1. Murat
Tarihçi Aşıkpaşazade, ilk dönem Osmanlı vezirlerinin ve padişahlarının çoğunun Ahilik ile ilişkilerinin olduğunu, 1. Murat'ın ahiliğe özgü 'şed' (bele sarılan kumaş kuşak, kemer) kuşandığını, fetihlerde teşkilattan önemli bir güç olarak faydalandığını anlatmıştır. Türklerin Trakya ve Balkanlar'a ilk geçişi 1352 ve 1354 yıllarında Çanakkale Boğazı - Gelibolu üzerinden olmuş ve Trakya hızla Türkleşmiştir. Ahiler, fatihler, yurt-ocak açan dervişler ve göçmen Anadolu insanları her yerde köyler, kasabalar kurmuşlardır. Nihayet 1361 yılında 1. Murat'ın, Lala Şahin Paşa komutasında Edirne'yi almasıyla Trakya'nın ve Balkanların Fethi hızlanmıştır. (Türk Ordusu Tarihi, Dorak Yayınları, 1975, İ. Kayabalı, C. Arslanoğlu) 1300'lü yılların ortalarında yaşamış ve Anadolu’ya da seyahatler yapmış olan ünlü Müslüman gezgin İbn-i Batuta Seyahatnamesi'nde, Bursa Ahilerinden şu şekilde bahseder; (İbn-i Batuta Seyahatnamesi Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları 1993 baskısı) "Bize gelince Bursa'da tanınmış Ahi şeyhlerinden biri olan Şemsettin'in zaviyesi inmiştik. Orada misafir iken eyyam-ı aşure (aşure günleri) yani 10 Muharrem gelip çattı. O akşam zaviyenin sahibi büyük bir ziyafet tertip etti. Şehirdeki ileri gelen askerleri, halkı törene davet eyledi. Hep birlikte iftar edildi, güzel sesli hafızlar Kur'an okudular. Vaiz Konyalı Mecmeddin Fakih' de halka vaaz ve nasihatlerde bulundu. Ondan sonra sema ve ayine kalkıldı. Gece bu suretle bütün yüceliği ile yaşanmış oldu. Aynı kaynağın başka bir bölümünde de; Bursa'dan İznik'e gittik. Şehre ulaşamadan gece bastırınca Gürle köyünde Ahi'lerden birinin zaviyesinde yattık ve misafir olduk" Bunlar ve benzeri sayısız örnek bize Ahiliğin, Bursa'da ve tüm Osmanlı coğrafyasında çok yaygın bir güç ve teşkilatlanma olduğunu, mensuplarının da mesleki ve sosyal anlamda oldukça önemli hale geldiklerini göstermektedir. Günümüzde hala yaygın olarak kullanılan çırak, kalfa ve usta ifadelerinin kökeninde de bu Ahilik teşkilatları vardır. Bu yapılanma içindeki kişiler mesleğe, yiğit unvanıyla girip, yamak, çırak kalfa, usta ve ahi şeklinde yıllar içinde bilgi, bağlılık ve becerilerine göre tırmanırlardı. Osmanlı'nın ilerleyen yüzyıllarında önemi azalıp, kaybolmakla birlikte, ülkemizin son 30-40 yılında, konunun anlam derinliği ve sosyal boyutu yeniden hatırlanmaya başlanmış, birçok meslek odası ve mesleki eğitim kurumu Ahiliği, belki de bir 'kültürel tavır' olarak gündemlerine alma eğilimine girmişlerdir. 2006 yılında 'Ahi Evran' Üniversitesi Kırşehir'de kurularak eğitime açılmış, kısa sürede altı yerleşkede yirmiye yakın fakülte ve bölüm ile binlerce öğrenciye gelecek hazırlamaya başlamıştır. Nitelikli meslek insanlarının bir arada olmalarına, bilgi ve becerilerini paylaşmalarına yönelik teşkilatlanmalar Cumhuriyet döneminde hız kazanmış olup, bütün ülkemizde ve birçok ilçemizde Akademik Odalar, Ticaret ve Sanayi Odaları, Esnaf Odaları ve Esnaf Kooperatifleri kurulmuştur.ESNAF ODALARI HİZMET BİNASI
1953 yılında faaliyete geçen Mustafakemalpaşa Esnaf ve Sanatkârlar Kooperatifi, 2010 yılından beri yeni ve modern bir mekânda üyelerine hizmeti sürdürmekte, bilgi, beceri, bürokrasi ve ekonomi anlamlarında destek olmaya devam etmektedir. Kooperatif başkanlıklarını kuruluştan bugüne; Hüseyin Dinç, Sami Dündar, Halim Paytoncu, Rahmi Oğuz, Sadettin Sarcan, Mehmet Helvacıoğlu, Ahmet Baskındağlı, Selçuk Algun ve İsa Oruç yürütmüşler, üyelerine başarıyla hizmet etmişlerdir. 800 yılı aşan köklü bir esnaflık geleneğinin, köklü bir "ahilik" geleneğinin, dürüstlük, bağlılık ve çalışkanlık geleneğinin günümüzdeki milyonlarca temsilcisi gibi, Mustafakemalpaşa'da çalışmaya üretmeye devam etmekte, içinde bulunduğumuz yıllarda da faaliyetlerini tüm inanç ve kararlılıklarıyla yürütmektedirler... Dr. Murat Çubukçu *Bu yazı "Ahilik Haftası " dolayısıyla kaleme alınmıştır.
Editör: Haber Merkezi