Öznur Abatay Ogur ve Üstün Potansiyelli Çocuklar Öznur Abatay Ogur ve Üstün Potansiyelli Çocuklar
Ünlü yönetmen ve senarist Çağan Irmak’ın çok beğendiğim ve herkese izlemelerini rahatlıkla önerebileceğim filmlerinden biridir: “Dedemin İnsanları.” Film, bir Ege kasabasında geçer.  1923 tarihli Lozan Antlaşmasına göre, Türkiye’de, İstanbul dışında oturan Rumlarla değiştirilerek Batı Trakya dışındaki Yunanistan’dan getirilen Türklere mübadil, karşılıklı olarak yapılan değiş-tokuşa ise mübadele denir.. Dedemin İnsanları da zorunlu göçe tabi tutulan o insanların (mübadillerin) dramını 10 yaşındaki bir çocuğun gözünden anlatan harika bir film. İzzet Dede’nin (1949 / 2017) “Yanar Döner İnsanlar” adlı şiir kitabı, bana bu filmi anımsatınca, yazının başlığı da ister istemez “İzzet Dede’nin İnsanları” oldu. İzzet Dede’yi tanıyor muyum? Hayır. Kendisi ile hiç karşılaştım mı? Evet, bir kez. Bu kadarcık bir şey, bir insanın ardından bir yazı yazmak için yeter mi? O insan, herkes tarafından bilinen ve sevilen bir insansa, evet… Ne diyor Mevlâna: “Testinin içinde ne varsa, dışarıya da o sızar.” İşte bu yüzden, bu şiirlerdeki duygu ve düşünceler bize İzzet Dede’yi, lisan-ı hal ile yeterince anlatacaktır. Örnek: 1 “Haksızlıklar yok olsun, gelsin hemen adalet. Gençlerimiz okusun, sona ersin cehalet. Uyansın Halkım, bitsin şu kötü gaflet. Çalışanlar kazansın, yere batsın sefalet.” Daha ne desin Dedem? Hakkı ve adaleti savunuyor. Eğitimi önemsiyor, cehaleti kınıyor. Emeğe saygılı; çalışanın, üretenin kazanmasını, hakkını almasını istiyor ve sefaletin yok olup gitmesini diliyor. Yeterince açık değil mi? İzzet dede, nasıl bir dünyada yaşadığımızı düşünüyordu acaba?  Örnek: 2 Ormanların kel olduğu Derelerin sel olduğu, Akrabaların el olduğu Bir dünyada yaşıyoruz. Dikenlerin gül olduğu, Derelerin göl olduğu, Tabiatın çöl olduğu, Bir dünyada yaşıyoruz. İklim krizinin farkında. Dünyanın giderek kirlendiğini, kaynakların hesapsızca tüketildiğini ve insanoğlunun, bu doğaya verdiği zararın nelere yol açtığını apaçık görüyor ve görmekle yetinmeyip,  bize de göstermeye çalışıyor, bizi uyarıyor. Tam çevreci bir bakış... İnsanların bu vurdumduymazlığı onu korkutuyor. Hangi tür insanlardan korkmamız gerektiğini de bize şöyle anlatıyor:  Örnek:3 Fitne fesattan, kinciden, Dinini bilmez dinciden, Büyücüden, cinciden, Kendini öven öncüden, Korkmak lâzım. Korkmak lâzım.  Yanlış yapılmış bacadan, Din iman satan hacıdan, Para düşkünü hocadan, Eve geç gelen kocadan, Korkmak lâzım. Korkmak lâzım.  İki bölümünün aldığımız bu şiire ve benzerlerine baktığımızda, karşımıza şöyle bir İzzet Dede'nin çıktığını söyleyebiliriz. İzzet Dede; demokrat bir kişiliğe sahip, özgürlükçü, laik, cumhuriyete âşık, Atatürk hayranı bir aydın. Öte yandan,  muhafazakâr ve milliyetçi bir yönü de var. Gerçek bir milliyetçi; ama ırkçı değil. İnançlı bir Dindar; ama dinci değil. Bir yerde şöyle diyor İzzet Dede: “Dürüst insanın seveni ve takdir edeni çok olur; ama dostu olmaz. Bir başka yerde de