Bursa’da bir eski cami avlusu,
Küçük şadırvanda şakıyan su,
Orhan zamanından kalma bir duvar
Onunla bir yaşta ihtiyar çınar…
Eliyor dört yana sakin bir günü.
Bir rüyadan arta kalmanın hüznü…
İçinden gülüyor bana derinden.
Yüzlerce çeşmenin serinliğinden.
Ovanın yeşili, göğün mavisi,
Ve mimarilerin en ilahisi…
                 Ahmet Hamdi TANPINAR

Tanpınar’ın bir şiiriyle başladık yazımıza. Fakat o, yalnızca şairlikle yetinen bir insan değil. 60 yıllık ömründe, sanatın her türünde eserler verdi. O, şair, romancı, deneme yazarı, eleştirmen, çevirmen, edebiyat tarihi yazarı, öğretmen ve akademisyen… Ayrıca 1943-46 dönemi Maraş milletvekili…

23 Haziran 1901’de İstanbul’da dünyaya geldi.  Çocukluk ve ilk gençlik yılları, KADI olan babasının görev yaptığı Ergani, Sinop, Siirt, Kerkük ve Antalya’da geçti. Antalya Lisesi’ni bitirdikten sonra yükseköğrenimi için İstanbul’a geldi. (1919) İstanbul Üniversitesi Edebiyat fakültesinde öğrenci iken Yahya Kemal Beyatlı, Cenap Şahabettin, Mehmet Fuat Köprülü gibi çok değerli hocaların derslerini takip etti.

Mezun olduktan sonra sırasıyla; Erzurum (1923), Konya (1926), Ankara (1927) ve İstanbul Kadıköy (1930)  liselerinde öğretmenlik yaptı. Ardından, Güzel Sanatlar Akademisinde Estetik ve Mitoloji dersleri verdi. Hasan Ali Yücel’in emriyle Edebiyat fakültesinde açılan 19. Asır Türk Edebiyatı kürsüsüne Profesör olarak atandı.

Yine bu dönemde ve sonrasında pek çok kez görevli olarak yurt dışında düzenlenen uluslararası toplantılara görevli olarak gönderildi. Bu şekilde Batı kültürünü yakından tanıma fırsatı buldu. Cemil Meriç’in. “Maziyi atiye bağlayan bir köprü olmak isterdim.” sözünü, hayata geçiren Tanpınar, şekil olarak yeni şiire yönelse de hocası Yahya Kemal gibi, eski şiir den kopamadı.

O, bir ZAMAN şairidir. Şu şiirinde söylediği gibi:

Ne içindeyim zamanın

Ne de büsbütün dışında.

Yekpare geniş bir anın

Parçalanmaz akışında.

 Kendisine özgü bir şiir dilinin oluşumu yanında, millet ve tarih bilincinin oluşumunda da hocası Yahya Kemal’in büyük etkisi olmuştur. Hocasına bağlılığı o derece ki; 20 Ocak 1962’de kalp krizi sonucu hayatını kaybettiğinde Aşiyan Mezarlığı’nda yatmakta olan hocası Yahya Kemal Beyatlı’nın kabrinin yanı başına defnedildi.

ESERLERİ:

 ŞİİR: 100 adet şiiri “Bütün Şiirleri” başlığı altında toplandı.

Romanları: Huzur, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Sahnenin Dışındakiler, Aydaki Kadın, Mahur Beste…

Deneme: Beş Şehir, Yaşadığım Gibi.

Sevgi ve Hoşgörünün Sembolü: Hacı Bektaş-ı Veli Sevgi ve Hoşgörünün Sembolü: Hacı Bektaş-ı Veli

Araştırama/İnceleme: 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi 1. Cilt (600) sayfa. Ayrıca Tevfik Fikret: hayatı ve edebi kişiliği ile Namık Kemal Antolojisi.

Bunca çalışmaya rağmen Tanpınar, eleştirmenler ve okurlar tarafından çok geç keşfedildi. Tıpkı, Cemil Meriç, Yusuf Atılgan ve Oğuz Atay gibi… O, yaşadığı dönemde ne sağa yaranabildi ne sola… İşte o yalnızlık günlerinde günlüğüne şunları yazmıştı: “Solcu; gizli, muzır ve cahil. Sağcı milliyetçi geçinenlerin hepsi cahil ve kupkuru. Ortadakiler darmadağınık. Hemen hepsi zevksiz ve tahammülü güç. Biraz zevki ve anlayışı olanlar, kıskanç. YARABBİ, NE KADAR YALNIZIM.) 

TANPINAR’DAN BİR SÖZ:

“Oğlum Behçet, sen medeniyetin iflası ne demektir bilir misin? İnsan bozulur, insan kalmaz. Bir medeniyeti medeniyet, insanı insan yapan manevi kıymetler manzumesidir. Anlıyor musun şimdi derdimizin büyüklüğünü? Cahilsin, okur öğrenirsin. Geride kalmışsın, ilerlersin. Yetişmiş adam yok, yetiştirirsin, günün birinde çıkıverir. Paran yok, kazanırsın. Her şeyin bir çaresi vardır; fakat insan bozuldu mu, çaresi YOKTUR:” (Mahur Beste romanından)

 NOT: Beş Şehir adlı kitabında Tanpınar, Ankara, Erzurum, Konya, Bursa ve İstanbul’u anlatır. Evliya Çelebi’den sonra Bursa’yı en güzel anlatan denemelerden birini bu kitapta okuyabilirsiniz. Öte yandan bu beş şehri tanımak, Türkiye’yi ve Türk halkını geçmişiyle ve bugünüyle tanımak demektir.

Editör: Haber Merkezi