Halit ERSÖZ

Kirmasti’de Çeteler, Gaziler ve Şehitler

Abone Ol
14 Eylül 2020 Pazartesi günü Kirmasti’nin (Mustafakemalpaşa) 98. kurtuluş yıl dönümünü kutladık. Bir yüzyılın tamamlanmasına sadece iki yıl kalan bu süreçte o dönemin bazı olaylarını hatırlayalım. I. Dünya Savaşının başlaması ile 1914 yılı başında Debboy’daki Redif Taburunda Kirmasti’nin gençleri silâhaltına alınıp bir aylık bir eğitimden sonra cephelere törenle gönderiliyordu. I. Dünya Savaşı’nda Kirmasti’den cepheye giden askerlerimizden 803 şehit verdik. Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’nda birçok cephede savaşması Anadolu’da güvenliğin zaman zaman aksamasına neden oldu. Bu nedenle bu boşluktan yararlananlar Kirmasti’de eşkıyalık yapmaya başladılar. Bu yıllarda Kirmasti’ye askeri bir güç olmadan gelmek imkânsız idi. 1919 yılında Kirmasti Takip kuvveti kuman­danı Yüzbaşı İsmail Hakkı aman dileyen eşkıyalardan Şahin’i himayesine almış ve onunla işbirliği yaparak halktan haraç alıyordu. Filorinalı Hakkı Bey’in Kirmasti’ye Bölük Kumandanı olması ile çetelerle mücadele başladı. Eşkıya Davut, kar­deşi ve birkaç adamı yakalanarak nezarete atılıp sıra sopasından geçirildi. Fakat Bursa Jandarma Taburundan gelen telgraf, çetelerle mücadele etmenin mümkün olmadığını gösteriyordu. “Mondros Mütarekesi mucibince eşkıyalara şiddet kullan­mamanız ve nasihatte bulunmanız icap etmektedir.” Emri nedeni ile Kirmasti’de eşkıyalar çoğalmış ve önemli bir kısmı halktan haraç alma yoluna gitmiştir. 1. Dünya Savaşı’ndan sonra Milli Mücadele döneminde, eşkıya çeteleri arasında bir kırılma yaşandı. Bazı çeteler Millî hisleri ile işgalcilerle mücadeleye başladılar. Fakat çetelerden bazıları bu durumu fırsat olarak görerek, kişisel ikballeri uğruna işgalcilerle işbirliği yapıp güçlerini güvence altına alıp haraç almayı sürdürdüler. Eşkıyalar direnen kişileri alıkoyarak; tırnak sökmek, koltuk altlarına kaynar suda haşlanmış yumurta koymak, ayak tabanlarının altlarını ustura ile kesip aralarına tuz dol­durmak, karanlık kuyuya atarak aç bırakıp bekletmek gibi işkenceler ile para ve ziynetlerini ele geçirdiler. Kirmasti’de bu çete mensuplarından isyancı Anzavur’a destek veren Karacabey'li Cerrah ile Arzuhalci Hamdi yakalanıp yargılanarak köprünün üzerinde idam edilmişlerdir. Eşkıya Davut ise Milli Mücadelenin son günlerine kadar eşkıyalığa ve haraç almaya devam etmiştir. Bu konuda İsmail Hakkı Şenpamukçu’nun yazdığı ilginç bir olayı nakledelim. “Milli Mücadelenin kazanılmasının son günlerinde Eşkıya Davut ve adamları bir katıra yükledikleri dört heybe dolusu altınlar ile Kirmasti’den ayrılırken Mineviz kavşağında Kuvayı Milliyeci çetelerin baskınına uğrayınca kaçmak zorunda kalırlar. Derecik kavşağına geldiklerinde, altınlarını taşıyan katırın olmadığını görürler. Geri dönüp katırı bulmak isterler. Ama Bayır mahallede yine saldırıya uğrayınca tekrar kaçarlar. Çatışma sırasında kaybolan ve dört heybe altın taşıyan ka­tır ise, kapısı açık bir avludan içeri girer. Avluda bulduğu suyu içerken evin sahibi katırı fark eder. Katırın yanına gelip heybelerin içine bakıp altınları görünce bayılıp yere düşer. Gürültüye gelen eşi ve çocukları kendisini zar zor ayıltınca katırın