Ecem Muslu

Dünden Bugüne Kuşaklar

Abone Ol
Tüm bu sorulara baktığımızda günü yorumlamak, içinde yaşadığımız toplumun bireylerini anlamak için “kuşak” diye harflerle tabir edilmiş belli zaman dilimlerine göre ayrılmış tanımlar kullanıyoruz. Her kuşak kendi zamanın ruhuyla kendi özelliklerini yansıtmaktadır. Kuşakları tanımlarken kullandığımız kavram ve tanımlamalar yüzde yüz doğru olmasa da yönümüzü belirlemek için bir kılavuz sayılır, diyebiliriz. İlk kez “kuşak” kavramını belli bir yaş aralığındaki insanların aynı davranışlarda bulunduklarını ileri sürerek bu çerçevede kullanan kişi sözlükbilimci/dilbilimci Emile Littre olmuştur (1863). Kuşak kavramına bir diğer yaklaşım ise Agust Comte tarafından ortaya konmuştur. Toplumsal değişimin kuşaksal değişim ve özellikle birbirini takip eden nesiller arasındaki çatışma ile belirlendiğini öne sürmüştür. Sosyolojide kullanıldığı anlamıyla kuramsal olarak kuşak kavramının ilk temeli ise, bir Alman Sosyoloğu olan Karl Mannheim tarafından 1928 yılında yazdığı bir kitapta (Das Problem der Generationen) işlenmiştir. Günümüz kuşaklarını içine alan sınıflandırma ve tartışmalar ilk olarak Inglehart tarafından daha sonraları da Strauss ve Howe (1991) tarafından yayımlanan kitapla hız kazanmaya başlamıştır. Bazı araştırmacılar tarafından bu kuram “Strauss-Howe Kuşak Kuramı” olarak adlandırılmıştır. İçinde bulunulan zaman dilimi aileyi, eğitimi, sosyal yapıyı, siyaseti özetle her şeyi etkilemektedir. Genel olarak geçmişten günümüze kuşaklar şu şekildedir. • (1925-1945: Sessiz Silent) Kuşak • 1946-1960: Baby Boomer (Bebek Patlaması) • 1961-1980: X Kuşağı • 1981-1995: Y Kuşağı • 1996-2020: Z Kuşağı • 2021 ve sonrası Alfa kuşağı (generation alpha) Kısaca bunların tanımlarına bakacak olursak her devir ve her kuşak kendi yaşama statüsünü belirlemiştir. Sessiz Kuşak (1925-1945): Kendi istek ve arzularını değil geleneği ön plana koyan ve birçok toplumsal olaya karşı sessiz kalması öğütlenen kuşaktır. Geleneksel bir anlayışa sahiptir. ‘’Sessiz Kuşak’’ adı da tam olarak buradan gelmektedir. Baby Boomer (Bebek Patlaması) (1946-1960): Baby Boomer yani ‘’Bebek Patlaması’’ ismi, İkinci Dünya Savaşı sonrası bebek doğum oranlarındaki artıştan gelmektedir. Günümüzdeki bu kuşak artık orta yaşlı sınıfından yaşlı sınıfına geçiş evresinde olduğundan dolayı, genç kuşaklarla bakış açılarından dolayı çatışmaktadırlar. Genelde anlamda kuralcı ve çalışkan bir yapıya sahiptirler. Çocuklarının başarı kriterini okullardaki notlarının yüksek olmasını görürler. X Kuşağı (1961-1980): iki kuşağın arasında kaldığı için “ortanca kuşak’’ olarak da bilinir. X nesli sisteme uyumlu, aidiyet duygusu güçlü, otoriteye bağlı, sadık, çalışkanlığı ile ön planda olan bir nesildir. Bu kuşak, bazı icatlara şahitlik etmiş pek çok dönüşüm yaşamıştır. Merdaneli çamaşır makinesi, transistörlü radyo, kaset çalar ve pikaplar bu nesil zamanında icat edilmiştir. Teknoloji alanında düşünüldüğünde bu nesil iş yaşamında bilgisayar sistemlerinin dönüşümü ve buna bağlı değişen iş yapış şekillerine adapte olmaya çalışmışlardır. Y Kuşağı (1981-1995): Televizyon ile büyüyen bir kuşaktır, çocuklarının sonlarına doğru bilgisayarlarla tanışmış internet ortamına kısa sürede uyum sağlamayı başaran nesildir. Teknolojik gelişmelere uyum sağlamıştır. Yeniklere direnç göstermezler yaşanan teknolojik gelişmeler ile birlikte büyüyen bir nesildir. Özgürlükçü bir nesildir, otoriteye uygun değillerdir. Bencil değil dünya vatandaşı olma yolunu tercih etmişlerdir. Dijital medyanın cazibesiyle büyüyen ilk kuşak olma özelliğine sahip Y kuşağı üyelerinin büyük bir bölümü, beş yaşından önce bilgisayarla tanışmış ve kullanılmıştır. En eğitimli