Selvi Boylum Al Yazmalım Selvi Boylum Al Yazmalım
Ankara- Gazi Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından hazırlanan rapordan birkaç cümleyi okuyarak başlayalım bugünkü yazımıza: “Türkiye deprem bölgeleri haritası esas alındığında, ülke topraklarının %96’sının farklı oranlarda deprem tehlikesine sahip bölgeler içerisinde yer aldığı ve Ülke nüfusunun %98’nin bu bölgelerde yaşadığı görülmektedir. Bu bölgelerin %66’sı 1. Ve 2. Derece deprem bölgeleri, başka bir deyişle, aktif fay bölgeleri içerisindedir. Demek ki deprem; bizim kaçamayacağımız, kaçınamayacağımız bir gerçeğimiz. Her an yüz yüze gelebileceğimiz bir gerçek.  Kısaca, hep birlikte, bu güzel ülkeyi bırakıp gidemeyeceğimize göre, depremden asgari yıkım ve kıyımla kurtulabilmek için neler yapmamız gerekir, onu düşünmek, ona göre gerekli önlemleri almak ve her an depreme ve her türden doğal afetlere karşı hazırlıklı olmalıyız. Son olarak 6 Şubat 2023 tarihinde art arda yaşadığımız iki büyük depremle sarsıldık.  İlki; Merkez üssü Pazarcık (Kahramanmaraş) olan ve yerin 8.60 km altında başlayan 7.7 şiddetindeki deprem. Başlama saati:04:17… İkincisi yine aynı tarihte bu kez saat 13:24’te aynı ilin Elbistan ilçesinde ve yerin 7.6 km derinliğinde meydana gelen deprem.. Arama kurtarma çalışmalarının yoğun bir şekilde devam ettiği bu bugün (11. 02. 2023) itibariyle can kaybı 20 bini aşmış durumda... Bu deprem,1939 yılında meydana gelen Erzincan depreminden sonra, ülkemizde gerçekleşen ikinci büyük deprem olarak kayıtlara geçti. Bu son deprem üzerine günlerdir konuşuyoruz ve daha çok konuşacağız. Araba devrildikten sonra yol gösteren çok olur demişler. Bizler, konuşmayı çok seviyoruz. Oysa ne güzel uyarmıştı bizi Ziya Paşa: ( Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde) diyerek. Bugün, bu son depremden ziyade Türkiye’nin gördüğü en büyük deprem olan 1939 - Erzincan depremi üzerine birkaç şey söylemek istiyorum. Tarih: 27 Aralık 1939. Meydana gelen depremin merkez üssü: Erzincan.. Yerin 20 km derinliğinde başlayan 7.9 şiddetindeki depremle şehir yerle bir oluyor. Sağlam kalan tek bina gar binası. 52 saniye süren depremin ardından kayıtlara geçen rakamlar bakarsak ölü sayısı: 32.968. Yaralı sayısı: 100 bin… sıcaklık: eksi 30 derece. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, başbakan Refik Saydam. Deprem üzerine ağıtlar okunur, şiirler yazılır. Yazarı bilinmeyen bir ağıtta şu sözler yer alır: “Erzincan ovası gışa kanar mı? / Garların üstünde ataş yanar mı? / Çene titremeden diller anar mı? / Dün gerçekti, bugün yalan Erzincan” Âşık Veysel, gözleriyle göremese de yüreği ile görür ve şöyle der: “Bahar gelse güller açmaz bağında / Kâinat uykuda hep yatağında / Bir seher vaktında uyku çağında / Feryadı dağları aşan Erzincan.” Nazım Hikmet Bursa cezaevindedir. Uludağ’ın karla kaplı doruklarına bakarken Erzincan’ı ve Erzincan’daki depremzedeleri düşünerek yüreğini yakan o büyük acıyı “Kara Haber” başlıklı şiirinde şöyle dile getirir. (…) “Gün ağarır şafak söker / Kimsecikler gitmez suya / Ezilmiş başlarıyla ölüler / Vardılar uyanılmaz uykuya” (…) Uyanıp kaçamadılar / Kuş olup uçamadılar / Açıldı kuyular kimse inemez / Ölüler ata binemez / Yan yana, üst üste yatan ölüler. Bir bölüm sunduğumuz nu uzun ve güzel şiiri tamamladıktan sona altına şu cümleyi ekler .”Kesemden verecek şeyim yok, yüreğimden verdim.”   Örnek bir olay: Erzincan depreminde yıkılan cezaevindeki mahkûmlardan bir kısmı hayatını kaybeder. Sağ kalanlar kaçmaz, kaçmayı düşünmez… Erzincan savcısı İzzet Akçal, kalan mahkûmlara seslenir ve der ki: “ Depremzedelere yardım etmeniz için sizi serbest bırakıyorum. Artık sizin insanlığınıza kalmış, işiniz bittikten sonra yine buraya döneceksiniz. Sizi burada bekliyor olacağım.” Mahkûmlar, günlerce bu şekilde arama kurtarma çalışmalarına katılırlar ve her akşam çalışmalar bittiğinde ceza evine geri dönerler. Hiçbiri kaçmayı düşünmez. NOT: Fotoğrafta görülen kadın, özel bir trenle deprem bölgesine gelen cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye sarılır ve ağlayarak, oğlunun da asker olduğunu ve öldüğünü söyler. 1939 depreminin simgesine dönüşen bu fotoğraf, daha sonraki yıllarda heykel olarak, Erzincan hükümet konağının önüne dikilecektir. Dünden bugüne,  depremlerde ve doğal afetlerde yitirdiğimiz tüm insanlarımızı rahmetle anıyorum. Ruhları şad olsun. Ve bir kez diyorum ki; BAŞIN SAĞOLSUN TÜRKİYE’M.
Editör: Haber Merkezi