heybelerini indirip sopa ile katırı kovalar. Böylelikle eşkıyaların halktan zorla topladıkları altınlar kendilerine yâr olmamıştır.” Kirmasti’de Millî Mücadeleye destek olan güçlere baktığımız zaman; Çerkez Ethem Yunanlılarla mücadele için Salihli’ye giderek süvarilere komuta etmeye başlayınca, tanıdığı Çerkezlere haber göndererek yanına davet etmiştir. Bu çağrıya Balıkesir, Gönen, Bandırma, Bursa ve Kirmasti’den Çerkezler olumlu cevap vermişlerdir. İlçemizden çok sayıda Çerkez Batı cephesine Çerkez Ethem’in yanına giderek gönüllü vatanseverlerin oluşturduğu birlik olan  Kuvayı Seyyare’ye katılmış ve Yunanlılara karşı savaşmıştır. Kirmasti’de işgalcilere karşı çok sayıda milli çete mücadele vermiştir. Bu vatansever Millî Çetelerin bazıları şunlardır. Nazif Ağa'nın Ahmet, Gürcü İsmail, Laz İsmail, Hacı Bekir, Güvem’li Kâzım Pehlivan, Gürcü Mehmet, Sarı Mehmet, Laz Mustafa, Karapınar’lı Ahmet Çavuş, İshak Ça­vuş, Rumların başlıca düşmanı olan Azatlı’dan Cinci Mehmet, Koca Ali oğlu Musa, Jandarma Ömer, Osman oğlu Mehmet, Hoca Osman'ın Ahmet, Hacı Ali, Mustafa, Hamdi, Emrullah ve Ali, Gül­ler Köylü Ömer Çavuş, Yavelli’li Halit Çavuş  ve Koşuboğazı’ndan Pir Mehmet. Bu milli çetecilerin de katkısı ile kazanılan Millî Mücadelede Kirmasti (Mustafakemalpaşa) 53 şehit vermiştir. Yine 74 askerimiz gazi olarak ilçemize dönmüştür.   Mustafakemalpaşa’da tespit edebildiğimiz Millî Mücadele Gazilerimizin isimleri ve mahalleleri/köyleri şöyledir. Binbaşı Sezai Dermancı (İstanbul-daha sonra eczane açarak Mustafakemalpaşa’ya yerleşmiştir.), Yüzbaşı Mustafa Raci (Vıraca), Yüzbaşı Salih Güven (Lalaşahin), Başçavuş Abdurrahman Ayas (Lalaşahin), Başçavuş Refik Gülenç (Vıraca). Ahmet Topkıran (ilçe merkezi-?), Fikret Yavuz (ilçe merkezi-?), Habil Çiftçioğulları (ilçe merkezi-?), Şükrü Edemen (ilçe merkezi-?),  Hakkı Taylan (Adaköy), Halil Avcı (Alibey), Mehmet Demireli (Bahariye), Zekeriya Burhan (Bükköy), Ahmet Topkıran (Çaltılıbük), Mustafa Aybar (Çeltikçi), Yaşar Hammal (Dere), Ahmet Erdem (Demireli), Mustafa Saygı (Derekadı), Şaban Şahin (Döllük), İsmail Candan (Fevzidede), Mehmet Karanfil (Hacıali), Ahmet Gülseven (Hamzabey), Hüseyin Özdemir (Hisaraltı), Abdullah Çakır (Kapaklıoluk), Abdurrahman Dilber (Karapınar), Mehmet Kaymak (Kavaklı), Salih Üner (Kayabaşı), Cafer Bayram (Kocakoru), Halil Arslan (Kösehoroz), Emir Ali Ekrem (Kurşunlu), Kasım A. Hulusi Koçak (Lalaşahin), Şaban Toklu (Ocaklı), Kâzım Aslan (Söğütalan), Ali Ateş (Ormankadı), Rasim Ertop (Sünnük), Ahmet Karlı (Şeyhmüftü), Osman Genç (Selimiye), Rahmi Şenpamukçu   (Şevketiye),    Celalettin Köseoğlu (Tepecik), Fehmi Durumbey (Vıraca), Hafız Mustafa Sevginer (Vıraca), Sadık Büyükkara (Vıraca), İsmail Boba (Yeşilova) ve Rüştü Edincik (Züferbey). Gazilerimize 3 Haziran 1930 tarihinde Cumhurluk Alanında törenle İstiklâl Madalyaları verilmiştir.

Cumhuriyetin ilk yıllarında Mustafakemalpaşa’da 14 Eylül kutlaması

Şehitlerimiz bu topraklar için canlarını çekinmeden verirken,  Gazilerimiz vatan aşkını gelecek kuşaklara aktarmada canlı tarih oldular. Mustafakemalpaşa’nın kurtuluşunun 98. Yıl dönümünde Milli Mücadele şehitlerimizi ve gazilerimizin hepsini hayırla yâd ediyorum. Halit ERSÖZ