Mehmet ÇAPRAZ
Bulgaristan Muhaciri Mahmut Çapraz ailesi ile Türkiye' ye göç edince Bursa Mustafakemalpaşa Selimiye Mahallesine yerleşti. Mustafakemalpaşa’da babasının yanında çalışmasına rağmen eğitimini de ihmal etmedi. Rüştiye’ye devam ederek Arapçayı ve Farsça’yı iyi derecede öğrendi, edebiyata ilgi duydu ve şiir yazmaya başladı. Bir müddet sonra evlendi. 1931 yılında Mehmet adını verdiği bir oğlu dünyaya geldi. Hafız Davut İlkokulu Sınıf Öğretmeni Kaniye Gülpınar, 80 kişilik kalabalık bir sınıfı okutmasına rağmen, öğrencisi Mehmet’teki matematik ve resim yeteneğini fark etmiş, yeteneğini geliştirmesi için tüp boyalar hediye etmişti. Sonraki yıllarda Mehmet Çapraz’ın bu boyalar ile yaptığı Beotheven ve Mozart portreleri çok beğenildi ve okul koridorlarına asıldı.
Mehmet Çapraz’ın resim yeteneğine rağmen öncelikli hedefi Matematik öğretmeni olmaktı. 1943-1944 eğitim-öğretim yılında sınıfını iftiharla bitirip Mustafakemalpaşa Ortaokulu’nun ilk on öğrencisi arasına girdi. Bu başarısı zamanın Maarif Bakanı Hasan Ali Yücel imzalı iftihar kitabı ile ödüllendirildi.
Matematik öğretmeni olmayı hedeflerken, Türkçe dersinin bitirme sınavını veremediği için diplomasını alamayınca bu hayali sona erdi. Hava astsubay sınavlarına başvurusu kabul edildi ve Eskişehir’deki İnönü Kampı'na gitmesine rağmen, aile hasreti Mehmet Çapraz’a çok acı geldi. Bu nedenle göz testinde harfleri bilerek yanlış söyledi ve elendi. Bu başarısızlığa babası üzülmemiş aksine sevindi. Çünkü rahatsızdı ve bir yardımcıya ihtiyacı vardı.
Mehmet Çapraz, dede ve baba mesleği marangozluğa babasının dükkanında başladı. Meslek hayatının tek ustası olan babasının en büyük yardımcısı oldu. Mesleği kısa zamanda öğrenerek kendini geliştirdi. Mehmet Çapraz’ın yaptığı işler, özellikle tüfek ve tabanca süslemelerinde ortaya koyduğu güzel işçilik bütün Mustafakemalpaşa’nın dilindeydi. Aynı günlerde Mehmet Çapraz’dan 7 yaş küçük olan Ergün Ada Çapraz marangozhanesine çırak olarak girdi. Böylece uzun yıllar sürecek bir ortaklığın ilk temelleri atıldı.
Mehmet Çapraz askerlik çağına gelince Kütahya’ya, havacı asker olarak gitti. Kütahya’da yapılan imtihanda 600 puan üzerinden 580 puan alması üzerine İzmir Gaziemir’deki Hava Kuvvetleri Teknik Okullar-Makinistlik Okulu Komutanlığı’na kursa gönderildi. Kursta yapılan her sınavda sınıf birincisi oluyor ve başarıları Mustafakemalpaşa’daki ailesine yazılı olarak bildiriliyordu.
İzmir’deki bir yıllık başarılı eğitim sonunda Eskişehir’e gönderildi. Eskişehir’de uçakların bakımı ile uğraşıyorlardı. Bu süreç Çapraz Usta’nın makinelere duyduğu ilgiyi arttırdı. Dinlenme zamanlarında dahi Çapraz usta projeler üretti. Mika artıklarından, pille çalışan aynı zamanda gece lambası olarakta kullanılabilen birebir ölçülerde bir C-47 uçağının maketini yaptı. Yaptığı projeler ve yeteneği nedeniyle askeriyede kalması teklif edildi ama o, bu teklifi kabul etmedi.
Mehmet Çapraz Usta C-47 uçağı bakımında
Askerlik bitince Mustafakemalpaşa’ya geri döndü çalışmaya başladı. 1957 senesinde Ankara’da Süsveren Mobilya Fabrikası’nda gitmeye karar verdi. Gitmeden önce dükkânını kapatmadı ve eski çırağı Ergün Ada’ya devretti. Ankara’da bir müddet çalıştıktan sonra Mustafakemalpaşa’ya geri döndü. Böylece Mehmet Çapraz Usta ile Ergün Ada’nın, 48 yıllık vergi mükellefliğiyle tescillenen, uyumlu iş ortaklığı ve kadim dostlukları başladı.
