İnsanla doğayı harmanlayıp, düşlediği tüm karakterleri aynı mekânda birleştirip mekânların ruhuna dokunan, ilçemizin medar-ı iftiharı, Edebiyat, Öykü ve Roman kategorilerinde eserler üreten Yazar Meliha Akay
Mustafakemalpaşa’nın şirin ve güzel köyü-beldesi (günümüzde mahalle)
Tepecik’te dünyaya geldi.
Doğa ile iç içe bir çocukluk yaşadı. Çocukluğunda güzel bir coğrafyada yaşamanın avantajı ile doğayı gözlemleyip hayaller kurardı. Daha okula gitmediği yıllarda, alfabelerdeki resimlerden ve doğadaki güzelliklerden esinlenerek kurguladığı mini öyküleri büyük bir coşku ve keyifle annesine anlatırdı.
Beş yaşına geldiğinde köyü Tepecik’te İlkokula başladı. İlkokulu bitirdiği yıl Tepecik’e ilk defa Ortaokul açılması çalışmaları başladı. Fakat yeterli öğrenci sayısı bulunamıyordu. Bu nedenle Ortaokul Müdürü Nazmi Pekdemir Tepecik’i kapı kapı dolaşarak öğrenci topluyor, özellikle kızları Ortaokula kayıt ettirmeleri için aileleri ikna etmeye çalışıyordu. Bu çabalar neticesi Tepecik Ortaokulunun ilk öğrencilerinden birisi de Meliha Akay oldu. Meliha Akay öğrenci toplamak ve için aileleri ikna için çırpınan Ortaokul Müdürü Nazmi Pekdemir’i hiçbir zaman unutmayarak ona hep minnettar kaldı.
Tepecik Ortaokulu Müdürü Nazmi PEKDEMİR
Meliha Akay’ın Tepecik Ortaokuluna başlaması, aslında küçük bir kızın yazarlığa ilk adımları idi. O günleri yıllar sonra hatırladığında gördü ki; tüm yaşadıkları öykücülüğünde belirleyici etkenler olmuştu. Doğallığını yitirmemiş köy ve kasaba yaşamı, zamana meydan okuyan mekânlar, saflığını koruyan kasaba insanları zihnine yerleşmişti. Yaşam koşulları hayatın kıyısına itmeye çalışsa da, çığlık atmadan yaşama tutunmaya çabalayan insanların mücadelelerini öyküleri ile günümüze taşıdı.
Meliha Akay Tepecik Ortaokulunu bitirdikten sonra, lise eğitimi için ilçe merkezindeki Mustafakemalpaşa Lisesi’ne kaydını yaptırdı. Derslerine zamanında yetişmek için on kilometre uzaklıktaki okula her gün eski bir minibüsle sarsıntılı bir yolculuk ile gitmesine rağmen, bu sarsıntı küçük bedeninde asla bir yorgunluk oluşturmuyordu. Onu yorup üzen sarsıntı ise, bazı öğrencilerin köyden geldiği için, küçümser edalı bakışları ve davranışlarıydı. Ama bu yaklaşımın kendisine yaşam boyu itici güç olduğunu düşündü. Ancak öykülerin hiçbirinde belleğine kazınan bu yaraya dokunmadı.
Mustafakemalpaşa Lisesi Edebiyat Öğretmeni Mualla Ekemen, öğrencisi Meliha Akay
’ın Edebiyata olan ilgisini görerek, kendisini geliştirmesi için önerilerde bulundu. Öğretmeninin önerisi ile Meliha Akay Rus Edebiyatı klasiklerini, Abdulbaki Gölpınarlı’nın kitaplarını ve dönemin edebi eserlerini okuyarak kendini yetiştirmek için ilk adımları atmaya başladı.
2013 yılında Edebiyat Öğretmeni Mualla Ekemen ile
Artık hedefini belirlemişti, Edebiyat alanında iyi bir üniversiteyi kazanmayı amaçlıyordu. Fakat ülke genelinde yetmişli yılların sonuna doğru giderek artan ideolojik ayrılıklar, özellikle büyük şehirlerdeki üniversite öğrencileri arasında yoğun çatışmalara dönüşmüş idi. Bu nedenle o yıllardaki birçok aile gibi, Meliha Akay
’ın ailesi de kızlarını üniversiteye göndermek konusunda tereddüt içerisinde idi. Bu endişe Meliha Akay
’ın üniversite hayallerinin sonu oldu. Aile kızlarının üniversiteye gitmesini olaylar nedeniyle asla istemiyordu. Bu endişeyi yaşarlarken Meliha’ya gelen bir kısmet ailenin imdadına yetişti.
