Kişilerin, yaşamlarını tehdit eden ya da risk oluşturan olgu ve durumlardan korkmaları normal bir tepkidir. Örneğin can yelekleri ve diğer destek unsurları olmadan denizde tekne gezisine çıkmışsanız, bir fırtınaya yakalanıp teknenin batmasından korkmanız çok normaldir. İnsanın kendisini korumasına yönelik bir davranıştır. Bu davranış bir tür tedbir (önlem) içermektedir. Ancak fırtına yok, tekne donanımlı, önlemler alınmış ve her şey olağanken, bir korkudan söz ediliyorsa ‘’fobi’’nin eşiğindeyiz demektir. Korkmak çoğu zaman koruyucu bir davranıştır. Gerçek tehlike ve risklere karşı yerinde bir tavırdır. Ancak kontrolden çıkıp olağan yaşamı etkileyecek boyuta ulaşmışsa bu istenmeyen bir tepki, bir duygu-durum bozukluğu, bir ‘’fobi’’dir. Kişi psikolojik-psikiyatrik bir ‘’sıkıntı’’ ya doğru yola çıkmış demektir. ‘’Fobik’’ durumlar; yüzde kaşınma ve kızarmadan başlayıp, ağız kuruluğuna, nefes darlığına, kalp çarpıntısına kadar giden, hatta bayılma, aşırı sinirlilik, şoka dönüşebilen ciddi belirtiler ortaya çıkarabilirler.
Günümüz dünyasının en önemli sorunu olan ‘’korona virüs’’ başta sağlık olmak üzere, ekonomik, siyasal ve sosyal hayatı derinden etkilemiş, milyarlarca insan için adeta bir ‘’kabus’’ haline gelmiştir. Korku ve çaresizlik duyguları insanların ‘’ruh sağlığı’nı da çok olumsuz bir şekilde etkilemiş, bu etkilenme kişilerde basit stres tepkilerinden, derin anksiyeteye ve hatta ‘’koronafobi’’ ye kadar ulaşabilen sonuçlara neden olmuştur.
Sürekli maskeyle, eldivenle dolaşmak, en yakınlarıyla bile sosyal teması kesmek gibi tavırlar ‘’fobi’nin başladığını düşündürür. Kontrollü korku, kaygı ve merak sağlıklı tepkilerdir. Ancak orantısız tepkiler ruh sağlığının bozulmaya başladığını düşündürür. Gerekli-gereksiz el yıkama ve banyo yapma, giysileri sürekli yıkama, en yakınlarından bile çekinme ve şüphelenme ‘’fobi’’yi düşündüren ciddi ipuçlarıdır.
Güvenilir olmayan bilgi kaynaklarını ciddiye almamamız gerekir. Panik oluşturan kişiler ve yorumlardan uzak durmalıyız. Temizlik ve dezenfeksiyona özen gösterip, kişilerle mesafeyi (temassızlığı) koruyup, uyku ve beslenmeye dikkat ediyorsak, korkunun ve paniğin hayatımızda yeri olmamalıdır.
Başta Sağlık Bakanlığı ve çalışanları olmak üzere tüm kamu personeli olağanüstü büyük bir çaba göstermekte, salgının büyümesini önlemek ve hastaları tedavi etmeyle ilgili süreçler titizlikle sürdürülmektedir. Tüm topluma düşen görev, düzenlemeleri dinlemek, tedbirleri hassasiyetle uygulamaktır. ‘’Koronafobi’’ye kapılmadan, yaygın deyişle ‘’koronayak’’ (paranoyak teriminden çağrışımla) olmadan, hayatı sakin ve sabırla, olabildiğince ‘’izole’’ sürdürmektir. ‘’Koronaya’’ nın yerini temizlik ve ‘’kolonya’’ , ‘’fobi’’nin yerini de bizi ‘’evde’’ meşgul edecek ve belki de geliştirecek ‘’hobi’’ler almalı, bu süreci dileriz hep birlikte beden ve ruh sağlığımızı koruyarak tamamlamalı, korkmadan tokalaşabileceğimiz günlere tüm ülke ve dünya olarak ulaşmalıyız. Evet, hep birlikte aynı gemideyiz. Kaptanlara, önlemlere ve donanımlara güvenmeli, limana ulaşacağımız günleri inançla beklemeliyiz. Gereksiz korkuya, gereksiz kaygıya kapılmadan. Fobiye ve paranoyaya yakalanmadan…
DR. MURAT ÇUBUKÇU