Kemal Tahir 13 Mart 1910 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. Sultan 2. Abdülhamit’in hünkâr yaverlerinden Yüzbaşı Tahir Bey’in oğluydu. Kemal Tahir, Galatasaray Lisesi’nde öğrenci iken annesini kaybetti. Babası ikinci kez evlenince, 10. Sınıfta okurken, öğrenimini yarıda bırakarak okuldan ayrıldı. Bir süre avukat kâtipliği yaptıktan sonra Zonguldak Kömür İşletmesi’nde ambar memuru olarak çalışmaya başladı.
1932’de İstanbul’a dönünce; Vakit, Son Posta, Haber gazetelerinde çevirmen, düzeltmen, sayfa sekreteri ve röportaj yazarı olarak çalışmaya başladı. Gazetelerde yazan pek çok yazarla dostluklar kurdu. Kemal Tahir’in sosyalist düşünceyle ve Nazım Hikmet’le tanışması da bu dönemde oldu.
Tan Gazetesi’nde çalışırken ilk romanını yazdı: Bir Çalgıcının Seyahati… 1937’de İzmirli öğretmen Fatma Hanımla evlendi. Ertesi yıl, 1938’de, Kemal Tahir, bahriyede görevli olan kardeşi Nuri Tahir’in de aralarında bulunduğu Nazım Hikmet ve arkadaşları hakkında; “Askeri isyana tahrik ve teşvik” suçlamasıyla açılan davada, onlarla birlikte yargılandı. Suçu neydi? Kardeşine, Sabahattin Ali’nin bir kitabını vermiş olmasıydı. Aldığı ceza: 15 yıl ağır hapis…
Çankırı, Çorum, Kırşehir ve Malatya cezaevlerinde 12 yıl yattıktan sonra, 1950’ de çıkartılan genel afla özgürlüğüne kavuşabildi. İstanbul’a dönünce Seniha Sıdıka hanımla ikinci ve son evliliğini yaptı. İlk evliliği daha cezaevine düştüğünde bitmişti. Hiç çocukları olmadı. Kalemiyle geçimini sağlamak zorundaydı. Takma adlarla çeviriler yaptı, gazete ve dergilerde hikâyeler yazdı.
Amerikalı yazar Mickey Spillane’nin yazdığı dedektif “Mayk Hammer” serisinin 6 kitabını Türkçeye çevirerek yayımladı. Bu kitaplar o kadar beğenildi ki örneğin; serinin ilk kitabı olan “Kanun Benim” 100.000 adet sattı. Okurlar kitap bekliyor; ama orijinal kitapların devamı yok. Spillane, 6 kitaptan sonra yazmayı bırakmıştı. Ne yaptı peki Kemal Tahir? Oturup, Mayk Hammer’in Yeni Maceraları” diyerek dört Mayk Hammer kitabı da kendisi yazdı
Tam bu sırada İstanbul’da 6-7 Eylül Olayları patlak verdi. Olaylardan sonra “Rum ve Ermenilere yönelik saldırıları komünistler çıkardı” iddiasıyla Kemal Tahir’inde aralarında bulunduğu - olaylarla hiç ilgisi olmayan - 60 kadar solcu yazar ve şair içeri alındı ve bunlar, 6 ay Harbiye Cezaevinde tutuldu.
Serbest kalınca Aziz Nesin’le birlikte “DÜŞÜN Yayınevi” kuran Kemal Tahir ardı ardına, ilk kez “Kemal Tahir” adını kullanarak, cezaevlerinde, sarı defterlere yazdığı kendi romanlarını yayımlamaya başladı. Göl İnsanları (1955). Sağırdere (1955), Körduman (1956), Rahmet Yolları Kesti (1957), Yediçınar Yaylası (1958), Köyün Kamburu (1959), Büyük Mal (1970) …
Mütareke İstanbul’unu anlatan Esir Şehrin İnsanları, Esir Şehrin Mahpusu, Yol Ayrımı; Köy Enstitülerine dair yazdığı Bozkırdaki Çekirdek, Osmanlı’nın kuruluşunu anlatan Devlet Ana ile kurtuluş savaşını anlatan Yorgun Savaşçı gibi romanları, resmî tarih anlatısının dışına çıkılarak yazılan eleştirel romanlardır.
Kemal Tahir’in, Namuscular, Karılar Koğuşu, Hür Şehrin İnsanları, Dam Ağası ve Bir Mülkiyet Kalesi romanları, 21 Nisan 1973’te geçirdiği bir kalp krizi sonucu aramızda ayrıldıktan sonra yayımlandı. Yine ölümünden sonra, Kemal Tahir Vakfı kuruldu ve Kadıköy’deki evi, müzeye dönüştürüldü.
Kemal Tahir, Marksizm’le yola çıktı; fakat Marksizm’in o klasik toplumsal gelişim şemasının Osmanlı-Türk toplum yapısına uymadığı sonucuna vardı. O klasik şemadaki yer alan “köleci toplum ve feodal toplum” yapısının Osmanlı-Türk toplumuna uymadığını savunarak aydınlar arasında önemli tartışmalar başlattı. Türk toplum yapısına uygun bir sosyalizm arayışındaydı. Öte yandan alt yapısı oluşmamış bir Batılılaşmanın, tepeden inmeci bir yöntemle topluma giydirildiğini iddia etti. Osmanlı devlet anlayışını “Kerim Devlet” olarak niteledi.
Yazarlığına gelince; toplumcu gerçekçi bir yazardı. Orta Anadolu’ya, özellikle, Çorum-Çankırı yöresine özgü bir dili, romanlarında ustalıkla kullandı. Diyaloglara çokça yer verdiği romanlarında, özgün kahramanlar yarattı. Ağalığı, eşkıyalığı, Türk aile yapısını, kırsaldaki kadın-erkek ilişkilerini, bir sosyolog bakışıyla analiz etti ve yazdı. Tarihî romanlarını belgeler üzerinden hareketle kaleme aldı. Özetle; bir değerlendirme yazısında belirtildiği gibi; “Türkiye’yi ve Türk insanını tüm gerçekliğiyle tanımak isteyenler için Kemal Tahir’i okumak, bir mecburiyettir.”