Bugünkü köşe yazım Mustafakemalpaşa Peynir Tatlı’mız ile ilgili.
Temcit Pilavı gibi okuyucularıma aynı yazıyı tekrar yazmayı sevmem ama söz konusu Mustafakemalpaşa’mızın çıkarları olunca, bir kez daha tatlımız ile ilgili yazmak zorunda hissettim kendimi.
Ben hiçbir zaman şöyle ki, Pazartesi Kapak, Çarşamba Tencere, Cuma günü ise Kapak-Tencere veya Pazartesi Tencere, Çarşamba Kapak Cuma günleri ise Tencere-Kapak yazısı yazmadım, yazmamda. Ve bir de internetle hiç işim olmaz. Neden biliyor musunuz? Benim okurlarım kalbur üstü yani, ekabir takımı. O nedenle internetten uzak dururum, hem de çok uzak. Ve ben kendime hiçbir zaman dedirtmemişimdir internetten indirmiş de köşe yazısı yazmış diye.
Gelelim şimdi Mustafakemalpaşa Peynir Tatlımıza.
Şef Mehmet tatlımız için ‘’Hallice’’ dedi. Bu kelimeden sonra birazcık silkelendik ama o silkelenişimizi biz duyduk. Kamuoyu ise hala ‘’Hallice’’nin yanıtını arıyor.
Bir-iki basın toplantısı yapıldı. Yapıldı da sonuç bizlerin notlarında kaldı.
Bir birleşip de Adnan Menderes Meydanı’n da tatlımızın adını duyuracak bir girişimimiz olmadı, olamaz da. Şimdi tek düşüncemiz tatlımızdan önce alt yapı ve 93 parça gayrimenkulün satışına odaklanmış olacağız ki tatlımız için denilen ‘’Hallice’’si ikinci bahara kaldı ne yazık ki.
Hani şöyle yapılacaktı, böyle yapılacaktı. Bir kulağımızdan girdi, diğer kulağımızdan çıktı.
Ne oldu da dediğimizle kaldık değil mi?
Ticaret Borsası Başkanı Sadettin Akkoyunlu ile tatlımız için kısa bir söyleşi yaptık. Tatlımız ile ilgili o kadar güzel bir düşünceleri var ki keşke bu düşüncelerine kulak verip, birlik olup da paylaşabilirsek bu düşüncelerini belki o zaman Mustafakemalpaşa Peynir Tatlımızı ‘’Hallice’’ olmaktan kurtarmış oluruz. Tabii gerçekleştirebilirsek Akkoyunlu’nun düşüncelerini.
***
Geçmiş zamanda okula yeni başlayan talebelere fiş verilirdi.
Bu fişlerde ‘’Koş Ali Koş’’ ‘’Tut Ali Tut’’ tan oluşan kelimelerden oluşuyordu.
Şimdi ise pandemi içinde bulunduğumuz şu günlerde talebelere verilen fişlere ‘’Ahmet Maske Tak, Tak Ahmet Tak’’ ‘’Zeynep Elini Yıka, Yıka Zeynep Yıka’’ ‘’Elif Mesafeni Koru, Koru Elif Koru’’ yazılacak gibime geliyor.
***
GÜN AKŞAM OLDU
Yine gün akşam oldu
Çöktü kara bulutlar
Art, arda üstüme.
Gün boyu pusuya yatan
O asılı lambalar
Bir bir ışık saçtı
Sokak ve caddelere…
Yine hüzün, yine gam
Her zaman olduğu gibi
Baş başa kaldık yine bu akşam…
Ben ve hüzün, ben ve gam
Birer dost, birer arkadaş
Ayrılmaz ikili olduk
Geceler boyu…
Dertlerime dert
Gözyaşlarıma mendil oldu…
Her gece, evet her gece
Hatıralarımın üstüne akıttığım
İki damla göz yaşı…
Bu gece yine ağladım
Derinden ve sessiz
Diğer gecelere inat
Bu gece damla, damla göz yaşı değil
Mendilim ıslanıncaya dek
Damladı, damladı gözyaşlarım
Ela Gözlüm’ün
Gül Yüzlüm’ün siluet’ine…
Editör: Haber Merkezi