Mehmet Çapraz ve Ergün Ada
Marangoz imalathanelerine Eser ismini verdiler. Her türlü doğrama işini yapıyorlardı. Mustafakemalpaşa Belediye Düğün Salonunun sahnesi ve Karacabey Sinemasının koltukları gibi büyük işleri gerçekleştirdiler. Ayrıca Eser markalı kontrplaktan tahta öğrenci çantası üretiyorlardı. Çapraz Usta 8 Haziran 1958 tarihinde Ayten Hanım ile evlendi. Kızı yıllar sonra matematik öğretmeni olarak babasının en büyük hayalini gerçekleştirdi. Mustafakemalpaşa Marangozlar Derneği kurucusu oldu, Mustafakemalpaşa Esnaf Kefalet Kooperatifi’nde uzun yıllar yöneticilik yaptı.
1969 yılında yapılan kur ayarlaması nedeniyle ağaç metreye kota uygulanmaya başlandı. Ülkemizde tahta metre yokluğu oluştu. Bu nedenle Çapraz Usta “ Türkiye’de ağaç metre yapılamaz mı? düşüncesi ile çalışmalara başladı. Tahta metre yapımı için; rakam basan bir baskı makinesi, birbirine bağlı alüminyum perçinleri yapan bir motor, metre parçalarını aynı yerden delecek bir delme makinesi gibi birçok parçanın uyum içinde çalışmasını sağlayacak bir sistemin kurulması gerekiyordu. 3 yıllık çalışmanın sonunda, 70’li yılların başında, hiçbir yerde görmeden ve hiç kimseden destek almadan, tamamen kendi zeka ve yetenekleri ile Çapraz Usta ve Ergün Ada kendi icatları olan makinelerde tahta metre üretmeye başladılar. Artık atölyelerinde 6-7 kişi çalıştırıyorlardı.
Bu düzeneği hayata geçiren Ergün Ada ile Mehmet Çapraz da ortaklığının önlerinde tek engel kalmıştı, ruhsat alıp ürünlerini pazarlamak. Ürettikleri tahta metrelere, 1972 yılında Eser Markası ile ruhsat aldılar.
Eser Metre
1969 yılında metre sıkıntısı oluşunca bu boşluğu gören Türkiye’nin çeşitli yerlerinden sekiz firma metre imalatına başladı. Fakat tahta metre imalatı kanununa göre yapılan denetimlerden sonra geriye tahta metre üretimi yapabilen üç firma kaldı.
Taşlar,
Mestan ve Mustafakemalpaşalı kadim dostlar Mehmet Çapraz’la Ergün Ada’nın ürettiği,
Eser.
İki ortak 25 yıl süre ile “
Eser Metre”lerini Mustafakemalpaşa’da üretip tüm Türkiye'ye sattılar. 25 yıl süre ile Mustafakemalpaşa’da Mehmet Çapraz ve Ergün Ada tarafından üretilen
“Eser Metreleri”nden, ilçe halkının % 80 den fazlasının haberi olmadı.
Mehmet ÇAPRAZ
1980’li yıllarda değişen mevzuat ve kanunlarla tahta metre üretimi çok zorlaştı. Tüm tahta metre üreticilerine, Kullanma Kılavuzu ve Garanti Belgesi şartı getirildi. 1997 yılında, % 97 si Mustafakemalpaşa’daki mütevazı bir atölyede yapılan, sadece perçinleri İstanbul’dan gelen “
Eser Metre”lerinin imalatı bu zorluklar nedeni ile sona erdi.
Mehmet Çapraz ile ortağı Ergün Ada yıllardır kullandıkları makinelerini söktüler, tahta ve demir aksamını ayırdıktan sonra işe yarar umuduyla motorlarını bir köşeye itina ile dizmeye başladılar. Mehmet Çapraz bir ara soluklanmak amacıyla kenara çekildi. Ve kendi elleriyle yaptığı, yıllarca nafakalarını sağlayan ekmek teknesi makinelerine son kez baktı. Gözlerinden bir damla yaş, talaşlı tozlarının uçuştuğu dükkânın zeminine düşerken ağzından şu cümleler döküldü;
-Ben bu makineleri nasıl yapmışım?
Çapraz Usta emekli olduktan sonra küçük sanayide kimin makinesi bozulduysa onu onarmak, kim teknik bir arızaya çare bulamadıysa ona yardımcı olmak amacıyla dükkânı açtı. Ziyaretine gelenlere Mehmet Akif Ersoy’dan dizeler okuyor ve gençlere şöyle sesleniyordu;
Çocuklar, benim size söyleyeceğim tek bir söz var;
Başladığınız bir işi, olmaz diye asla bırakmayın.
Şunu da unutmayın;
Kabiliyet dad-ı haktır, herkese olmaz nasip ( Kabiliyet Allah vergisidir, herkese nasip olmaz. )
2009 yılının Haziran ayında kaybettiğimiz Mehmet Çapraz ustayı rahmetle anıyorum.
Halit ERSÖZ