aynı sözü bu kez" dürüst insan" yerine "politikacı" sözcüğünü koyarak yineliyor. Bu söz, boşa söylenmiş olamaz değil mi? Bunun bir anlamı olmalı. Diyorum ki; politik yaşamında bir ihanete mi uğradı acaba? Çünkü şiir, insanda öyle bir his uyandırıyor. Okuyalım… Örnek:4 Ben İzzet Dede. Dede oğlu İzzet. Bahtsızlığın da Yalnızlığın da Ne olduğunu bilirim. Aşkın da ihanetin de Arkadan vuran kalleşliğin de Fakirliğin, sefilliğin de Ele güne rezilliğin de Ne olduğunu bilirim.  Hepsini yudum yudum, Damla damla yaşadım. Gâh ağladım, gâhi güldüm. Bir kez değil dostlarım Yüzlerce kez öldüm. Yaşadığı Çeltikçi beldesinde, Partisine kesintisiz, dört dönem belediye başkanlığı seçimini kazandırmış bir insan…  Bu dört dönem sonunda kazandığı deneyimin verdiği özgüvenle artık çıtayı biraz daha yükseltmesi ve gelecek seçimde İlçe belediye başkanlığını hedeflemesi normal değil mi?  Aday adaylığı için bir destek beklerken, hiç beklemediği bir şey oldu. 20 – 22 Eylül 2013 tarihinde düzenlenen; 5. Salçalık Yağ Biberi Kültür ve Sanat Festivalinde sahneye çıkan CHP Bursa İL Başkanı Metin Çelik, İzzet Dede’nin,  Mart 2014 yerel seçiminde partilerinin,  Mustafakemalpaşa Belediye Başkan adayı olduğunu ilan etti.  Önünde yeni bir yol açılmıştı artık. Büyük bir coşkuyla politik çalışmalarına başladı. Fakat seçime bir buçuk ay kala, Partinin, İzzet Dede ile değil, CHP eski milletvekili Mehmet Küçükaşık ile seçime gidileceği genel merkezce açıklandı. Aşağıya aldığım basın açıklaması, kendisinin nasıl bir ruh hali içinde bulunduğunu çok açık biçimde gösteriyor.  “Bir yılı aşkın bir süre CHP Mustafakemalpaşa İlçe Belediye Başkanı adayı olarak ilan edilmeme rağmen son bir buçuk ay içerisinde parti dışı bazı güçlerin etkisiyle adaylığım geri çekildi. Verdiği sözü tutmayan, başkalarının tesiri ile hareket eden yöneticilerin bulunduğu, güven duygusunun kalmadığı ve dışlandığımı hissettiğim ‘CHP üyeliğinden’ istifa ediyorum. Kamuoyuna saygı ile arz ederim.” ( Karacabey Takip Gazetesi).  NOT: 30  Mart 2014 MKP yerel seçim sonuçları: (ilk üç) 1.Adalet ve Kalkınma Partisi: Sadi Kurtulan:27.357 Başkan. 2. Cumhuriyet Halk Partisi: Mehmet Küçükaşık: 20.499 3. Demokrat Parti: İzzet DEDE:  2.720 Bursa siyasi tarihinde kesintisiz, dört dönem belediye başkanlığı seçimini kazanmış ve görevini başarıyla tamamlamış ilk ve tek belediye başkanıdır. Tarımcılığının yanında yine iyi bir şair ve yazardır. Belde meydanını ve sokaklarını süsleyen parke taşlarına şiir yazacak kadar duygulu ve romantik bir insandan söz ediyoruz. Ve son nokta… VASİYET ŞİİRİ  “Ansızın ölürsem bir gün, Kalanlara sağlık olsun. Mezarım bir tepeye kazılsın, İlle de oradan köyüm görülsün. Benden sonra ölür ise, Karım yanıma gömülsün. Mezar taşımın birine, Soy kütüğüm kazılsın. Diğer taşıma ise, Bir şiirim yazılsın. Bu şiir yüzyıllarca okunsun. Adım anılsın dursun. Yaptıklarım unutulmasın.” 2017 yılında, bir kalp krizi sonucu aramızdan ayrılan İzzet Dede’yi rahmetle ve saygıyla anıyorum.    
Editör: Haber Merkezi