2019 yılı Aralık ayında ilk olarak Çin'in Wuhan şehrinde öksürük, yüksek ateş ve solunum güçlüğü yakınmaları ortaya çıkan bir virüs ortaya çıktı. Wuhan şehrindeki bu virüsün çeşitli vahşi hayvan et ürünlerinden insanlara bulaştığı tespit edildi. Daha sonra ise insandan insana bulaştığı da araştırmalar ile kanıtlandı.
2019-nCoV, koronavirüs veya
corona virüsü denilen hastalığa resmi olarak; korona'dan
co, virüs'ten
vi ve disease’nin
(İngilizce: Hastalık) d'si alınarak
Covid-19 adı verildi
Covid-19 virüsü Çin’de birkaç hafta içerisinde hızla yayılarak üç bine yakın insanın ölümüne neden oldu. Hastanelerde de binlerce kişi tedavi görmeye başladı. Çin’in Wuhan şehri karantina altına alındı. Birçok ülke Çin’e yapılan uçak seferlerini iptal etti. Çin’den yapılan ithalat durma noktasına geldi. Bu önlemlere rağmen Covid-19 virüsü Çin dışındaki ülkelere de sıçramaya başladı. En son haberler Covid-19 virüsünün komşumuz İran’da da ölümlere neden olduğu yönünde. Fakat İran’da bu virüse ilk olarak yakalan 69 yaşındaki bir kişinin,
hayatı boyunca hiç yurt dışına çıkmamış olması da olayın gizemini artırıyor.
Tarih boyunca toplumlar bulaşıcı hastalıklarla karşı karşıya geldi. Özellikle kolera, verem, tifo ve veba gibi hastalıklar milyonlarca insanın ölümüne neden oldu. I. Dünya Savaşının son yıllarında ortaya çıkan bir grip salgını tüm dünyayı etkisine aldı ve milyonlarca insanın ölümüne neden oldu.
Osmanlıların verdiği isimle
İspanyol nezlesi ilk defa 11 Mart 1918'de Amerika Birleşik Devletlerinin New Mexico’daki eyaletindeki askeri birliklerde tespit edildi.
Hastalık ani bir halsizlik, şiddetli kas ağrısı, baş, sırt ve eklem ağrısı şeklinde başlıyordu. Hastalığa yakalananlarda; burun kanaması, diş ve saç dökülmesi, baş dönmesi, uykusuzluk, görme ve işitme kaybı oluyordu. Hastaların ateşi 40 derecenin üzerine çıkıyordu. Hastalığın sonuna doğru hastaların yüzü kızıl kahve bir renk alıyor, yüzü ve vücutları daha sonra maviye dönüyordu. Hastalar ilk belirtilerin görülmesinden itibaren iki gün içinde, kişi virüsün akciğerde açtığı yaralara yerleşen bakteriler nedeniyle zatürre oluyordu. Hastalar nefes almakta zorlanıyor ve akciğerleri kanlı bir sıvı ile dolarak hayatlarını kaybediyorlardı. Öldüklerinde ise vücutları simsiyah oluyordu.
İspanyol nezlesi adı verilen grip salgını I. Dünya savaşı döneminde olması ve pek çok insanın silâh altına alınarak başka topraklara savaşa gitmesi nedeniyle, dünyanın her yanına kolayca yayıldı. İngiltere, Fransa ve Almanya başta olmak üzere Avrupa’daki tüm ülkeler salgından etkilendi. Ama bu dönemde hastalığın yayıldığı ülkelerin savaşta olmasından dolayı salgın bu ülkelerde özellikle basın tarafından, moral bozukluğu olmaması için görmezden gelindi. Hükümetler salgın ile ilgili bilgileri sakladı veya sansürleyerek verdiler. Fakat savaşa katılmamış olan İspanya ölümcül salgın ile ilgili bilgileri kamuoyunda tartıştı ve virüs ile ilgili yaşanan ölümleri ve tüm bilgileri sansürsüz olarak dünyaya açıkladılar. İspanya bu hastalığın ortaya çıktığı veya yoğun olarak yaşandığı ülke olmamasına rağmen, bu hastalığın tehlikeli bir salgın olduğunu açıklayan ilk ülkedir. Bu nedenle bu salgına
“İspanyol Nezlesi” adı verildi.
