Kardır yağan üstümüze geceden.

Yağmurlu, karanlık bir düşünceden.

Ormanın uğultusuyla birlikte,  

Ve dörtnala dümdüz bir mavilikte,

Kar yağıyor üstümüze inceden.

Ahmet Muhip Dıranas’ın en güzel şiirlerinden biri olan “KAR” şiirinden bir beşlikle başlıyorum yazıma. Şairin Kar, Serenat, Olvido, Ağrı ve Fahriye Abla adlı şiirleri hemen hemen her antolojide yer alır. Fakat o sadece şair değil. Köşe yazıları, deneme, oyun, çeviri, uyarlama ve inceleme türlerinde de eserler kaleme almış, yayın dünyasında yöneticilik yapmış çok yönlü bir sanat ve edebiyat insanıdır.

Bazı şairler, onlarca şiir yazar; fakat bu şiirlerden biri bazen o denli öne çıkar ve insanların duygularıyla öylesine bütünleşir ki bir bakarsınız, şiirin ünü şairin ününün önüne geçmiştir. Şair, artık o şiiriyle anılır ve tanınır. Örneğin Necip Fazıl Kısakürek’in: KALDIRIMLAR’I, Ahmet Muhip Dıranas’ın: FAHRİYE ABLA’SI, Faruk Nafiz Çamlıbel’in: HAN DUVARLARI, Arif Nihat Asya’nın: BAYRAK’I Cahit Külebi’nin:: HİKÂYE’Sİ bu tür şiirlerdir.

Bazen de iki dize bile, bir şairi bizlere tanıtmaya yeter. Mithat Cemal Kuntay; “Bayrakları bayrak yapan, üstündeki kandır /  Toprak, eğer uğrunda ölen varsa VATANDIR” dizelerinde olduğu gibi…

Yazımıza, Ahmet Muhip Dıranas’ın bir şiiriyle başlamışken, hadi kendisini biraz daha yakından tanıyalım.

AHMET MUHİP DIRANAS KİMDİR?

Ahmet Muhip Dıranas, 1909’da Sinop’un, Erfelek ilçesine bağlı Salı köyünde dünyaya geldi. İlkokulu köyünde bitirdikten sonra, ortaokul ve liseyi Ankara Erkek Lisesi’nde okudu. Şiirle bu yıllarda ilgilendi. Ortaokulda Türkçe öğretmeni, Faruk Nafiz Çamlıbel; lisede ise edebiyat öğretmeni Ahmet Hamdi Tanpınar’dı. Edebiyata meraklı ve şiir yazmaya başlayan ergenlik çağındaki bir öğrenci için ne büyük bir şans! Kabul edelim ki o da bu şansı çok güzel değerlendirmiş.

Necip Fazıl'ın Ütopyası:İdeolocya Örgüsü Necip Fazıl'ın Ütopyası:İdeolocya Örgüsü

Liseden sonra Ankara Hukuk Fakültesine kaydoldu; fakat ikinci yılın sonunda okulu bıraktı. İstanbul’a gitti. İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümünden mezun olduktan sonra Dolmabahçe Resim ve Heykel Müzesi’nde müdür yardımcısı olarak çalışmaya başladı.

1938 yılında yeniden Ankara’ya döndü ve tek parti dönemin Cumhuriyet Halk Partisi’nin Genel Merkezi’nde Halkevleri Kültür ve Sanat yayınlarını yönetti. Askerlik görevini yedek subay olarak Ağrı’nın Sürbahan köyünde yaptı. “AĞRI” adlı şiirini ve “GÖLGELER” adlı oyununu bu dönemde yazdı. Askerlik dönüşü Ankara Çocuk Esirgeme Kurumu’nda, önce yayın müdürü daha sonra da aynı kurumun başkanı oldu.

Türkiye’de çok partili siyasi hayat geçilince, Ahmet Muhip, Demokrat Parti’den milletvekili adayı oldu; fakat seçilemedi. Demokrat Parti döneminde Devlet Tiyatroları Edebi Kurul başkanı ve Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu üyeliği görevlerinde bulundu. Ve 21 Haziran 1980’de Ankara’da öldü, vasiyeti üzerine doğduğu köyde toprağa verildi.

 Şiirleri, “Bütün Şiirleri” başlığı altında tek kitapta toplandı. Şiirlerinde; yalnızlık, iç sıkıntısı, insan, doğa tarih ve memleket sevgisi işledi. Yaşadığı dönemdeki edebi toplulukların dışında kalıp, kendine uygun bir şiir anlayışı geliştirdi ve herkesin serbest ölçü ile yazdığı yerde o, hece ölçüsü ile yazmayı sürdürdü. Biraz Ahmet Hamdi ve Ahmet Haşim şiirine yakın durdu. Şimdi, artık o  güzel FAHRİYE ABLA şiirini okuyabilirsiniz. İyi okumalar…

FAHRİYE ABLA / AHMET MUHİP DIRANAS

Hava keskin bir kömür kokusuyla dolar
Kapanırdı daha gün batmadan kapılar
Bu afyon ruhu gibi baygın mahalleden
Hayalimde tek çizgi bir sen kalmışsın sen!
Hülyasındaki geniş aydınlığa gülen
Gözlerin, dişlerin ve ak pak gerdanınla
Ne güzel komşumuzdun sen Fahriye Abla.

Eviniz kutu gibi küçücük bir evdi
Sarmaşıklarla balkonu örtük bir evdi
Güneşin batmasına yakın saatlerde
Yıkanırdı gölgesi kuytu bir derede
Yaz kış yeşil bir saksı ıtır pencerede
Bahçede akasyalar açardı baharla
Ne şirin komşumuzdun sen Fahriye Abla.

Önce upuzun sonra kesik saçın vardı
Tenin buğdaysı, boyun bir başak kadardı
İçini gıcıklardı bütün erkeklerin
Altın bileziklerle dolu bileklerin
Açılırdı rüzgârda kısa eteklerin
Açık saçık şarkılar söylerdin en fazla
Ne çapkın komşumuzdun sen Fahriye Abla.

Gönül verdin derlerdi o delikanlıya
En sonunda varmışsın bir Erzincanlıya
Bilmem şimdi hâlâ bu ilk kocanda mısın
Hâlâ dağları karlı Erzincan’da mısın
Bırak geçmiş günleri gönlüm hatırlasın
Hatırada kalan şeyler değişmez zamanla
Ne vefalı komşumuzdun sen Fahriye Abla.