Ailesi Meliha Akay
’ı yaşı dahi tutmamasına rağmen liseyi bitirince evlendirdi. Arkadaşları üniversiteye başlamışken o Trakya’nın bir kasabasına gelin gitti. Bu evlilikten bir oğlu oldu. Oğluyla birlikte büyürken hayatı sorgulamaya başladı. Bu yıllar aynı zamanda onun değişim ve dönüşüm yılları oldu. Oğluna derslerini çalıştırırken, kendisi de yeni ilgi alanı olan felsefe ile ilgili kitaplar okuyor ve şiirler yazıyordu. Yazı ve şiirlerini edebiyatta yetkin kişilere inceletiyordu. Değerlendirmeler olumlu olunca umutlandı. Bu süreçte evliliğini sonlandırmış ve İstanbul’a yerleşmişti. Oğlu koleje giderken kendisi de üniversite sınavlarına hazırlanmaya başladı. Yeni yazdığı öyküleri ise yayıncılara henüz göstermemişti. Üniversiteyi kazandı ve Turizm ve Otelcilik eğitimi aldı. İstanbul’da direksiyon öğretmeni, restoranlarda yönetici ve uzun yıllar Kadıköy’de rıhtım bölgesindeki bir otelde işletme sorumlusu olarak çalıştı. Özellikle de oteldeki görevi yazarlık yanını besliyordu. İnsanlık hallerini en yakından görebilme şansını elde etti. Pek çok öyküsünde de konu ve mekân olarak çalıştığı otelde yer aldı.
Yazı, şiir ve öyküleri kitaplaşmadan önce 2000’li yıllara kadar Varlık, İnsancıl, Mum ve Yaşasın Edebiyat dergilerinde yayımlandı. Yazdığı kitap çalışmaları uzmanlarca beğeniliyor, iyi bir kumaşa sahip olduğu söyleniyor, fakat olgunlaşması için bir süre daha beklemesi gerektiği söyleniyordu. Sabır ve sebat ederek, zaman zaman kendi içinde küsüp kırılsa da yazma tutkusunda en ufak bir körelme olmadı. Özdemir İnce kitap çalışmasını inceledi ve önerilerde bulunarak yol gösterirken “dediklerimi yaparsan, kitabının beş yıl içinde mutlaka yayımlanacağına inanıyorum” dedi.
Bu öngörüsü gerçekleşti ve Meliha Akay’ın bu görüşmeden beş yıl sonra ilk öykü kitabı olan
“Yağmura Tutulanlar” 2002 yılında Epsilon Yayıncılık tarafından yayınlandı.
Bu kitaptan sonra ikinci öykü kitabı
“Gülüşün Gelincik Tarlası” 2004 yılında Epsilon Yayıncılık tarafından yayınlandı.
Her iki kitapta da kasaba hayatları ve kasaba insanlarının yaşamlarından ve kadınlık hallerinden öyküler yer aldı.
2006 yılında üçüncü öykü kitabı
“Ya Kaybolursan” Epsilon Yayıncılık tarafından yayınlandı. Öykülerinde, gerçek yaşamda yakalayamadığımız hazları toplama isteğini okuyucularına aktarıyordu. Öykülerinde, sapın samanı arasında gizlenmiş çiçekleri sepetimize toplayıp sunuyordu.
2008 yılında 12 Eylül darbesinin darmadağın ettiği insanların yaşamlarından öte iç dünyalarındaki sarsıntıları ve parçalanmaları anlattığı,
kasabada başlayan ve Portekiz’de biten ve zorlu koşullara karşın bitmeyen bir aşk öyküsü içinde bireyler arasındaki kimlik çatışmasını konu alan ilk romanı
“Ateşin Külü Suyun Mili” Pupa Yayınları tarafından yayınlandı.
