23 Nisan 1920 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılması ve ‘’Ankara Hükümeti’nin kurulmasını takiben hala mevcut olan ‘’İstanbul Hükümeti’’ adına, Tevfik Paşa ve Ahmet İzzet Paşa, Ankara Hükümeti ile (Mustafa  Kemal Paşa ile) bir görüşme yapmak ve ‘’mevcut sorunları’’ , anlaşmazlıkları gidermek istemişlerdir.

Bilecik Garı

Yakınımızdaki Doğal Güzellik (2) Manyas Kuş Cenneti Yakınımızdaki Doğal Güzellik (2) Manyas Kuş Cenneti
  Bu görüşme 5 Aralık 1920 tarihinde Bilecik Garı’nda gerçekleşir. Gazi Mustafa  Kemal  1927 yılında yazdığı ‘’ Nutuk’’ adlı eserinde bu görüşmeyi  şöyle  anlatır; ““Baylar, Tevfik Paşa, Ahmet İzzet Paşa, zamanın büyük adamları gibi tanınmışlardı. Ulus bunları akıllı, önemli, uzak görüşlü biliyordu. Bu nedenle, Damat Ferit Paşa çekilip de yerine, ileri gelenleri bu kişilerden oluşan, bir hükümet iş başına gelince, herkeste türlü türlü umutlar uyandı. Tevfik Paşa Hükümeti  hemen Ankara ile ilişki ve görüşme olanağı arayınca, kamuoyunda iyi düşünceye yorumlamamak için bir neden varsayılamazdı. Herkes, Tevfik Paşa Hükümetinin iş başına gelmesini uğurlu saydı. Bu hükümetin, ülkenin ve ulusun en üstün çıkarlarını sağlama yollarını ve araçlarını bulmadan hükümete gelmiş olmasını kabul etmek ve ettirmek gerçekten güçtü. Özellikle, kendileri de İstanbul siyasal çevrelerinde ve basında kullandıkları dille kamunun görüşünü pekiştirecek durum almış bulunuyorlardı.  Biz, gerçek durumun, kamunun sanısı ve inanışı gibi olmadığını iyice anlamış bulunuyorduk. Ancak, kamuoyunu inandırmaya yarayacak koşulları hazırlamadan, İstanbul’un, kurtuluş yolu olarak ortaya attığı uzlaşma ve görüşme önerilerini geri çevirmeyi  uygun bulmadık. Onun için, özellikle İzzet ve Salih Paşaların bulunacağı bir kurulla Bilecik’te buluşmayı uygun bulduk. Bu kişilerle görüştükten sonra kamunun bütün sanı ve inanışının temelsiz olduğunun anlaşılacağına kuşkum yok idi. Bir de her ne olursa olsun kamuoyunca belirttiğim nitelikte tanınmış olan bu kişilerin İstanbul’da hükümet kurmasının  ulusal amaç için ne denli zararlı olduğu ortada idi. Bunun için, buluşmamızdan sonra da kendilerinin geri  dönmelerine izin vermemek bence doğaldı. İşte bu düşünceler üzerine, İzzet Paşa kuruluyla Bilecik’te görüşme kararlaştırıldı. Buluşma, 2 Aralık değil, 5 Aralık’ta oldu.

Atatürk Nutuk Okurken

  Kurul, ayın dördünden beri, beni Bilecik İstasyonunda bekliyordu. Kurulda İzzet ve Salih Paşalarla elçilerden Cevat, Ziraat Nazırı Hüseyin Kazım, Hukuk Danışmanı Münir Beyler ve Hoca Fatin Efendi vardı. Bilecik İstasyonunun bir odasında birleştik. İsmet Paşa da birlikte idi. Görüşme şu biçimde sürdü: Ben, ilk söz olarak: “Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Hükümeti Başkanı” diyerek kendimi tanıttıktan sonra; “Kimlerle tanışıyorum” sorusunu sordum. Salih Paşa, benim ne demek istediğimi kavrayamayarak, kendisinin Bahriye ve İzzet Paşa’nın Dahiliye Nazırı olduğunu anlatmaya kalkışırken ben hemen, İstanbul’da bir hükümetin varlığını ve kendilerini de o hükümetin adamları olarak tanımadığımı eğer İstanbul’daki bir hükümetin nazırları olarak görüşmek istiyorlarsa kendileriyle görüşemeyeceğimi bildirdim. Ondan sonra kimlik ve yetki söz konusu edilmeyerek görüşmek uygun bulundu.  Konuşmanın kimi evrelerinde, Ankara’dan bizimle gelen, kimi  milletvekili arkadaşları da bulundurdum. Birkaç saat süren görüşmeden, gelen kişilerin sağlıklı hiçbir bilgi ve görüşleri olmadığı anlaşıldı. En sonu, İstanbul’a dönmelerine izin vermeyeceğimi ve birlikte Ankara’ya gideceğimizi kendilerine bildirdim. Beklemekte bulunan trenle yola çıkıldı. 6 Aralık 1920’de Ankara’ya geldik. İstanbul Kurulunu, istekleri dışında alakoymuştum; ancak bunu kamuya duyurmayı yararlı bulmadım. Çünkü İzzet ve Salih Paşalardan ve öteki kişilerden ulusal Hükümet işlerinde yararlanmayı düşünerek saygınlıklarını korumak istedim. Bu amaçla, Ankara’ya gelir gelmez basına verdiğim resmi bildirimde, söz konusu kişilerin, Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile görüşmek nedeniyle İstanbul’dan çıktıklarını ve ülkenin iyiliği ve esenliği uğrunda daha verimli ve etkili olarak çalışmak üzere bize katıldıklarını açıkladım.”” Türkiye Büyük Millet Meclisi ve hükümetinin temellendirilmesi yolunda, önemli bir adım olan bu görüşme, tarihimize ‘’Bilecik İstasyon Görüşmesi’’ olarak geçer.