İspanyol Nezlesi adı verilen ölümcül gribin ortaya çıktığı ülkeler, virüs salgınını önlemek için, insanlara tülbent maske takma zorunluluğu getirdiler. Mağazalar ve işletmeler saat 19.00’dan sonra kapatıldı. Halkın mağazalar ve sokaklarda toplanmamaları, bir araya gelerek kalabalık gruplar oluşturmaları yasaklandı. Oyun salonlarına yirmi kişiden fazla insanın girmesi ve her türlü toplantı yasaklandı. Sinemalarda film gösterimleri yasaklandı. Okullar tatil edildi. Fakat bu önlemler yeterli değildi. Savaş sebebiyle salgın hastalıkla yeterince mücadele edilemediği gibi önleyici bir ilaç da geliştirilemedi. Sadece kalp kuvvetlendirici, antiseptik ve kanamayı önleyen ilaçlar ile salgın tedavi edilmeye çalışıldı. Virüs mikroplarını öldüreceği inancı ile sarımsak yemek ve alkollü içki tüketilmesi teşvik edildi. Virüsten ölenlerin çoğunluğu 20-40 yaş aralığındaki erkekler ve hamile kadınlardı.
Virüs salgınından tüm dünya gibi Osmanlı Devleti de etkilendi. Virüs Avrupa’dan Osmanlı Devleti’nin başkenti İstanbul’a girdi. İstanbul’da yaklaşık yedi bin kişi (Kaynaklarda; 6403 ve 6.835 rakamları verilmektedir.) hayatını kaybetti. Virüs daha sonra tüm Anadolu’ya yayıldı. Osmanlı Devleti virüsle mücadele amacı ile eğitime bir süre ara vererek önlem almaya çalıştı. Savaş dönemi olması nedeniyle Osmanlı Devleti’nde virüsten ölenlerin sayısı tam olarak tespit edilemedi.
Mustafa Kemal Atatürk de Samsun’a gitmeden önce İspanyol nezlesi geçirmiştir. Cemal Kutay’ın “Sohbetler” isimli eserinde Mustafa Kemal’in Yaveri Cevat Abbas Gürer; “Samsun’a hareket hazırlığında idik. Atatürk bir müddettir rahatsızdı. Oldukça ciddi olan ve o zaman pek korkulan İspanyol nezlesini Beşiktaş’ta, Akaretlerdeki evinde atlatmıştı.” Bilgisini vermektedir.
Osmanlı Devleti’ndeki virüs salgınını (İspanyol nezlesini) Nazım Hikmet şu dizilerle anlatır:
"Biz ki İstanbul şehriyiz,
Seferberliği görmüşüz.
Kafkas, Galiçya, Çanakkale, Filistin,
Vagon ticareti, tifüs ve İspanyol nezlesi
bir de İttihatçılar, bir de uzun konçlu Alman çizmesi
914’ten 918’e kadar yedi bitirdi bizi."
Virüs salgını dünyada yaklaşık olarak on sekiz ay boyunca devam etti. Virüs bu süreç sonunda kendiliğinden yok oldu. Bu durum Bilim İnsanları tarafından, virüsün mutasyona uğradığı ve kendi kendini yok ettiği kanısına varıldı. Bu nedenle virüs doğrudan incelenemedi. Ancak bazı kuruluşlar,
virüs kurbanlarının doku örneklerini sakladılar ve Hastalık Kontrol Koruma Merkezlerinde koruma altına aldılar.
1918’de başlayan salgında kaybedilen insan sayısı 1. Dünya savaşında kaybedilenlerden daha fazla oldu ve Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinde etkili oldu. I. Dünya Savaşında ölen insan sayısı yaklaşık 19 milyon civarındadır. Bu sayının yaklaşık 10 milyonu askerlere ve 9 milyonu ise sivillere aittir. “İspanyol Nezlesi” en az 18 ayda bütün dünyada 21 milyondan fazla insanının ölümüne neden oldu. Fakat o dönemde özellikle Çin ve Hindistan gibi nüfusu çok yoğun olan ülkelerde güvenilir istatistik ve sağlıklı kayıtlar olmadığından İspanyol nezlesi salgınında ölenlerin sayısıyla ilgili bilgiler tam olarak sağlıklı değildir.
Yaklaşık yüz yıl önce yaşanan İspanyol Nezlesi salgınında kayıplar veren ülkemizin Covid-19 salgınından etkilenmemesi en büyük dileğimiz.
Halit ERSÖZ
Editör: Haber Merkezi