Altın 5000 yıldan fazla bir süredir insanlığın belki de en parlak rüyasıdır. Altını aramak, bulmak, kullanmak ve saklamak birçok insanın hayallerini süsler, renklendirir. Altın kimya biliminde ‘’AU’’ şeklinde sembolize edilir. Sembolün kaynağı olan ‘’Aurum’’ kelimesi Latince de  ‘’parlayan, ışık saçan’’ anlamlarına gelir. Atom numarası 79 olup, yoğunluğu 19,3 gr./cm3 dür. Kolayca işlenip şekil verilebilen, paslanmayan, çürümeyen ve kararmayan bir saf metaldir.

Lidya'nın merkezi Sardes.

  Yaklaşık 2500 yıl önce Lidya Kralı Krezus (Lidya, bizim Anadolu’da bir yerdir) altın para bastırmış ve altını ticari kullanıma sokmuştur. Binlerce yıldır da değer kaybetmeyen bir ‘’değişim materyali’’ olarak dünyanın gündemindedir. Özellikle Orta Doğu ve Güney Asya toplumlarında, her çeşit altın takı ve mücevherat çok önemli ve değerlidir. Doğum, nişan, düğün gibi sosyal etkinlikler altın ve altından yapılan ürünler olmadan düşünülemez bile. Osmanlı tarihinden ilginç bir ‘’altın’’ hikayesini de burada anlatmadan geçmeyelim. Bilindiği gibi yeniçeri denilen askeri gruplar devşirmelerden oluşturulurdu. Bu askerlerin özel bir kıyafetleri vardı. Kıyafetin önemli bir unsuru da keçeden yapılmış bir başlıktı. 1.Murad, Balkanlarda bir kaleyi (Apolonya) aldığında yeniçerilerden biri,  ‘’altın’’ bir tası ganimet olarak alır, fark edilmemesi için de, kafasına geçirip üzerine sarığını sarar. Bu olay 1.Murad’ın çok hoşuna gider ve bu altın tası yeniçerinin almasına izin verir. Daha sonraki padişahlar dönemlerinde de bu başlık şekli ‘’ tac-ı sultani’’ olarak anılmaya devam eder.

Osmanlı başlığı örneği

Bursa ve Mustafakemalpaşa'nın deprem gerçeği ve 1855 depremi Bursa ve Mustafakemalpaşa'nın deprem gerçeği ve 1855 depremi
  Altın mücevhercilikte ve endüstride(elektronik sanayi vb.)  gümüş, nikel, çinko, bakır, platin ve paladyum gibi elementlerle alaşım halinde kullanılır. Altının saflığı ‘’karat’’ veya ‘’ayar’’şeklinde ifade edilir. %100 saf altın 24 ayardır. 22 ayarda %91,6, 18 ayarda %75, 14 ayarda %58,5 oranında altın vardır. Tamamlayıcı metal olarak gümüş, bakır, nikel, çinko, platin vb. eklenir. Mücevher eklenen metale göre (nikel eklenmişse beyaz, bakır eklenmişse kırmızı gibi)  renk alır. Günümüz dünyasında devletlerin, bankaların, fonların,  şirketlerin ve kişilerin ellerinde bulunan toplam altın miktarı 160.000 ton civarındadır. En fazla altına sahip olan ülke ise 8000 tonun biraz üzerinde bir miktarla ABD’dir. Ancak ülkelerin sahip oldukları altın ile yeraltındaki sahip oldukları rezervler çok farklıdır. Yer altında en fazla altına sahip olan ülke Avustralya’dır ( Dünya potansiyelinin %17 si). Bunu Rusya, Güney Afrika, Endonezya ve A.B.D izler.   Ülkemizde devletin, bankaların, şirketlerin ve şahısların ellerinde yaklaşık 600 ton altın vardır. Yeraltında ise 6000 tonun üzerinde bir rezerv olduğu düşünülmektedir. Türkiye’de ilk üretim 2001 yılında Bergama-Ovacık’ta yapılmış, onu birçok sahadaki çıkarma faaliyetleri izlemiştir. Başlangıçta yıllık 1,5 ton olan üretim, günümüzde Manisa, Sivas, Erzincan, İzmir, Çanakkale, Balıkesir, Gümüşhane, Kayseri, Uşak vb. birçok ildeki üretim sahalarıyla yıllık üretim 30 ton civarlarına çıkarılmıştır. Bir başka ifadeyle Türkiye’de bu üretim hızıyla, çıkarılması belki de 200 yıl sürecek ‘’altın’’ cevheri yer altında bekliyor demektir.

Kömürcükadı Mahallesi

  Mustafakemalpaşa’da da Kömürcükadı Mahallesi merkez olmak üzere Akarca, Şapçı, Bahariye, Derekadı ve Güveçdere mahalleleri civarında yeraltında bekleyen ‘’altın’’ cevheri olduğu düşünülmüş (veya tespit edilmiş) 2007 yılında da uluslararası bir firma sahada araştırmalara başlamıştır. Ancak bu çalışmalar, çeşitli dernek ve odaların başvurusuyla, mahkeme tarafından bugün için durdurulmuştur. Bu bölgede anlamlı bir miktarda ve yüksek ‘’tenör’’lü altının toprak altında yattığı bilinmektedir. İsteriz ki, bir gün bu ‘’cevher’’ doğaya ve çevreye zarar vermeden ya da verilen zararlar fazlasıyla telafi edilerek, araştırılır, çıkartılır ve ülkemizin ekonomisine önemli katkılar yapar, anlamlı bir değer oluşturur. Bölgemizde istihdamın, ülkemizde refahın ve zenginliğin çoğalmasına anlamlı bir ilave, ‘’altın’’ değerinde bir katkı ortaya çıkar… Dileriz…
Editör: Haber Merkezi