Gelelim bugüne… Ne geçmişte ne günümüzde hiçbir zaman gerçek anlamda efendi olamayan, o “Türk Köylüsü” bugünlerde isyanlarda… İlk kez her şeyi göze alarak meydanlara çıkıyor, yol kesiyor, hakkını arıyor. Egelilerin dediği gibi –çok haklı olarak- “Yetti Gaari!” diye haykırıyor. Ürettiği ürünü elinde kalan ya da yok pahasına tüccara kaptırılan, üretim aracı haczedilen köylünün dayanma gücünün kalmadığı anlaşılıyor.
Bu anlamda, ortak eylem kararı alan ve bunu başarı ile gerçekleştiren Mustafakemalpaşa ve Karacabey üreticilerini ve onları bu eylemlerinde yalnız bırakmayan herkesi içtenlikle kutluyorum. Aslında, bizim köylümüz kolay kolay ayağa kalkmaz. Kadercidir, sabırlıdır, sağduyuludur, kanaatkârdır. Fakat bir de ayağa kalktı mı Âşık İHSANÎ’ NİN dediği gerçeğe dönüşüverir. Ne diyordu İHSANÎ?
Çabalama bay düzenbaz!
Taban uyanıyor taban
Hele bir ayağa kalksın
Durduramaz onu baban.
Köylünün, işçinin emekçinin bitme noktasına geldiği, halkın alım gücünün dibe vurduğu, tarımın bitirildiği, bir dönemde üreticilerin bu baskısı ister istemez uyuyan sendikaları da harekete geçirdi. Üretici güçlerin kendi dinamikleriyle başlattıkları bu hak arama eylemlerine sendikalar daha fazla kayıtsız kalamadı.
Bakıyoruz üç konfederasyon; DİSK, TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ birlikte hareket etme kararı alıyor, ülke çapında ve her ilde ayrı ayrı mitingler tertip etme ve son büyük mitingin de Ankara’da ve birlikte gerçekleştirme kararı alıyorlar. Bunlar olumlu gelişmelerdir. Burada muhalefet partilerine de çok büyük görev düşüyor. Bu eylemlere nasıl bir katkı vereceklerimi göreceğiz.
Her şeye rağmen üç büyük konfederasyonun birlikte hareket etmesi, ülkenin gerçek sorunların kamuoyu önünde dile getirmelerini çok önemsiyorum. O yüzden açıklanan 10 maddelik ortak eylem metninin giriş kısmını dikkatinize sunmak isterim.
TÜRK-İŞ, HAK-İŞ ve DİSK’TEN ORTAK AÇIKLAMA
09 Temmuz 2024) “İNSAN ONURUNA YARAŞIR BİR YAŞAM TALEP EDİYORUZ”
Hayat pahalılığı ve yüksek enflasyon, gelir dağılımında ve vergide adaletsizlik, işsizlik, güvencesiz ve kayıt dışı istihdam, iş kazaları ve meslek hastalıkları gibi kronik sorunlar başta işçiler olmak üzere toplumun tüm kesimlerinin yaşam şartlarını daha da ağırlaştırmaktadır. Ücretlerden vergilere, sendikal haklardan iş güvencesine, kıdem tazminatından iş sağlığı ve iş güvenliğine, toplumsal cinsiyet eşitsizliklerinden sendikal örgütlenmenin önündeki engellere, sosyal güvenlikten halen uygulanmakta olan ekonomi politikalarına kadar çalışanlar tam bir çıkmaz içindedir. Son yıllarda giderek büyüyen gelir ve servet eşitsizliği, toplumsal sorunlarımızın da temel nedenini oluşturmaktadır. Mevcut ekonomik ortamda emekçilerin alım gücü her geçen gün daha da zayıflamaktadır. Ücretleri enflasyonun sebebi gören yaklaşım kabul edilemez. Ücretli çalışanlar enflasyonun nedeni değil mağdurudur. Üç İşçi Konfederasyonu olarak “insan onuruna yaraşır bir yaşam ve adil paylaşım” için hükümetten taleplerimizi ve önerilerimizi bir kez daha yineliyoruz:
Ergün ATALAY TÜRK-İŞ Genel Başkanı, Mahmut ARSLAN HAK-İŞ Genel Başkanı, Arzu ÇERKEZOĞLU DİSK Genel Başkanı