İlk, orta ve lise yıllarında çok iyi bir eğitim almış, başarılı bir öğrencisiniz. İst. Üniversitesi Hukuk Fakültesi birinci sınıfında okurken, baş ağrılarıyla başlayan bir sağlık sorunu yaşıyorsunuz. Ve bir süre sonra da görme yetinizi kaybediyor ve okulunuzdan ayrılarak, baba evine dönmek zorunda kalıyorsunuz. Yıl:1930. Ve siz, henüz 21 yaşında, gencecik bir insansınız. Bu koşullar altında nasıl bir geleceğiniz olabilir? Hayata nasıl tutunabilirsiniz?  Bir düşünün…

İşte, 1909’da Gaziantep’te doğan Mitat ENÇ, sizin kurduğunuz bu hayalin gerçeğini yaşadı.  Oğlunun durumunu öğrenen babası, hemen İstanbul’a geldi. Oğlunu birkaç doktora gösterdi, Her biri bir şey söyledi. Durum ümitsiz görünüyordu. Çaresiz Gaziantep’e döndüler. Ailesi adeta yıkılmıştı.

Ne yapabileceklerini görüşüp tartıştılar ve sonunda, Mitat’ı tedavi için Viyana’ya göndermeye karar verdiler. Mitat,  Viyana’da bir pansiyona yerleşti. Ertesi gün görüştükleri doktor, öğrenci olduğunu öğrenince, onu bir kliniğe yatırdı. Yapılan ön tetkiklerin ardından doktor, sol gözün tamamen bittiğini, sağ göz için, eğer ameliyat olursa, hastanın kendisini idare edebilecek kadar bir ışığa kavuşabileceğini söyledi. Tam bir belirsizlik… Fakat yine de Allah’tan ümit kesilmezdi. Ameliyat için gün alındı.

Kısaca, Viyana’da geçen yıllarında bir değil, birkaç ameliyat geçirse de bir sonuç alınamadı. Artık durumu kabullenmişti. Bir gün yakındaki bir körler okulunu ziyaret etti.  İşte o gün geleceği için bir karar verdi. Özürlü çocukların eğitimi konusunda öğrenimine devam edecek, sonra yurda dönüp kendisi gibi görme özürlü çocukların karanlık dünyasına bir ışık olacaktı.

Bu düşünceyle, Viyana Yüksek Pedagoji Enstitüsü’nde özürlü çocukların eğitimi konusunda yeniden öğrenime başladı. İki yıl sonra da bir yabancı vakıf tarafından Türk Sağlık Bakanlığı’na iki yetişkin özürlü öğrenci için bırakılan bir burstan yararlanarak öğrenimini tamamlamak üzere Amerika’ya gitti.

1936’da Colombia Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden lisans diploması, 1939 yılında da Harvard Üniversitesi’nden yüksek lisans diploması alarak yurda döndü. 1940 yılında MEB’e bağlı Gazi Eğitim Enstitüsü’nde “Marazî Ruhiyat” okutmak üzere ilk görevine atandı. 1942’de İngilizce öğretmeni Sabahat Çanakkaleli ile evlendi. Yıllar içinde iki çocukları oldu.

1950’de Özürlü çocuklar için okul açmakla görevlendirildi. Ankara Körler Okulu’nu açtı ve kurucu müdürlüğünü yaptı. 1952’de Gazi Eğitim’in, Özel Eğitim Bölümünü kurarak üç yıl bu okulun bölüm başkanlığını yaptı.

1956’da Ford Vakfı bursu ile doktora yapmak üzere ABD’de, İllionis Üniversitesi’ne gitti ve 1958’de çalışmalarını tamamlayarak yurda döndü. 1958-60 yılları arasında Ortadoğu Teknik Üniversite’si Eğitim Fakültesi kurucu dekanlığına atandı. 1960’da Talim ve Terbiye Kurulu üyeliğine atandı. 1977 yılında emekli olup, Yalova’ya yerleşen Mitat Enç, 1991 yılında yaşama veda etti.

