Çatılardaki bacalar ve elektrik direkleri sıklıkla yerleştikleri yerlerdir. Otçul değillerdir. Küçük canlılarla beslenirler. İnsanların yerleşim yerlerinin içinde veya yakınlarında yaşarlar ama insanlarla genellikle mesafelidirler.
Baharda gelen leylek çiftinin dişi olanı, yuvaya 3 - 4 yumurta yapar ve yumurtaları erkek kuşla birlikte sırayla korurlar. 30-35 gün sonra çıkan yavrular, yaklaşık 2 ay sonra uçmaya başlarlar. Kışları genellikle Afrika'da (bazıları Hindistan'da) geçirirler. Yaz aylarında da ülkemize veya Avrupa ülkelerine üremek için gelirler. Avrupa'ya geçişleri İstanbul Boğazı üzerindendir. Ornitologlar (kuş bilimcileri) 1 milyon civarı leyleğin İstanbul'dan geçtiğini gözlemleri ile tespit etmişlerdir. Tabii bu geçişler 30-40 gün boyunca devam etmektedir. Leyleklerin göç yolları tehlikelerle doludur.
Bunların en önemlisi enerji nakil hatlarıdır. Bunun dışında uçaklar, rüzgarlar, yorgunluk, yeterince besin bulamamak, dikkatsiz avcılar gibi nedenler de leylekleri, bu uzun yolculukta (2500-3000 kilometreyi bulabilen) olumsuz etkileyen faktörlerdir.
Osmanlı Devleti döneminde 1800'lü yıllarda, başta leylekler olmak üzere göçmen kuşların hastalıkları ve yaralanmaları ile uğraşmak, onlara bakıp tedavi etmek için Bursa'da Gurabahane-i Laklakan denilen bir hayvan hastanesi kurulmuştu. Ünlü edebiyatçımız Ahmet Haşim bunu bir eserinde şu cümlelerle anlatmıştır; "Bilmem Bursa'yı gezerken gördünüz mü? Haffaflar (Ayakkabı v.b.) Çarşısı’nın ortasında bir meydan var. Bu meydan malul hayvanların düşkünler yurdudur. Kanadı, bacağı kırık leylekler, bunamış kargalar halkın sadakasıyla yaşarlar. "
Dünyanın ilk ve belki de tek Leylek Hastanesi olarak bilinen, bir dönem Fransız Konsolosluğu olarak da kullanılan, Setbaşı civarındaki bu bina, 2010 yılında restore edilerek leylekler, diğer kuşlar ve sokak hayvanlar için hastane olarak faaliyetini devam ettirmektedir.
Leyleklerin kültürümüzde de önemli bir yeri vardır. Leylek ile Tilki masalını okumayan, çocukları dünyaya leyleklerin getirdiği masalını dinlemeyen yoktur belki de aramızda. Üstelik Afrika'ya uçarken Mekke'yi gördükleri düşünülerek 'Hacı' sıfatını da ekleriz bazen leyleklerin önüne. Hacı leylek deriz.
Eskikaraağaç Köyü'nde Leylekler
Bereketli ve uğurlu saydığımız leyleklere duyduğumuz sempati ve sevgi dolayısıyla Uluabat Gölü’nün kıyısındaki güzel bir köyü, Eskikaraağaç Köyü'nü (mahallesini) 'Leylek Köyü' yapmışızdır. Bursa'ya ve Mustafakemalpaşa'ya yaklaşık 40 kilometre uzaklıktaki bu şirin köyde 50 civarı leylek yaz ayları boyunca misafir ediliyor.
Her yuvayı köyden bir aile sahiplenmiş ve bu kuşlara gözleri gibi bakıyorlar. Avrupa Tabiat Mirası Vakfı tarafından 2011 yılında 'Avrupa Leylek Köyü' seçilen bu köyde her yıl leylek şenliği düzenlenmekte, yerli ve yabancı birçok meraklı tarafından ziyaret edilmekte ve gezilmektedir. Bir gözlemevi, gözlem kulesi, küçük de bir müze yapılmış ve ziyarete açılmıştır. Ülkemizde tek örnek olan bu Leylek Köyü'nün benzerleri Avrupa'da; Yunanistan, Almanya, Makedonya, Bulgaristan, Hırvatistan, Slovakya, Macaristan, Polonya, Romanya, Avusturya, İsviçre, İspanya gibi ülkelerde de mevcuttur. Mustafakemalpaşa ilçesinin Karaoğlan Köyü de 50'ye yakın leyleğe ev sahipliği yapmakta olup, bize göre aday bir 'Leylek Köyü' dür.
Evet leylekleri bugünlerde kışlıklarına gönderiyoruz. Gelecek ilkbahara yakında dönüşlerini merakla bekleyeceğiz. Bir de dönüşlerinde "leylekleri havada" görürsek şanslıyız, o yaz biz de göçmen kuşlar gibi gezeceğiz demektir, ne mutlu bize...
Dr. Murat Çubukçu