kuşak olduğu savunulmuştur. Z Kuşağı veya Z Jenerasyonu (1996-2020): temel bir demografik sınıflandırmadır. Y kuşağından sonra ve Alfa kuşağından önce gelir. Z kuşağının neredeyse tüm üyesi X kuşağının evladıdır. Küçük yaşlardan itibaren internete ve taşınabilir dijital teknolojiye erişimle büyüyen ilk sosyal nesildir. Z kuşağının üyeleri, dijital okuryazar olmaları gerekmese de birçok kaynakta dijital yerliler olarak geçmektedir. “İnternet kuşağı? olarak da adlandırılan bu kuşak, yeni teknolojik imkânlarla iletişim ve ulaşım kolaylıkları ile hep bir arada bulunmaktadır. Bu kuşak önceki kuşaktan farklı olarak “network? gençleri, çeşitli ağların üyeleri olabilmektedirler. Bu kuşaktaki gençlerin bağımsız olarak yaşayabildikleri, birden çok konuyla aynı anda ilgilenebildikleri düşünülmektedir. Z kuşağı ile araştırmalar devam etmekte olup önümüzdeki 5-6 yıl içinde iş yaşamında olacağı düşünülmektedir. Bu nesildeki bireylerin iş yaşamındaki çalışkanlıkları ile ilgili araştırmalar tamamlanmadığı için bir fikir sunulmamıştır. Alfa Kuşağı (Generation Alpha) (2021 ve Sonrası): 2021 de ve sonrasında doğan çocukları kapsamaktadır. Şu an bu iki yılda doğan bireyleri kapsadığı için sadece bebeklik dönemi ile ilgili bilgi edinebiliyoruz. Bilgiye ve teknolojiye erişme gücü ve imkânı açısından diğer kuşaklardan çok şanslı olan bu kuşağın, sahip oldukları ve hayatlarının bir parçası haline gelen tüm teknolojileri kişiselleştirebilmeye önem vermesi beklenirken teknolojinin akıl almaz derecede gelişeceği yönünde varsayımlarda bulunulmaktadır Alfa kuşağı bireylerin az konuşarak gerekmedikçe insanlarla iletişimden kaçınacağı kısıtlı iletişimde olacağına dair öngörüler vardır. Bu ön görüler alfa kuşağının asosyal bir hayat süreceğini ve zorunlu olmadıkça da sosyalleşmeyeceği düşünülmektedir. Tüm bunların ışığında değerlendirecek olursak en önemli veriler Y kuşağından elde edilmektedir. Z kuşağını anlamaya çalışırken içinde bulunduğu çağı ve özellikleri göz ardı etmemek gerekmektedir. Z kuşağı dediğimiz bu dönem çocukları ve gençleri dijital dünyanın ve evrenin bir parçasıdır. Birkaç kuşak öncesi davranışları sergilemelerini beklemek, sokakta oynamasını istemek ve teknolojiden uzaklaştırmaya çalışmak bu kuşak için itici ve zorlama olacaktır. Her dönemi kendi içinde değerlendirerek doğru yönlendirme yapmak burada önemlidir. Şimdiki Z kuşağını anlamaya çalışırken kendi dönemi içinde değerlendirmek daha doğru tanımlamamıza yardımcı olacaktır. Bu çağdaki çocukların bilgisayar, tablet, telefon ve oyun alışkanlıklarından birden koparmaya çalışmak çocuklar üzerinde bir direnç oluşturacaktır. Böyle bir davranış çocuklar ile aramızda bir uçurum oluşturacaktır. Tüm bu etmenler göz önüne alındığında anne babalar dijital dünyanın olumsuz yanlarından dert yanmaktadır. Oysa teknolojiye maliyet-fayda analizi yaparak bakacak olursak teknolojinin ve dijitalleşmenin hayatımızdaki yerinin ve öneminin ne kadarda gerekli olduğunu fark ederiz. Çocukların dijital dünyada ne bulduğu, neden buraya yöneldiği ile ilgili bir araştırma yapıp deyim yerinde ise şapkamızı önümüze alıp düşünmeliyiz. “Çocuk gerçek hayattan kopuk ise neden o dijital ortama sığınıyor, bu sadece bir zaman kaybı mı yoksa gerçek hayattan bir kaçış mı?” bunu bilmek gerekmektedir. Burada yaş grubu ayırt etmeksizin çocuklar ve ergenler üzerinde de aynı sorular sorulup yorumlanmalıdır. Küçük yaş grubu çocuklarda gözlenen medya alışkanlıkları sadece davranışsal bir neden barındırırken, ergenler için bu tespit eksik kalacaktır. Ergen bireylerdeki dijital medya alışkanlığı altında birçok farklı neden çıkmaktadır. Sonuç itibariyle kuşakları anlamak, birbirimizi anlamak demektir.