Kazım Karabekir Paşa

  Aynı günlerde (2 Aralık 1920) imzalanan Gümrü antlaşması da Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin imzaladığı ilk antlaşma olduğu için çok önemlidir. Antlaşma Ermeni Taşnak Hükümeti ile yapılmış, Kars ve çevresi  tekrar ülkemiz sınırlarına katılmıştır. Bu antlaşma (günümüzde Erzurum Garı’nda korunan) bir yolcu vagonu içinde imzalanmıştır.(*) Görüşmelerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni Kazım Karabekir Paşa, Erzurum milletvekili Süleyman Necati bey, Erzurum valisi Hamit bey temsil etmişlerdir. Bu antlaşmayı takiben 13 Ekim 1921 tarihinde de Ruslarla Kars antlaşması imzalanmış ve sınırımız bugünkü halini almıştır. Bu antlaşmada da Türkiye tarafını Kazım Karabekir Paşa temsil etmiş, kurulan iyi ilişkiler dolayısıyla Ruslar, kendisine ünlü ‘’Beyaz Vagon’u ‘’ hediye etmişlerdir. Kazım Karabekir Paşa birçok çalışmayı bu vagondan yürütmüş, vagonu özel bir ofis gibi benimsemiştir. Günümüzde Kars ilimizde istasyon mahallesindeki  Kars Müzesi’nin bahçesinde sergilenmekte ve meraklılarca ilgiyle gezilmekte,izlenmektedir.

Kazım Karabekir Paşa'nın Beyaz Vagonu

  Tarihte biraz daha gerilere gidip, Balkan savaşları sonrasında imzalanan İstanbul Antlaşması’na (29 Eylül 1913) bakalım. Kimi kaynaklar bu antlaşmanın da Çatalca ‘da (İstanbul) bir vagonda yapıldığını anlatır bize. (*)

Churchill ve İsmet İnönü'nün vagon görüşmesi

  Ama ‘’vagon diplomasisi’’nin belki de en ilginç örneği,biraz daha yakın tarihte (1943 yılında) Adana’da yaşanmıştır. Bu önemli toplantı İkinci Dünya savaşı sırasında İngiltere Başbakanı Winston Churchill ile o dönemde Cumhurbaşkanımız olan İsmet İnönü arasında 30-31 Ocak 1943 tarihinde Adana’dan Yenice İstasyonunda yapılmıştır. Yenice istasyonundaki  bir vagonda gizli olarak sürdürülen bu görüşmelerde Churchill, İsmet Paşa’yı (Türkiye’yi) savaşa sokmaya ikna etmeye çalışmış,ancak başaramamıştır.  Bu vagon güzel bir onarımdan sonra günümüzde Mersin’e bağlı olan Yenice beldesinde ‘’İnönü-Churchill  Barış Parkı’’nda korunmaya alınmış, halkın ziyaretine ve görmesine sunulmuştur.

Mersin Yenice Belediyesi Logo

  Yakın tarihimizdeki  bir önemli ‘’tren’’de, Mustafa Kemal Atatürk’ün 1935 yılından,vefatına kadar bir çok yurt gezisinde kullandığı ‘’beyaz tren’’dir. Hatta ölümünden sonra Atatürk’ün naaşı İzmit’ten, Ankara’ya bu trenle taşınmıştır. Günümüzde Ankara Garı’nda müze-vagon olarak korunmaya devam etmektedir.

Mustafa Kemal Atatürk'ün Beyaz Vagonu

  Birkaç ay önce geçmişte kullanılan ‘’sıhhiye vagonları’’ nı anlatan bir yazı yazmıştık. Bu hafta da ‘’vagon diplomasisi’’ ni yazdık. Bursa’ya veya Mustafakemalpaşa’ya  vagonların, trenlerin ve istasyonların geleceği  günleri  özlememizden  midir, nedir bilmem  bu vagon merakı… Dr. Murat ÇUBUKÇU (*)Kent ve Demiryolu.com

Editör: Haber Merkezi