye Külliyesi’nin karşısında küçük bir tepede yer alır. Rumeli ve Anadolu Beylerbeyliği, Amasya Valiliği gibi önemli devlet görevlerinde bulunmuş olan Türbe Rumeli ve Anadolu beylerbeyliği, Amasya valiliği, Semendre beylerbeyliği görevlerinde bulunan, İstanbul'un fethinden sonra İstanbul'un ilk subaşısı Süleyman Paşa adına yaptırılmıştır. Karıştıran (Karşı Duran) Süleyman Türbesi Muradiye semti, Karlı Caddesi'nde bulunan bu türbenin duvarları iki sıra tuğla bir sıra kesme taş ile örülmüştür. Yapının üzeri ise kubbe ile örtülüdür. Altı pencere ile içi aydınlanan türbeye merdivenle çıkılmaktadır. Türbenin içinde sanduka yoktur aslında Süleyman bey ölünce kendi yaptırdığı karşıduran medresesine gömülmüştür. Fakat medrese zamanla yok olmuştur. Karşıduran Süleyman'ın yattığı hücre ayakta kalmış ve günümüzde türbeye dönüşmüştür İstanbul’dan sonra Osmanlı Hanedanlığının en fazla üyesinin bulunduğu Bursa’da, Osmanlı ruhunu ve ruhaniyetini oluşturan en önemli mekânlardan olan Muradiye Külliyesi yeşillikler arasındaki ferah bir alanda, maneviyatı barındıran ruhaniyeti ile siz ziyaretçilerini bekliyor, ihmal etmemenizi temenni ederken, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Muradiye Külliyesini anlatan sözleri ile yazımı bitirmek istiyorum. …. Bir zafer müjdesi burada her isim, Sanki tek bir anda gün, saat, mevsim. Yaşıyor sihrini geçmiş zamanın, Hala bu taşlarda gülen rüyanın. Güvercin bakışlı sessizlik bile Çınlıyor bir sonsuz devam vehmiyle. Gümüşlü bir fecrin zafer aynası, Muradiye sabrın acı meyvası… Bursa’da Zaman- Ahmet Hamdi Tanpınar