Herkesi farklı farklı etkiledi bu süreç, hepimizin yarası, yaşadığı zorluklar farklı. Ekmek mücadelesi bir yana yaşam mücadelesi bir yana hepsi birbirine karıştı. Toplumun her kesimi etkilendi küçüğünden büyüğüne kadar.
13 yıl boyunca özel sektörde çalışmış biri olarak çalışan
anne olmanın tüm zorluklarını iliklerime kadar yaşadım. Ama
pandemi sürecinde çalışan anneler kadar zorlanmadığıma eminim. Mevcut rutinlerine o kadar çok ekleme oldu ki. Biz de hissettiklerini, yaşadıklarını anlamak için pandemide çalışan annelere sorduk.
1) Pandemi sürecinde çalışan bir anne olarak yaşadığınız zorluklar neler oldu?
2) Bu sürecin size kattığı kazanımlar neler oldu?
Bu koşuşturma içerisinde bizlere vakit ayıran tüm annelerimize bir kez daha teşekkürlerimi sunuyorum.
Mine Dolan Gülşen/Mikrobiyoloji Laborantı
Pandemi sürecinde gıda sektöründe olduğum için aktif olarak çalıştım. Kronik rahatsızlığı olan arkadaşlarımızın ayrılması ile iş yükümüz arttı ve bazı günler fazla mesai yapmamız gerekti. Bu süreçte zorlandım ama öncelik sağlığımız oldu. Bu durumun geçici olduğunu bilmek yükümü hafifletti.
Pandemi sürecinde hem çalışan, hem ev hanımı özellikle de en zorlayıcısı anne olmak fiziksel ve ruhsal anlamda çok zorladı. Rutin çalışma hayatımızda çocuklarıma babaanneleri bakıyordu. Bu virüsün hayatımıza girmesiyle elimizden geldiğince büyükleri riske atmamak adına bazen eşimle vardiyalarımızı değiştirerek bazen de çocukları evde yalnız bırakarak mümkün olduğunca büyüklerimize temasımızı engellemeye çalıştık. Çocuklar evde yalnız kaldıklarında aklım hep onlarda oldu. Ailece virüs nedeni ile sağlık açısından birbirimizle ilişkilerimize, temasımıza dikkat etmek bizi çok zorladı. Sosyal yaşantımızın değişmesine sebep oldu, bu da bizi mutsuz etti.
İş yerinde mesafeli çalışsak da toplu çalışmamızı gerektiren durumlar oluyor. Bu da bizim riskimizi arttırıyor. Gıda sektöründe olduğumuz için rutinde önceliğimizin hijyen olduğunu her çalışan bilir ve uygular. Pandemi döneminin başından beri işverenimiz servis hizmetine, üretim alanına, yemekhaneye kadar tüm toplu kullanım alanlarında çok sıkı ve güzel tedbirler aldı. Bu sayede iş yerinde kendimi evimde gibi güvende hissettim.
Mikrobiyoloji laboratuvarında çalışıyorum ve hijyenin farkındayım. Hep dikkatli olmaya çalışıyorum. Virüs sebebiyle birlikte hijyen bende daha da önem kazandı. Evde ailece birlikte kaldığımız süreler uzadı. Bu zaman diliminde birbirimize daha fazla vakit ayırdık. Birbirimizi daha iyi tanıdık. Büyüklerimizin ve ailemizin kıymetini daha iyi bildik. Hem ben hem toplum hijyenin önemini daha iyi kavradık.
Pınar Enişte – Özgürler Yapı Muhasebe
Çalışan bir anne olarak en zor olanı çocuklarımızı evde bırakmak ve onlara dışarıdan virüs getirme ihtimaliydi. Ya da bana bir şey olursa endişesi. Çalışan bir anne olmak zaten belli başına zor bir durum takdir edersiniz ki. Pandemi süreci bunu daha da zorlu hale getirdi. Benim gibi enerjileri içlerinde kalan, eve kapanan 2 erkek çocuk sahibiyseniz daha da zor. Sürekli haber izliyoruz ve bilmediğimiz, görmediğimiz bir şeyle savaşıyoruz. Hepimizin psikolojisi bozuldu. Küçük oğlum birinci sınıfa başladı. Bu zaten örgün öğretimde bile zorlu bir süreçken, online eğitim çok daha sıkıntılı oldu. Gerçi ben birçok anneye göre şanslıyım. Çünkü anneanneleri büyük destekçi bize. Tabi bu arada sadece çocuklarım için değil bir de annem için endişelenmek zorundayım.
