Yard. Doç. Dr. Sezai Sevim
"Orhan Gazi tarafından 1335 yılında fethini takiben yerleşim yeri 'Kirmasti' olarak anılır. Bizans idaresindeyken adının 'Kalemastorya' olduğu ifade edilen şehrin o sıralarda bir kaleiçi yerleşimden ibaret olduğu anlaşılmaktadır. Kirmasti adı fetihten itibaren vardır ve bu ad hem kasaba için hem de yakın çevresi için 19. yüzyıla kadar kullanılmıştır. 16. yüzyıl başlarına kadar bölge ile ilgili tek özel yazılı kaynak Lala Şahin Paşa’nın 1348 yılında düzenlediği vakfiyedir.
Genel kaynaklardan edinilen bilgilere göre ise Kirmasti o dönem için bir 'Nahiye'dir. Kaynaklarda Kirmasti Nahiye'si ifadesi ile sıklıkla karşılaşılmaktadır. Bilindiği gibi nahiye Osmanlı idare teşkilatı içinde bir askeri birimin adıdır. Bu birimin sorumlusu genellikle 'çeribaşı' veya 'çeri sürücü' denilen askeri birlik sorumluları, yani komutanlarıdır. Sipahilerin kendilerine tahsis edilmiş tımarlarında faaliyet yürüttükleri ve sefer zamanda çeri sürücünün çağrısıyla orduya, sefere katıldıkları bir birimdir. Çeribaşı ve çeri sürücü halkın idari işleri ile ilgilenmez, ilgilenemez. Bu konular onun görev ve yetkisi dışındadır. Osmanlı yönetiminde idari ve adli işler 'kaza'larda bulunan 'kadı'lar tarafından çözülür.
[caption id="attachment_44817" align="aligncenter" width="700"]
Hüdavendigar ve Karesi Sancaklarının Osmanlı Dönemi Haritası (Sercan Güzeler Harita e-müzesi)[/caption]
Hüdavendigar sancağının (Merkezi Bursa) 1487, 1530 ve 1581 tarihli tahrir defterleri kayıtlarında 'Kirmasti Kazası'na rastlanmaz. Ancak Mihaliç kazası (bugünkü Karacabey) ve Mihaliç kadısı vardır. Mihaliç kazasına bağlı, kirmasti nahiyesinden ayrı, 'haydarlar' ve 'temrezler' nahiyeleride vardır. Bu nahiyelerin de idare işleri için Mihaliç kazasına ve kadısına gitmeleri bir zorunluluktu. Ancak kadılar büyük nahiyelere 'naib' atayabilirlerdi. Kaynaklar Kirmasti nahiyesine başlangıçta naip atandığını, sonradan da (1580'li yıllarda) kaza statüsüne kavuşarak kadı ataması yapıldığını göstermektedir. 1590 yılı civarında Hüdavendigar sancağının Kirmasti nahiyesi ile Karesi Sancağı'nın Haydarlar ve Temrezler nahiyeleri, Kirmasti kazasında bulunan kadı tarafından idare edilmeye başlanmıştır. Bu gelişme kazada ticari ve sosyal hareketliliği artırmış, Kirmasti'yi çevresine göre daha gelişmiş ve göze çarpar hale getirmiştir. Hatırlanacağı gibi Lala Şahin Paşa 1348 yılında yaptırdığı cami, medrese ve zaviye gibi yapılarının faaliyetlerini sürdürebilmesi için 28 dükkanı ve yakın çevreden birçok köyü de bu vakfa bağladığını vakfiyesinde yazmıştır. Bu dükkanlar ve vakfedilen köylerde yörenin gelişmesine önemli katkılar sağlamışlar, ticari ve sosyal canlılığı araştırmışlardır. Lala Şahin Paşa'nın Kirmasti'ye kazandırdığı önemli bir özellik de 'Cuma Camii'idi. O dönemde toplu kılınan Cuma namazları ancak Sultan'ın izniyle inşa edilmiş camilerde kılınabiliyordu. Lala Şahın Paşa'nın yaptırdığı camii 'Cuma Camii' özelliğini taşıdığı için çevredeki yerleşim birimlerinin insanları da bu amaçla Kirmasti'ye gelirlerdi.
O dönemin ulaşım ağı içinde de Kirmasti önemli bir noktadaydı. Bursa - Balıkesir ulaşımı Kirmasti üzerinden sağlanıyordu. Yöresel tarım ve hayvancılık ürünlerinin çeşitliliği ve zenginliği, el sanatlarının gelişmişliği, Kirmasti'de kurulan pazarları canlı ve bereketli hale getiriyordu.
Anlatılan Cuma ve Pazar (Perşembe günleri kurulan) özellikleri, ulaşım ağındaki yeri, verimli ovaları, ormanları ile Kirmasti; 16. yüzyılda esnafı, çiftçisi, hayvancısı bol ve gelişmiş bir şehir haline gelmiştir.
Kirmasti'nin 'kaza' ve 'kasaba' olma özelliği çok yakın dönemlere kadar (2000'li yıllara kadar) çevrede çok iyi izlenir ve bilinirdi. Uluabat'tan Susurluk'a, Karapürçek'ten Gönen, Manyas, Karacabey'e ve hatta Bandırma'nın bazı köylerine kadar bölgedeki birçok yerleşim yeri Kirmasti'yi önemli bir pazar olarak tanımış ve bilmişti. 'Kasaba' ifadesi nesilden nesile aktarılmış, Kirmasti ticaretin önemli bölgesel odaklarından biri olmayı sürdürmüştür. Günümüzün Mustafakemalpaşa ilçesi de tarım ve hayvancılığı ve bunlara dayalı sanayisi, sayısız yeraltı (Bor, mermer vb.) ve yerüstü (Orman, göl, dere v.b.) zenginlikleri ile parlak bir geleceğe yürümekte, 'kasaba'dan, 'kent'e hızla dönüşmektedir. Sağlam ve temkinli adımlarla.. İstek ve kararlılıkla...
Dr. Murat Çubukçu