Yerde cansız yatan bu genç insanın avucunda tuttuğu ve içinde: “Baba, öyle intihar edilmez, böyle intihar edilir” yazılı bir not bulunduğu söylendi. Korkunç bir cümleydi bu. Çocuk, neden ardında böyle bir not bırakma ihtiyacı duymuştu acaba? Babasına ne anlatmak istiyordu? Hadi, baştan başlayalım.
Ümit Yaşar Oğuzcan 22 Ağustos 1926’da Tarsus’ta dünyaya geldi. Eskişehir Ticaret Lisesi’nden 1946 yılında mezun olduktan sonra, memur olarak Türkiye İş Bankası’nda çalışmaya başladı. Adana, Ankara ve İstanbul’da geçen otuz yıllık çalışma hayatının ardından, 1977’de emekli olup, İstanbul’da kendi adını taşıyan bir sanat galerisi kurdu.
Çocukluğu çok sıkıntılı geçmiş; kazalar, hastalıklar, ameliyatlar yakasını bırakmamıştı. Ateşli geçirdiği kızamık sonunda kekeme kalmış ve kendi dünyasına çekilmişti. Sıkışıp kaldığı o dünyada, kendisini mutlu eden tek şey, şiirdi. İçinde büyüttüğü o yalnızlığı, ümitsizliği, şiirle aşmaya çalışıyordu. Lise yıllarından itibaren yazmaya başladığı şiirleri, dönemin en saygın edebiyat dergilerinde yayımlanıyordu. Yaşamı boyunca 33’ü şiir olmak üzere, toplamda 50 kitaba imza atmıştı. Şiirlerindeki ana tema; gerçek hayatta erişemediği; aşk, ayrılık ve özlemdi… O, hüznün şairiydi… Oğlu Vedat’ın intiharından sonra, şiirlerinde daha çok hayatın boşluğu, ölüm ve acı gibi temalar üzerinde yoğunlaştı.
24 kez intihara teşebbüs etmiş; fakat her seferinde, bir şekilde, kurtulmuş olduğu söyleniyordu. En güzel, en duygulu aşk şiirlerini yazmış olan bu insan; babasının uygun gördüğü üzere, görücü usulü, aşksız bir evlilik yapmak zorunda kalmıştı.
İntihara meyilli kişiliğinin yol açtığı, sıkça tekrarlanan intihar girişimleri, ailenin tüm bireylerini; ama özellikle de çocukları çok etkiliyordu. O, daha çok şiiriyle ve kendisiyle meşgul olduğu için, çocuklarının psikolojik durumlarını anlamaktan uzaktı. Bunu ancak, büyük oğlu Vedat’ın intiharından sonra anlayabildi; ama artık çok geç kalmıştı. Vedat için art arda: “ Galata Kulesi, Oğluma Ağıt; Benim Oğlum, Vedat’ın Öyküsü” gibi şiirler yazsa da artık o şiirler, gideni geri getiremeyecekti.4 Kasım 1984’te İstanbul’da geçirdiği bir kalp krizi sonucu 58 yaşında hayata veda etti.
Aşağıda şairin, bir evlât yitirmiş olmanın acısı ile yazmış olduğu bir şiirini sunuyorum Fakat siz, onun, Vedat’ın ölümünden önceki dönemde yazmış olduğu o güzelim aşk ve özlem temalı şiirlerini bulup okursanız, o da çok mutlu olacaktır. Bu şair yürekli baba ve oğlunu rahmetle ve saygıyla anıyorum.
OĞLUMA AĞIT
Güneş doğar, gözüm görmez
Zaman ağlar, Vedat diye.
Gözlerine uyku girmez
Anan ağlar Vedat diye.
Çiçek açar, kuşlar öter
Yüreğimde diken biter
Kokusu burnumda tüter
Bu can ağlar Vedat diye.
Senin yerin mezar değil
Bu dert kalbe sığar değil
Oğul! Yalnız dostlar değil
Düşman ağlar Vedat diye.
Tek elmamın yarısıydın,
O canına nasıl kıydın,
Genceciktin, akıllıydın,
Duyan ağlar Vedat diye.
Uçup gittin bir kuş gibi,
Beyninden vurulmuş gibi,
Bir felaket olmuş gibi,
Cihan ağlar Vedat diye.
Canım ciğerimden taşar,
Ayağım ardından koşar,
Sensiz Ümit nasıl yaşar,
Her an ağlar Vedat diye.
Kader bana attı pençe,
Dünyam oldu paramparça,
Düşündükçe var oldukça
Baban ağlar Vedat diye.
Ümit Yaşar OĞUZCAN