Bu süreç bize bu kadar kötü şeyin yanında hayatın kıymetini bilmemizi sağladı. Bence bu herkes için böyle olmuştur Hijyen kurallarını öğrendik. Bir evin içinden çıkmadan da eğlenmeyi öğrendik. Bir dostla oturup iki kahve ve sohbetin ne kadar değerli olduğunu öğrendik. Ayrıca tüm öğretmenlerimizin ne kadar zor bir işi, çok iyi bir şekilde başardığını öğrendik.
Hediye Şentürk – Herdem Hobby
Pandemi ile özgürlüğümüzün kısıtlandığı, dünyayı, ülkemizi, tüm insanlığı etkileyen, hiç alışık olmadığımız sıkıntılı döneme girmiş olduk. Bu sürecin getirdiği yaşam şekline uyum sağlamaya çalışıyoruz. Çocuklarımız uzaktan eğitimle yeterli seviyede eğitim alamıyorlar. Bizler yanlarında değiliz. Ne yapıyorlar, nasıl giriyorlar, internet yetti mi yetmedi mi gibi kafamda birçok soru var. Büyük oğlum bu yıl üniversite sınavına girecek. Ancak yeterli eğitimi alamaması beni ve ailemi çok üzüyor. Çocuklarımızda, gençlerimizde internet bağımlılığı artmış durumda. Dört duvara sıkışmış gibi olduk ve bu süreç birçok psikolojik sıkıntıları da beraberinde getirdi. Gerek evde gerek çalıştığımız ortamlarda herkes gergin ve stresli. Tabi bu süreçte esnaf olarak bütün esnaflar gibi biz de zor bir dönemden geçiyoruz. Salgının hayatımızda getirmiş olduğu maddi, manevi tüm sıkıntılarımızdan bir an önce kurtulmayı temenni ediyorum.
Bu sürecin size kattığı kazanımlar nelerdir sorunuza ise ilk aklıma gelen özgürlüğümüzün kıymetini anlamak oldu. Aldığımız nefesi hiç fark etmiyorduk, yürüyorduk, koşuyorduk. Şimdi ise taktığımız maske ile anladık ki asıl özgürlüğümüz buymuş. Gülen bir yüz görmek, sevdiklerimize sımsıkı sarılmak, dostumuzla, komşumuzla, arkadaşlarımızla oturmak, bir kahve içmek ne kadar önemliymiş.
Yeşim Öpçün – Gökbora Koleji Anadolu Lisesi Müdürü
Ben bu süreci kimi zaman evden çalışarak, kimi zaman okuluma giderek geçirmek zorunda kalan bir çalışan - anne statüsünde geçirmekteyim. 10. sınıfa giden bir kızım ve okul öncesi eğitimi alan bir oğlum var. Bu dönemde anne miyim, ev kadını mıyım, çalışan mıyım hepsi birbirine girdi.
Aslında aynı anda hepsi olmak zorundayım. Okula gitmek zorunda olduğum zamanlarda kafamdaki en büyük soru; çocuğuma kim bakacak? Her halde çalışan bir anneyi en derinden etkileyen soru bu olsa gerek.
Tabi bir okul yöneticisi olarak hayatım sadece benim ailem ve çocuklarımla sınırlı değil. Bu dönemde benden yardım bekleyen, sorularına cevap bulmam gereken başka çocuklarım da var. Okulumuzdaki çocuklarımızın da bu dönemde mutlu olmaları derslerinden verim alabilmeleri, bizlerin ve öğretmenlerinin yanlarında olduklarını hissetmeleri çok önemli. Bu süreçte herkes çok zorlandı ama bana kalırsa çalışan anneler en çok zorlanan diyebilirim.
Bu dönem sadece kişisel olarak bizlere değil tüm insanlığa bir şeyler kattı. Örneğin her zaman yapmaktan sıkıldığımız şeylerin aslında hayatın düzeninin içinde olan şeyler olduğunu gördük.
Ayrıca bu dönem, hayatın hızla geçmekte olduğunu, düzenin önemini, paranın, gücün, şöhretin peşinden koşmak yerine hayatımıza anlam katan şeylerin peşinden koşmanın daha bizi biz yapacağın, yani insanlığımızı hatırlamamız gerektiğini öğretti.
Sözün özü, yaşam felsefemizi yeniden inşa etmemiz gerekiyor.
Editör: Haber Merkezi