Nerede Kalmıştık… Nerede Kalmıştık…
Yıllar öncesi Altınoluk’ta kiraladığım yazlık evimin balkonunda otururken, yan komşumuza 0 km. bir Doblo ve ona benzer bir araç geldi. 0 km. diyorum. Çünkü henüz plakası dahi takılmamış. Kısa bir hoş sohbetin ardından konu yeni alınmış olan o araca geldi. Verilen cevap, aracın mal olmuş fiyatı o zamanki para ile 35 bin TL olduğu ve kredi ile alındığını ifade ettikten sonra ‘’15 Gün sonra Ramazan ayı başlayacak. Bu zaman içinde kredimi kapatırım.’’  dediğine kulak misafiri oldum. Bu kişi, Edremit Körfezi’ndeki otelleri ve pazarları gezerek peynir tatlımızı pazarlar. Diyeceğim şu ki, 35 bin TL, 45 gün içinde tatlı satacak ve bu borcunun tamamını kapatmış olacakmış, dediği o. Düşünüyorum da alt tarafı tatlı. Hadi Ramazan’ın ilk günü yendi, hadi ikinci, üçüncü günü de canımız istedi yedik. Ya sonra, onun yerini ya başka bir tatlı alır ya da buna benzerler konulur iftar sofrasına. Buna alt tarafı dedik. Üst tarafına gelecek olursak, Ramazan’ın olmaz olmaz’ı Ramazan pidesi. Ramazan pidesiz iftar sofraları olur mu hiç. O olmazsa, o mis gibi kokan çorba, ardından yemek inanın ağlar. Sade 3.5 TL, Yumurtalı 4.5 TL. Bu yılki Ramazan pidemize değer verilen fiyatı. Bir dostum dikkat etmiş de sade ile yumurtalı pide arasında hatırı sayılır bir fark olmadığı, farklı olan ise iki pide arasındaki farkın 1 TL olması. Bir araştırın, diğer il ve ilçelerdeki pide fiyatlarını. Eğer aralarında pek bir fark yok ise sözüm meclisten dışarı. Eğer aramızda fark var ise yetkililere sormak lazım, bu fark neye dayanılarak verildi diye. Sormak lazım diyorum. Hele şu sokağa çıkamadığımız gibi, birçok iş yerlerinin kapatılması nedeniyle çok insanın işten çıkarıldığı ve mağdur olduğu bugünlerde ve bir de korona virüs belası ile mücadele ederken bu fiyatları neden verdiniz diye sormak lazım yetkililere. Sizler iftar olsun, sahur olsun kemali afiyetle yiyebiliyorsunuz da acaba 5-6 nüfuslu bir aile yiyebiliyor mu o mübarek Ramazan Pidesini? Bugün bütçemizden dolayı pidemizi kendimiz yaptık. Daha önce kimyager olduk şimdi de fırıncı. Onlarda bir tek farkımız ise başımızda bere, önümüzde de önlük yok. Sözün özü ise, alt taraf ile üst taraf arasındaki bir çağrışım oldu mu sizce?. ………………………………….. Mezhebimiz ayrı… Bir aslan, bir horoz ile dost olmuş ve horoz’a demiş ki, “Eğer başına bir sıkıntı gelirse bir ağaca çık ve ezan oku. Ben hemen gelirim.’’ demiş. Bir gün horoz kendisine yaklaşan bir tilki görmüş ve hemen bir ağaca çıkıp ezan okumaya başlamış. Ağacın altına gelen Tilki, “Ezanı okudun, in aşağıya da namazı kılalım.’’ demiş. Horoz. “Az bekle imam gelecek. O gelince kılarız.’’ demiş. O sırada tilki bir bakmış ki bir aslan yaklaşıyor. Oradan uzaklaşmak için harekete geçen Tilki’ye horoz seslenmiş yukarıdan. ‘’Beklesene imam geldi.’’ Tilki kaçarken cevap vermiş; ‘’Bu imam bizim mezhepten değil!’’

Editör: Haber Merkezi