İnsanlık tarihinin beş bin yıllık izlerine rastlanan Urla yakınlarındaki Karantina Adası, hiç dalga olmayan Antik Plajı ile ünlüdür. Adanın her tarafı çam ağaçları ile kaplıdır.
1800'lı yılların başında Asya'dan Avrupa'ya yayılan ölümcül hastalıkları engellemek için kıtalar arasında karantina bölgeleri oluşturuldu. Bu bölgelerde Tahaffuzhaneler (Koruma Evi) kurularak kıtalar arasından geçiş yapan gemiler kontrolden geçiriliyordu. Özellikle hacıları taşıyan gemiler daha dikkatli bir şekilde kontrol ediliyordu. Çünkü bu dönemde hacılar taşıyan gemilerin tonajı düşük olmasına rağmen yolcu sayısı fazlaydı. Bulaşıcı hastalıkların yayılmasını engellemek için 1823'te Osmanlı Devletinin ilk karantina bölgesi kuruldu. 1865'te Urla Tahaffuzhanesi, Osmanlılar tarafından Fransızlara yaptırıldı. Bu dönemde adanın karayla bağlantısı olması için Fransızlar bir de köprülü yol yaptı.
1873'te Cidde'den yola çıkan vapur İzmir'e varana kadar 334 kişi ölmüştü. 1893'te ise Cidde'den hareket eden bir vapurda Tur’a varana dek 27'si koleradan 33 ölüm olayı yaşanmıştı.
1865 yılından 1950 yılına kadar çalışan tahaffuzhane şöyle işliyordu: Hac gemileri ada açıklarında demir atar yolcular küçük teknelerle taşınarak soyunma odalarına alınırdı. Kıyafetleri çıkarılıp filelere konulur. Peştamal ve takunya giyen yolcular birinci bölümde ilaçlı sularla duş yaptırılır. Bu arada tüm eşyaları ve çamaşırları 360 derece dönebilen dolaplarla ikinci bölüme gönderilir, soyunma odalarının arka duvarında olan görevliler dönen dolaplardan kıyafetleri alıp sterilizasyon işlemini başlatır. İkinci bölümdeki üç büyük kazanda 110 derece buharla mikroplardan arındırılır.
Birinci bölümde ise ilaçlı sularla duş yaptırılan yolcular peştamal ve takunyaları giyerler özel duş odasına alınırlar. Burada kendilerine verilen sabunlar ve özel sterilize edilmiş suyla yıkanırlar. Duştan çıkanlara kıyafetleri iade edilir. Doktor muayenesinden geçerler. Hasta olanlar karantinaya alınır, sağlıklı olanlar yolculuklarına devam eder. Hastalık taşıyanlar bir daha adadan çıkamaz. Artık dünyadaki yolculukları bitmiştir. Ölene kadar adada misafir edildikten sonra sönmüş kireç dökülen mezarlara burada defnedilirlerdi.
Editör: Haber Merkezi