Cennet Annelerin Ayakları Altındadır Cennet Annelerin Ayakları Altındadır
Ayna karşısına geçip, büyük başarılar elde eden insanlardan neyim eksik diye kendi kendine sorduğunuzda, aslında başarının kapısını aralamış oluyorsunuz. İnsan özellikleri açısından arada bir fark olmadığını, gerekli olan tek şeyin düzgün ve sistematik bir planlama olduğunu göreceksiniz. Boğaziçi üniversitesi bugün, ülkemizin en yüksek puanla öğrenci olan devlet üniversitesidir. Bu okulda okuyan öğrenciler, üniversite sınavında ilk 500’e girmiş öğrencilerdir. Bu öğrenciler, daha ortaokul yıllarında, iyi bir yere gelmeyi kafaya koyarlar. Daha sonra, her yıl planlı çalışmanın üzerine koyarak hedefe ulaşırlar. Tabi ki kolay değildir, tabi ki gece-gündüz ders çalışırlar. Ama, demek istediğim doğuştan gelen üstün özellikleri yoktur. Sadece çok çalışarak, hayallerini gerçekleştirirler. Ben yapamam demeden önce düşünün, eğer zamanında aksiyon alırsanız, yapamamanız için bir neden yoktur. İngiltere’de bir orta okulda, bir öğrenci matematik dersine geç kalır. O kadar geç kalmıştır ki, artık teneffüs zili çalmak üzeredir. Öğrenci, sessizce kapıyı çalar, içeriye geçer. Öğretmenin fazla dikkatini çekmeden yerine oturur. Yerine oturduktan sonra, tahtada 3 tane soru olduğunu görür. Bunların, ev ödevi olduğunu düşünerek, defterine geçirir. Bir sonraki derse geç kalmaz, zamanında gelir. Öğretmen tam derse başlayacakken parmak kaldırır ve söz alır. Öğretmene, bir önceki ders ödev olarak verilen soruları çözdüğünü söyler. Öğretmen kulaklarına inanamaz. O soruların aslında lise 1. sınıf soruları olduğunu, öğrencilerin ilgisini çeker diye tahtaya yazdığını söyler. Ama, tabi ki öğrencilerin soruları çözebilmesini öğretmen beklemiyordur. Derse geç kalmış olan öğrenci, soruların ödev olduğunu düşünerek çözmeye çalışmış ve başarmıştır. Soruların üst sınıflarla alâkalı olduğunu bilse, elbette çözmeye uğraşmayacaktı. İşte motivasyon dediğimiz şey, bu örnekteki gibi önyargılarımızdan arınmak ve bir şeyi neden yapamayacağımıza değil, nasıl yapacağımıza odaklanabilmektir. Edison ampulü icad etmeden önce, yüzlerce kez başarısız oldu. Ama, her başarısız denemeden sonra umudunu yitirmen yerine şunu söyledi. “Ampulün çalışmadığı bir örnek daha buldum. Demek ki, hedefe bir adım daha yakınım.” Denemekten yorulmayın. İnanın gençler, tarihe geçmiş insanlarla aranızdaki fark; PLANLAMAK, İNANMAK, ÇALIŞMAK… Yaradılıştan gelen bir farkınız yok. O yüzden korkmayın. Arapça dünyanın en zor dillerinden bir tanesidir. Belki de en zorudur. Türkçedeki 200 bin kelimeye karşılık Arapça’da 750 bin kelime olduğunu duyunca, ne kadar zor olduğunu siz de düşüneceksiniz. Ayrıca, Arapça’nın Türkçe gibi eklemeli bir dil olması da, zorluk derecesini artırıyor.  Şöyle bir örnek verelim: Aileniz sizden Arapça öğrenmenizi istese, muhtemelen bunun gereksiz olduğunu düşünür ve girişimde dahi bulunmazsınız. Ama aileniz Arapça öğrendiğiniz takdirde, ödül olarak yurtdışına tatile göndereceğini veya çok istediğiniz bir bilgisayarı alacağını söylese öğrenmeyi ciddi anlamda kafanızdan geçirmeye başlarsınız. Kendinize rakip olarak gördüğünüz ve biraz da kıskandığınız komşunun çocuğunun Arapça’yı kısa süre içerisinde öğrendiğinizi duyduğunuz zaman  aslında Arapça öğrenmenin çok da zor olmadığını düşünmeye başlarsınız. Burada mesele, Arapça’yı öğrenmeyi başarıp başaramamak da değil aslında. Ödül/ceza sistemi ve kıyaslama yöntemleri sayesinde, beynin kendini hedefe nasıl şartlandırdığına bir örnektir. İşte başarılı insanlar, öncelikle hedeflerinin ulaşılabilir olduğuna kendilerini inandırıyorlar. Motivasyonla ilgili yazı dizimizin sonuna gelirken, bir hususun altını çizmekte fayda var. Verdiğimiz örnekler hep, imkânsız gibi görünen şeylerin aslında iyi bir stratejiyle ulaşılabilir olduğunu göstermek içindi. Ancak şunu unutmayın. Benim bahsettiğim ve tavsiye ettiğim özgüven, içi boş bir özgüven olmamalıdır. Şunu demek istiyorum: Lise son sınıftaki bir öğrenciyi ele alalım. Bu öğrenci girdiği deneme sınavlarında 40 matematik sorusu üzerinden ortalama 10-12 net çıkartıyor. Bazen 10 net, bazen 12 net, bazen 8’e düşüyor, maksimum 13-14’ü görüyor. Bu öğrenci, motive olduğu ve planlı çalıştığı takdirde, elbette ki performansını artıracaktır. Ama, kendi kapasitesine kıyasla ulaşabileceği net sayısı en fazla 28-30 olacaktır. Bu seviyedeki bir öğrencinin bir anda 35-40 netlere ulaşması mümkün değildir. Hayatında 100 metreden uzun koşmamış bir insanın, atletizm müsabakalarında madalya almayı hayâl etmesi abestir. Benim ısrarla vurgulamak istediğim şey, sahip olduğunuz seviyenin kesinlikle üstüne çıkabileceğiniz, ancak bunun da bir sınırı olduğudur. Ulaşabileceğiniz hedeflerle ilgili hayâller kurun. Ancak, her şeyi yapamayacağınızı da aklınızdan çıkarmayın.
Editör: Haber Merkezi