2011 yılında bir İstanbul romanı olan, çalıştığı otelde geçen ve üç kuşağın bir arada olduğu iki aylık bir süreci anlatan
“Badem Şekeri” isimli romanı Gita Yayınları tarafından yayınlandı. Meliha Akay Badem Şekeri’nde üç kuşak arasındaki uzaklıkların yanı sıra hayvan ve insan arasındaki sevgi bağının gücünü, hızlı yaşamla birlikte yitirilen güven duygusunun kazanımını anlatıyordu.
2012 Mustafakemalpaşa’da imza günü
2013 yılında gerçek bir hikâyeden yola çıkarak ve uzun bir araştırma döneminin ardından kaleme aldığı Osmanlı döneminin sonlarında İstanbul’da başlayıp, günümüze kadar gelen
“Çileklik/Bir Osmanlı Paşasının Mirası” romanı Gita Yayınları tarafından yayınlandı. Eserin ikinci bölümü Meliha Akay'ın babasının ölüm yıldönümü dolayısıyla gittiği
Mustafakemalpaşa yakınlarındaki Uzgur çiftliğindeki başlar. Büyük annesinin yazdığı defteri okuyup bitirdiğinde katıla katıla ağlar ve sonra da sokaklara fırlayıp dolaşır ve arabaya atladığı gibi Çataldağ'a ve Çobandede'ye gider.
Meliha Akay arka arkaya yayınladığı üç öykü kitabı ardından üç de roman yayımladıktan sonra
2014 yılında Destek Yayınları tarafından yayınlanan
“Gül Bahçesinde Melekler Yoktu” eseri ile yeniden öyküye döner. Gül Bahçesinde Melekler Yoktu eserinin tanıtımında; “Tek kurşunla yüzükoyun yere düşmüş altı yaşındaki kuzenimin izi var o köşe başında... Öte sokaklarda, evlerin arka bahçelerin de kimler, kaç çocuk birer kurşunla uçtu gitti? Anam hastalanıp ölen çocuklar için 'Onlar meleklerin yanında!' diyordu. Meleklerin yanında yer kalmamıştır artık…” yazmaktadır.
2016 yılında Polonezköy’ü, köleliğin tarihini, modern zamanların ırkçılığını konu ettiği
“Polonezköy Kelebekleri” romanı Truva yayınlarından yayınlanır. Romanında Osmanlı ile Avrupalı arasında köleliğe bakış farkını anlatır. Şiirsel bir anlatımla doğanın olağanüstü tasvirlerinin yer aldığı roman Polonya’dan Polonezköy'e uzanan sürükleyici bir hikâyeyi bizlere aktarmaktadır.
2018 yılında Mona Kitaptan
“Yeryüzü Göçebeleri” romanı yayınlanır. Meliha Akay yeni romanında 21. yüzyıl insanının açmazlarını, arayışlarını ve yalnızlığını, İspanya’da yaşayan ve kendini bir şaman olarak gören, uçarı ve gizemli ressam Timuçin ile İstanbul’da yaşayan, yalnızlığına düşkün, kırılgan Miray’ın aşk öyküsü çevresinde okuyucuya aktarmıştır.
Meliha Akay halen tiyatro dergilerinde analiz yazıları, edebiyat dergilerinde ve gazetelerin kitap eklerinde de çeşitli kitaplar ile ilgili yorum yazıları yazmakta ve söyleşiler yapmaktadır.
Meliha Akay’ın bütün kitapları Kültür Bakanlığı’nın listesinde yer almaktadır.
“Ömrüm yettiğince yazmaya ve okumaya devam edeceğim, çünkü öğrenci olmaktan hiç vazgeçmedim, o heyecanı hiç yitirmedim” diyen Meliha Akay’ın devam eden çalışmalarında inanıyorum ki
Mustafakemalpaşa’dan izler ve anılar yer almaya devam edecektir.
Bizlere düşen Mustafakemalpaşa’nın yetiştirdiği bir değer olan yazar Meliha Akay’ın eserlerini sahiplenerek tüm Mustafakemalpaşa’lıların okumasını sağlamaktır.
Yazımı Meliha Akay’ın sözleri ile bitiriyorum.
“Hayat; Çoğu kez çapraz yönlere gitse de, yarına giden yol dün kurduğum düşlerin ovasında saklıydı hep.”
Halit ERSÖZ