 “Bitmeye Gece” adlı otobiyografik romanından anlıyoruz ki, Mitat Enç’in yükselişinde, yabancı dediğimiz insanların inanılmaz yardımları olmuş. Viyana yıllarında, kaldığı pansiyonun sahibesi, yalnız ve yaşlı Frau Strauss, ona hem göz olmuş hem anne… Onu korumuş, kollamış, ona, gerçek bir anne sevgisi vermişti.

Gaziantep’teki Amerikan hastanesinde görevli misyoner Mr. Isely, Mitat Enç’e, özel olarak İngilizce dersi vermekle kalmamış, İngiltere’den, körler için hazırlanmış, Braille denilen kabartma yazı ile basılmış kitaplar getirterek eğitimine katkıda bulunmuştur. Bununla da yetinmeyip, kendilerini körlerin refahına adayan, bu amaçla, değişik ülkelerde, görme özürlü eğiticiler yetiştirmek için vakıf kurup, onları, verdikleri bursla destekleyen, Mr. Ve  Mrs. Mather çiftiyle yazışarak Mitat’ın ABD’de eğitim almasının yolunu açtı. Bu güzel insanların hiçbiri onun etnik ve dinsel kimliğini sorgulamadı. Hiçbir çıkar gözetmeden, O insana, sadece insan olduğu için yardım ettiler.

Onlar, Mitat Enç’in eğitimi için bunca çaba harcarken, bizim etkili ve yetkili yöneticilerimiz bu konuda ne yaptılar dersiniz? Önce, Viyana’da aldığı belge ve sertifikaları yetersiz bulup, ülkedeki tek özürlüler okul olan, İzmir’deki Sağır-Dilsiz ve Körler Okulu’nda üç ay çalışması gerektiğini, ABD’ye gidip gitmemesi konusunda ondan sonra karar vereceklerini söylediler. Mitat Enç, çalışmaya başlamak üzere İzmir’deki okula gitti.

Okulda bir müdür, üç müzik öğretmeni dışında öğretmen yoktu. Yaşları, 7 ila 27 arasında değişen öğrenciler yaş gruplarına göre ayrılmamıştı. Bu okul, Viyana’daki özürlü öğrencileri eğitim gördükleri okullara hiç benzemiyordu. Mitat Enç bir şeyleri değiştirmek istese de müdürü aşıp başarılı olamadı. Burada yapamayacağını anlayınca tekrar Gaziantep’e döndü ve umutla, bakanlıktan gelecek bir haber bekledi. Bir türlü, o beklenen haber gelmiyordu.

Mustafa Kemal'i Anmak mı, Anlamak mı! Mustafa Kemal'i Anmak mı, Anlamak mı!

Bakanlık, ABD bursunu unutmuştu. Fakat o yabancı Vakıf, unutmadı. Bakanlığa yazdığı mektupta, eğitimin bir ay önce başladığını Türk öğrencinin hâlâ gelmediğini, gönderilmeyecekse bıraktıkları iki bursu geri çekeceklerini belirtti. Bunun üzerine Mitat Enç uçakla ABD’ye gönderildi. Ülkesine döndükten sonra, çalıştığı diğer kurumlarda da pek çok engelle karşılaştı. Müdürleri, aşamadığı yerde bakanlara giderek azmiyle, inancıyla, direnciyle kendi yolunu açmaya çalıştı. Doçent Doktor ve Pedagog Mitat ENÇ’in:

Eserleri: Bitmeyen Gece, Uzun Çarşının Uluları, Selamlık Sohbetleri, Üstün Beyin Gücü, Ruhbilim Terimleri Sözlüğü.

Ödülleri: Türkiye Sakatlar Komisyonu Hizmet Şilti. 1980 Türk Eğitim Vakfı Eğitim-Bilim ödülü.

Not: Okumamı önerdiği “Bitmeye Gece” romanı ile, bu değerli bilim  insanımızı  tanımamı sağlayan Sayın Dr. Murat Çubukçu’ya teşekkür ederim.

Editör: Haber Merkezi